AKP, 19 Mayıs kutlamalarını yasakladı; Danıştay, “Dur” dedi!

12 Ocak 2012 tarihli “19 Mayıs kutlamalarına yasak geldi” başlıklı yazımızın “giriş”i şöyleydi:

“Terörün aldığı canlar bahane edildi, 30 Ağustos etkinliklerine sınırlandırma getirildi. Sonra Van depreminin acıları istismar edildi, Cumhuriyet Bayramı etkinlikleri iptal edildi. Ama kimi bakanların çocuklarının düğünlerine, devlet adamları katıldı.

'Milli bayramlar'ı kutlamaya getirilen kısıtlamalar,  birer “'şaret fişeği'ydi...

Sıra 19 Mayıs gösterilerine geldi.”

Müsteşar Emin Zararsız’ın, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer adına İl Milli Eğitim Müdürlükleri’ne gönderdiği genelgede  “yasaklama” gerekçesi, kargaları güldürecek nitelikte/ydi:

“Kutlama törenlerinin hazırlık döneminin mevsim olarak soğuk bir zamana denk gelmesi nedeniyle sağlık sorunlarına yol açmasına, çalışma süresinin uzun olması nedeniyle öğrencilerin derslere ilgisinin azalmasına, motivasyonlarının düşmesine, gönüllü olmayan öğrenci velilerinin okullarla olan ilişkilerinin bozulmasına sebep olduğu yönünde duyumlar alınmaktadır."

Bu “gerekçe”nin neresini ciddi ciddi eleştireceksiniz?

*****

“Milli bayramlar"ın bir ruhu var.

Bu ruh,  Cumhuriyet'le gelen düşünceleri, Cumhuriyet felsefesini yaşatıyor, geleceğe aktarıyordu. Bundan rahatsız olanların olacağı bir gerçek. Bu karşılık, bu “ruh”u gelecek aktarmak isteyenlerin sessiz kalmamaları o ölçüde bir başka gerçek (olmalı).

İşte, Konya’dan iki duyarlı yurttaş, bilgisayar programcısı Alper Ayhan ile avukatı Ahmet Gürol Şağban, “genelgesinin yürütmenin durdurulması ve iptali için”  Danıştay’ın yolunu tuttular.

Doğan Haber Ajansı'na göre, Danıştay 10'uncu Daire Başkanlığı da, yürütmenin durdurulması kararını aldı.

Yoksa, 19 Mayıs'ın başkent dışında kutlanmasına getirilen yasak sürecek, kutlamalar okullara hapsedilecekti. Sonuçta, 19 Mayıs, stadyum ve alanlarda kutlanmayacaktı.

*****

Milli Eğitim Bakanlığı, bu durumda ne yapacak/tır?

Bu soruya yanıt bulmak, sanıldığı gibi kolay değil. 

Sessizliğe bürünmüş, tepkisizliği “yaşam tarzı” benimsemiş bir toplumda, sessizliği/ tepkisizliği bozan duyarlı yurttaşların sayısının artması gerekiyor. “Ben yaptım oldu”, “Güç bende, istediğimi yaparım” anlayışı, ancak “tepki”lerle durdurulur.

Duyarlı yurttaşlar Alper Ayhan ile Ahmet Gürol Şağban’ı alkışlar, kutlarım.

Bir alkış da “yürütmeyi durma" kararı veren Danıştay’a...

Karar üzerine Alper Ayhan ne dedi?

http://gundem.milliyet.com.tr/-birinci-vazifemi-yerine-getirdim-/gundem/gundemdetay/28.04.2012/1533921/default.htm

TURGUT ÇELİK/ Mersin