Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ekim '16

 
Kategori
Siyaset
 

Aklınıza mukayyet olun

Mukayyet olmak, Anadolu da sık kullanılan bir deyiş.

Korumak, kollamak, himaye etmek anlamları bir yana daha çok tehlikelerden uzak tutmak anlamında kullanılır.

Ülkemizde ve bölgede yaşanan son olayları anlayabilmek, kavramak ve değerlendirebilmek konusunda hayli zorlanan akılımıza gerçekten mukayyet olmak gerekiyor.

Aksi halde işin içinden çıkamaz hale geldiğinde akıl sağlığımız da bozulacak.

Çevremizde gelişen ve yaşanan olayların analizini yapmak için yalnızca ortalama bir zeka düzeyine sahip olmak yetmiyor.

Olayların ve iddiaların gerçek yüzünü görebilmek için tarih bilgisine sahip olmanız gerekecek. İnsan ve toplum psikolojisinden, sosyolojiden, siyaset biliminden biraz olsun nasibinizi almış olmanız gerekecek.

Aksi halde olayları ve olguları; tarihsel geçmişi, siyasi derinliği ve toplumsal alt yapısıyla anlayabilmeniz mümkün olamayacağı gibi son zamanlarda hayli yaygın olarak kullanılan algı yönetimi sizin aklınızı daha da çok karıştıracak ve hatta ruh sağlığınızı bozacaktır.

İşte o yüzden diyorum ki “tanrı hepimizin aklına mukayyet olsun!”

Son günlerde en çok tartışılan konuların başında kuşkusuz 15 temmuz darbesi geliyor.

Bu darbe yalnızca FETÖ terör örgütü olarak adlandırılan Gülen cemaatinin marifeti midir?

Arkasında ABD dahil hangi dış güçler ya da hangi ülkelerin gizli servisleri vardır?

Devlet aygıtında kimlerin ne kadar bu darbe tehlikesinden ve girişiminden haberi vardı?

Darbe yapılacağı bilgisini aldıktan sonra acil tedbirler almak yerine üst düzey rütbeli komutanların topluca düğün törenlerine, yemek ziyafetlerine katılması nasıl izah edilebilir?

En son kimilerinin iddia ettiği gibi darbe önceden haber alındı ve bastırıldı da, halkın girişimiyle engellendiği görüntüsü mü verilmek istendi?

Yapılan FETÖ operasyonları sonrasında elde edilen bir dolu itirafçı beyanlarıyla güçlendirilmiş dosyalara rağmen ABD niye hala Fettullah Gülen’i iade etmemekte direniyor?

Bu ve benzeri daha bir dolu karanlıkta kalmış, izaha muhtaç sorular orta yerde dururken mantığımızla duygularımız arasında sıkışıp kalan aklımız nasıl doğruyu bulabilsin?

Öte yandan son günlerin en çok konuşulan konularından biri olan başkanlık sistemine ilişkin MHP nin ve Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin tavrı, uyguladığı politika karşısında nasıl bir akıl yürütebiliriz?

Devlet Bahçeli’nin bu ucu açık desteği karşısında hangi pazarlıklar yapıldı?

Devlet bürokrasisinde MHP ye kadrolaşma konusunda kimi kolaylıklar sağlanacağı iddiaları ne kadar doğru?

“Mecliste başkanlığa evet deriz ama halk oylamasında sıkı! Bir hayır propagandası yaparız.”

Şimdi benim küçük aklım, bunu nasıl anlasın, nasıl yorumlasın?

Meclisteki vekiller halkın temsilcisi değil mi?

Halk iradesini temsilen onların evet dediğine halkın hayır demesini sağlamak nasıl mümkün olacak?

Şu günlerde Suriye ve Irak topraklarında kimi sınır ötesi operasyonlara katılan TSK, uluslar arası koalisyonun neresindedir? Bu savaş durumu ne zamana ve nereye kadar sürecek?

Musul’un kurtarılması operasyonuyla yeniden tartışılmaya başlanan Lozan anlaşması birilerinin iddia ettiği gibi ihanet mi? Yoksa resmi kayıtlarda geçtiği şekliyle T.C nin bekası için zorunlu bir fedakarlık mıydı?

Lozan’ı bir barış anlaşması olarak başarılı bir politikanın sonucu mu kabul edeceğiz? Yoksa şimdilerde çok yakıcı biçimde yaşadığımız Ortadoğu politikasında güçlü bir aktör olmak ve haklarımızın gasbedilmesinin başlangıcı ve nedeni olarak mı görmemiz gerekiyor?

Misak-Milli sınırlarımız içerisinde olması gereken kimi bölgeler diplomatik hatalar sonucu mu kaybedildi, o dönemin siyasi konjoktürü gereği buna mecbur muyduk?

Cumhuriyet döneminden bu yana kadim dost olarak gösterilmeye çalışılan ABD, Suriye ve Irak’da hangi neden ve çıkarları için terör örgütlerine destek veriyor?

Daha düne kadar ezeli düşman olarak gösterilmek istenen Rusya, bugün gerçekten dost ve müttefikimiz olabilir mi, ya da nereye kadar?

Fırat Kalkanı operasyonunda ABD ve Rusya’ ya veya muhatap diğer ülkelere yalnızca bilgi mi verildi, yoksa onların izniyle mi bu operasyonlar gerçekleşti?

Musul’u kurtarma operasyonu için Irak yönetiminden bize davet geldi mi?

IŞİD e insan kaynağı ve silah desteği veren ABD nin şimdi IŞİD le mücadele bahanesiyle PKK ve PYD ye silah yardımı yapmasını nasıl izah edeceğiz?

Doğrusu tüm bu sorular karşısında benim aklım zorlanıyor, çaresiz kalıyor.

Siyaset kurumu bu kadar kirlenmiş ve güvenilmez hale gelmiş, ordumuzu darbeciler ele geçirmiş, bürokraside derin çatlaklar oluşmuş, statükocular fırsat kolluyor, kim ulusalcı, kim devrimci belli değil!

Muhalefet partileri toptancı bir iktidar karşıtlığı üzerinden politika yaparak halkın umudu olmaktan çıkmış, parti içi iktidar mücadelesi verir hale gelmiş.

Tüm bu çarpıklıkları, çelişkileri, akıl dışılıkları kavramak pek de akıl işi olmuyor.

O zamanda “ Tanrı aklımıza mukayyet olsun “ demekten başka elimden bir şey gelmiyor.

AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 24.10.2016/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..