Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Aklındaki senin olsun

Aklındaki senin olsun
 

Aklındaki Senin Olsun


Tam anlamıyla tanımadığımız bir insan hakkında önyargıyla söyleyeceğimiz şeyler kısıtlı, net ve değişmezdir başlangıçta. İki seçenek vardır. Ya onun kişiliğini,  bizim öngördüğümüz düşüncelerle sınırlayıp baştan koyarız mesafeyi ve ya görüşmeyiz bir daha. Ya da ona bir şans tanıyıp daha yakından tanımayı seçeriz. Belki de anlarız ki ne kadar da farklıymış bizim düşündüğümüzden. Onu daha iyi tanıyıp, hakkındaki tüm gerçekleri keşfederiz. Her insan bir hayattır aslında. Peki, şimdi sizlere sorsam hayat hakkında ne biliyorsunuz? Ne kadar iyi tanıyorsunuz? Kaçınız buna doğru ve emin olduğuna inandığı bir cevap verebilir? Herkesin kendine göre bir düşüncesi vardır elbette. Ama bu demek değildir ki sizin bildikleriniz doğrudur. Sadece sizin doğru olarak kabul etmeyi seçtiğiniz düşünceleriniz vardır. Bir sınır koymuşsunuzdur ve daha ötesi yoktur sizin gözünüzde. Kabul etmezsiniz aksini ve ötesini. Öylece yaşar gidersiniz.

Üzülerek söylemeliyim ki, çoğu insan bazı gerçeklerin farkında bile değil. Belki bir yerlerden bir şeyler duymuştur da önemsememiştir. Her şey bizde bitiyor. Evrenin size neler sunduğunun ve içinizdeki gücün bir farkına farkında olsanız! O zaman her şey çok daha kolay olacak. Güç içimizde! Buna kuantum, metafizik, düşünce gücü, enerji vs ne derseniz deyin, nasıl kabul ederseniz edin hiç fark etmez. Önemli olan bunun varlığına inanıp gücünü kabul etmek.

Sevgi ve inançtan daha üstün bir duygu yoktur. Olamaz da. Biz düşündüklerimizi yaşarız. Şuan olduğunuz yer, bulunduğunuz konum ve ya yaşadığınız ilişki vs biz istediğimiz için öyle. Biz öyle düşündüğümüz için var. İşte en basit örneği; ‘Sakın büyük konuşma!’. Neden büyük konuşmaktan çekiniriz? Çünkü büyük söylediğimiz her şey başımıza gelir nedense. Ya da birisini çok eleştirirsek bizim de karşımıza öyle bir insan çıkar ve ya biz öyle birine dönüşebiliriz hiç belli olmaz. Gelin bunu tersine çevirelim. Hep iyi şeylerden bahsedelim ve isteklerimizi sürekli dile getirelim. Artık bunu kabul edin, iyiyi de kötüyü de biz çekeriz hayatımıza.

Çok yakından tanıdığım bir bayan, gençlik zamanında evleneceği insanla ilgili dilekte bulunurken belli kriterlerden bahsedermiş. Kötü alışkanlıkları olmasın, çalışkan ve dürüst olsun. Sürekli olarak bunu istermiş. Evet, olmuş hem de aynen istediği gibi. Yıllar geçmiş ve artık şikâyet eder olmuş eşinin bazı huylarından. Kötü alışkanlıkları yokmuş, çok dürüstmüş ve fazlasıyla çalışıyormuş hatta o kadar çok çalışıyormuş ki bazen ailesini ihmal edebiliyormuş. En önemlisi birçok özelliği uymuyormuş kadına. Sonradan anlamış ki ‘evet ben bir dilek diledim ve oldu. Ama yanlış diledim sanırım’.

Biz gerçekten istediklerimizi, istediğimiz ölçüde çekeriz kendimize. İsterken doğru istemek, sadece istemek kadar önemli. Unutmayın evrendeki bereketin sınırı yok ve bize sunmaya hazır. Bu doğrultu da hayallerinizi gerçekleştirmek fırsatı da doğuyor. Olmaz demeyin. Hatta bu ‘olmaz, olamaz, imkânsız…’ kelimelerini çıkarın hayatınızdan. Eğer olmuyorsa da siz istemediğiniz için olmuyordur. İnsan gerçekleştiremeyeceği bir düşünceyi hayal etmezmiş. Biz ‘yok canım daha neler’ desek de bir insanın böyle bir hayali varsa onu gerçekleştirecek güce de sahiptir. Sadece farkında değildir henüz. Bu da istemek ve yürekten, onun olacağına inanmakla. Çok basit, sadece deneyin: bir hayaliniz var, büyük ya da küçük hiç fark etmez onu olana kadar, oluyormuş gibi düşünmek ve bu düşünceyi kabul etmek. Tabi ki pes etmeden, net bir şekilde dilemek. Tüm bunları yaparken, dileğinizin gerçekleşeceğine inanmanız çok önemli. Hatta onu olmuş olarak kabul edip şükretmek ise tuzu, biberi. Yalnız önemli bir nokta; ‘yapıyorum işte ama bir türlü olmuyor’ dediğiniz an olaya virüsü kaptırdınız ve o olay bitti. Haydi, geçmiş olsun!

İnanç, içinde şüpheye, korkuya ve olumsuz düşüncelere yer vermediği sürece güçlüdür. O zaman tamamen bağ kurabilirsiniz hedefinizle aranızda. Siz göremeseniz de hissedin. Bir zamandan sonra o size ait olmaya başlar belki o sizin ayağınıza gelir kim bilir… Bu sadece sizin elinizde. Deneyin, bir şey kaybetmezsiniz. Kaybetmek ne kelime, kazandıklarınız sizin faydanıza.

Bol şans…

 

 
Toplam blog
: 19
: 2629
Kayıt tarihi
: 13.02.12
 
 

1988, Bursa doğumlu. En büyük tutkusu kitaplar. En büyük ihtiyacı yazmak. Hayatta bütün fikirleri..