Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '20

 
Kategori
Dünya
 

Aklın Uyanığa Yenilgisi

 
Bir ülkede kurucu güç hemen herkes hakkında kucaklayıcı bir dil kullanmak suretiyle gücü birleştirebilir, herkesin faydası gereği bir şeyler yapabilir. Esasında bu sistemin adının en üstünde adalet olması gerekir. Öyle ki herkes bir şekilde gücü ve emeği ölçüsünde yeteneklerini olumlu kullanma kabiliyetinden ötürü bir değer görür. Neticede kapalı bir sistem içinde sağlanan verimlilik, dışa açılmaya başlar. Dışardakilerle akıllı ittifaklar yaparak gücünü artırmayı ya da en azından korumayı amaçlar. Gücü zayıflayan zamanla diğer güçler tarafından sindirilir ve yok olur gider. Birbirine bağlı bir güç yapısında ise ortada ortak akıl devletinin olması şarttır.
 
Ortak akıl ortada yoksa dışarıdan müdahaleye açık hale gelir. Sonuçta dışarıdan gelen her türlü hizmet içeriden dışarıya bir kaynak akışına neden olur. Bu bir barajın su sızdırması gibidir. Zamanla barajda su kalmayacağı için baraj hastalıkların kol gezdiği bir bataklığa dönüşür. Bataklıkta ise sadece sivrisinekler yaşar.
 
Ortak akıl, ortak hedefleri olmayan toplumun neticede başarı sağlaması mümkün değildir. Bu durumda ortak akıl adaylığına soyunan geçici güçler ortaya çıkar. Organize olanlar büyük resim için çalışmazlarsa ki, çıkar gruplarının birinci amacı kesinlikle bu değildir; böyle bir durumda halkın uçtan uca savrulması mümkündür.
 
Özellikle liderliğe soyunan kimselerin halktan fraklı olarak işlerini takip etmeleri beklenemez. İşlerini takip edemeyeceği için liderlik ekibine ortak kasadan para ödenmesi şarttır.  Liderlik seviyesinde kişi ne kadar miktara kadar alacağını belirleme yetkisi ortak akılın devreden çıktığı, çıkar gruplarından birinin temsilcisinin liderlik konumuna yükseldiği durumda ne alacağını belirleme bir şekilde liderin inisiyatifinde ise bu miktar her zaman katlanarak artar. Sonuçta gücünü ortak akıldan almayan, gruplaşmadan alan bir lider, kendi taraftarlarını memnun etmek en başlıca görevidir. Bu durumda verimlilik düşer ve diğer gruptakiler verimli çalışmayı reddedebilirler. İşi yavaşlatırlar, zorunlu olmadıkça üretmezler. Ortak bütçeye daha az para koymak ve ellerindeki parayı ve ürünü saklamak için her türlü durumu kendilerine hak görmeye başlarlar.
 
Özellikle 90’lı yıllarda İslami kesimin içinde bazı esnaflar söz konusu devlette temsil edilemedikleri için vergi vermenin gereksiz olduğunu öne sürüp ellerinden geldiğince kaçınma yoluna gidebilirlerdi, şimdilerde ise karşı taraf aynı şekilde davranabilir. Herkes tam ve eksiksiz ortak akıl tarafından kucaklandığını ve temsil edildiğini düşünmeli ve inanmalıdır ki sistem ayakta kalabilsin. Çünkü sistem üretim ve üretimden gelen ürünlerin pazarlanması, satılması hazineye nakit girişinin artırılması ile sağlanabilir. İzlenen yöntemlerle zorunlu olarak alınan şeyler bir zaman sonra azalır ve İngilizlerin Hindistan’da uğradığı bir nevi tuz üretimini protestosuna benzer bir durumla karşılaşırsa bu durumda çarkların işlemesi yavaşlar. Bilen susar, üreten küser ve bir grubun diğer iki ya da üç grubu beslediği bir düzen zamanla sıkıntılar yaşayabilir.
 
En nihayetinde ortam bir sınıf gibidir.  Bildiği halde fikrini söylemesine izin verilmeyen öğrenci bir müddet ısrar eder, en nihayetinde küser ve artık faaliyetlere katılmazken, hatalı karar veya çözümlere için için itiraz etmek istese de o gücü kendinde bulamaz. Bulsa bile söylemeyi gereksiz bulur ve susar. Modern devletler, günümüz devletlerinde temsil edilmediğini düşünenlerin susması faaliyetlere katılmaması, kapasitesini tam olarak kullanmaması sorunu ortaya çıkar.
 
Ortak akıl öldü mü ortak akıl birçok ülkede ne yazık ki “her koyun kendi bacağından asılır” sözü atasözü olduğu zamandan beri, bizde de çok daha önceden ölmüştü. Ortak akıl şeytanı kovan adaleti aklı ortaya çıkaran bir sistemin gereğiydi. Yüzlerce yıldır, uyanıkların akıllıları kullandığı, çalıştırdığı kullanıp attığı şeklinde cereyan ediyor. Tesla ile Edison arasında geçen hikâye buna bariz bir örnek sayılabilir…
 
Hikâyeyi bilmeyenler için;
 
Tesla’nın Edison’un yanındaki macerası hızlı başlamıştı. Bu arada Edison’un hikâyesi de Tesla’nınki kadar ilginçtir. Daha küçük yaştayken girişimcilik denemelerine başlamıştı. 12 yaşındayken bir trende dergi ve meyve satıyor, bir yandan da trenin yük vagonuna yerleştirdiği küçük bir baskı makinesi ile haftalık bir gazete basıyordu. Ama bir gün, içinde kimyasal madde bulunan tüplerden biri kırılıp vagonda yangın çıkınca Edison hem trendeki işinden oldu hem de ömür boyu ağır işitmesine yol açacak biçimde yaralandı. Daha sonra telgrafçılık öğrenmeye karar veren Edison 1863-1868 yılları arasında ABD ve Kanada'da birkaç telgrafhanede çalıştı. 1868'de bir atölye kurdu ama yaptığı elektrikli kayıt aygıtının patentini satamayınca bir yıl sonra parasız ve borçlu olarak Boston'dan New York‘a gitti. Burada çok çalışması ve iyi ilişkileri sayesinde kendi şirketini kurdu.
 
Herkes ampulü Edison’un 999 başarısız yolu keşfettikten sonra 1000. denemesinde  icat ettiğini bilir. Gerçekte ise Edison ampulü keşfetmemiş, kendisinden önceki 22 bilim adamının çalışmalarını derlemiş ve ampulü nasıl ticarileştirebileceğini keşfetmişti. Günümüzün deyişiyle o müthiş bir girişimciydi! Dönemin güçlü politikacıları ile arasındaki ilişkileri sıcak tutmuş olması da işlerinin hızla ilerlemesine katkı sağlıyordu. Çalışmalarına rahatlıkla fon bulabiliyordu.
 
İkilinin beraberliğine dönecek olursak, Tesla Edison’a heyecanla alternatif akımı (AC) anlattı ancak Edison onu ciddiye bile almadı. Olmayacak işler peşinde koşmakla yargıladı. Edison’a şirketinde verimsiz motorları geliştirme işini verdi. Karşılığında da 50 bin dolar teklif etti. Ancak verilen görevleri tamamlayan Tesla parasını istemeye gittiğinde Edison'dan “Tesla, Amerikan şakalarından hiç anlamıyorsun!” cevabını aldı. Tesla 18 dolarlık haftalık ile çalışmayı reddederek işi bıraktı.*
 
             Dünya düzeni yüzlerce yıldır akıllıları uyanıkların yönettiği bir düzenden ibarettir. Çevrenizde uyanık olan ancak herhangi bir eğitimi olmadığı halde en seçkin üniversitelerden mezun kişileri emrinde çalıştıran onların sırtından milyarlar kazanan onlarca kişi bulunduğuna eminim.
 
 
 
*https://www2.karar.com/hayat-haberleri/tarihin-ilk-enerji-savasi-edison-mu-tesla-mi-690
 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..