Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mayıs '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Aklım karıştı da...

Aklım karıştı da...
 

Aklım karıştı...

Gerçi "karışan ne ki" diye sorgulaya bilirisiniz... Öyle ya, olmayan şeyin nesi karışacak? Ama olsun, siz de katışın bu karışmaya...

Aşağıdaki görüş, Azerbaycan'ın başkenti Baku’de temaslarda (!) bulunan Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Tülay TUĞCU’ya ait…

"Belirli oy sayısının üstünde kabul edilerek çıktı. O nedenle Cumhurbaşkanı'nın referanduma götürmesi söz konusu olamayacak. Tekrar gelecek, inceleyecek, yayımlayacak bir şekilde. Vetoyu bir kere koyabilir, iki kere değil. Bir kere koyup Meclis'e iade edebilir. Meclis tekrar 367'nin üstünde, yani üçte ikinin üstünde oyla gelirse, artık onu onaylayacak."

Aşağıdaki metin de Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 175. maddesinin üçüncü paragrafı…

"Cumhurbaşkanı Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları, bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu Kanunu halkoyuna sunabilir."

Şimdi benim aklım karıştı da, bir de sizlere danışayım dedim…

Evet, yasa yapıcılar, yasa yazma dilini öyle karmaşık halede kullanırlar ki, eğer hukuksal bir işiniz olursa, avukata ihtiyacınız olsun diye…

Gerçi bu görüşümü ortaya koyduğumda ilk karşı koyan avukat oğlum olur ama olsun varsın. Ben yine söyleyeceğimi söyleyeyim…

Ancak, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın temaslarda (!) ve tetkiklerde (!) bulunmak üzere Bakû’de bulunduğu sırada ortaya koyduğu görüş ile anayasamızın 175. maddesinin üçüncü paragrafı arasında bir ilinti kuramadım.

Bana göre…

TBMM, anayasa değişikliği konusundaki kararını verir. Bu kararı, birinci seferde cumhurbaşkanı "Veto" eder, geri gönderir yani…

TBMM, yaptığı değişikliği "İnatla" ve yine üçte iki oy çokluğu ile aynen, virgülüne dokunmadan kabul eder ve onaylanması için cumhurbaşkanına gönderir.

Bu durumda cumhurbaşkanı, değişiklik metnini "Halk oylamasına" götürür… Yasadaki doğru ifadesi ile "Götürebilir" diyelim…

Yasanın bu maddesine göre "İkinci sefer geri geldiğinde" onaydan başka bir seçenek olmadığını söylemiyor.

Aynı şey, diğer yasaların vetosu sonrasında da var. Yasalar, vetodan sonra aynen tekrar kabul edilir ve cumhurbaşkanlığına gönderilirse, bu kez cumhurbaşkanı onaylar ama anayasa mahkemesine de "İptal" davası açabilir.

Anayasa değişikliklerinde ise son "Mahkeme"nin HALK olduğunu düşünen yasa koyucu, cumhurbaşkanının “Onaylamadan halk oylamasına” gidebileceği hükmünü getirmiştir.

Bir başka anlatım ise şudur…

Her ne olursa olsun "Supap" halkın biz zati kendisidir.

Kapalı kapılar arkasında yaptığınız hesaplar ile havayı sıkıştırırsınız. Öyle bir hale gelir ki bu sıkıştırma, o nokta "Patlama" noktasıdır.

Patlama önlenmelidir.

Toplum için patlamanın önlenmesinin tek yolu vardır. Tek bir emniyet supabı vardır. O supap da "Sandık" veya bir başka deyişle "Halkın hakemliği"dir.

Anayasada olmazsa olmaz kural olarak "Halka gitme" yolunu her zaman açık bırakmıştır.

Ben, böyle yorumluyorum…

Sizi de bilmem…

13 MAYIS 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..