Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '11

 
Kategori
Siyaset
 

AKP, CHP'nin Saçma Muhalefeti Sayesinde Tulum Çıkarırsa Şaşırmayın

AKP, CHP'nin Saçma Muhalefeti Sayesinde Tulum Çıkarırsa Şaşırmayın
 

Başlığa bakıp da saçmaladığı mı düşünmeyin. Tekrar altını çizerek söylüyorum “Bu CHP sayesinde, AKP memleketin dört bir yanından tulum çıkarır”. Komplo teorilerine bol bol prim veren CHP ve CHP’nin kadim tabanı, her olay sonrasında, “Bize komplo var” diye feryadı figan eyleye dursunlar, saçmaladıklarının resmini görmeyecek kadar körlük çukurunun içerisine batmışlar. Ne var olan süreci değerlendirebiliyorlar, ne önlerini görebiliyorlar. Varsa yoksa zırvadan bir “komplo” ifadesi.

Çevremde bol miktarda CHP sempatizanı var ve her biri tornadan çıkma bir halde, aynı teranelerin ardına sığınıyorlar. “Komplo”… Varsa komplo, yoksa komplo… Dış güçler ve küresel çete edebiyatı da cabası. Vaziyet bu denli umutsuz vaka iken, muhteremler halen CHP’nin iktidar olma ihtimalini tartışıyorlar ve ciddi ciddi CHP’nin iktidar olabileceğinden dahi bahsedebiliyorlar. Pek tabii ki ben kendi kendime sormaktayım, “Memleket kan deryasına düştüğü zamanlarda, bu adamlar nerede yaşıyordu?” diye.

CHP, eski genel başkanlarının sayesinde Ergenekon denen bataklığın içerisine kendisini öyle bir bıraktı ki, yerine gelen yeni genel başkan, eskiyi aratmayacak bir şekilde bu davanın müdahili oldu ve Ergenekon denen yapının kadim savunuculuğunun bayrağını teslim aldı. Bu davaya müdahil olmak demek, bataklık içerisinde daha bir derine doğru ağır ağır inmek demektir. CHP’de ağır ağır dibe doğru batıyor. Bundan sonra bu bataklıktan kurtulması da mümkün değil.

“CHP’nin Ergenekon davasına neden müdahil olduğu?” sorusunun yanıtını, Ergenekon denen yapıya ilişkin başka yazılarımda çok defa vermeye çalışmış ve görüşlerimi ortaya koymuştum. Özellikle mevcut devlet rejiminin çok modern olduğuna dair söylemler üzerinden hareketle, kurulan yeni devletin aslında bir askeri vesayet rejimi olduğunu, modernite ile uzaktan ve yakından bir ilişkisi olmadığını dile getiriyor, yeni devletin ve bu devlete rengini veren ideolojinin anasının CHP olduğunu söylüyorduk. Zira CHP, bu ülkeyi kuran bir partidir. Kuruluştaki bütün ilke ve prensiplere sonuna kadar bağlıdır. Bu ülke de resmi devlet ideolojisinin yılmaz savunucusu bir parti olacaksa, bu parti CHP’den başkası olamaz. Aksini düşünmek dahi tuhaf kaçmaktadır. Bu gün Ergenekon dediğimiz yapının ana hedefini işte tam da bu nokta oluşturuyor. Ergenekon, devletin o vesayetçi yapısına ilişkin anlayışını pekiştirmeye çalışan ve o yapının her daim korunması anlayışından hareketle ortaya çıkmış olan bir gayri resmi örgütlenme biçimidir. Bu yapının korunması için her yolu mübah sayan bir zihniyet dünyasının, neler yapabileceğini, nasıl bir kaos ortamı yaratabileceğini tasavvur etmek dahi çok zor. Nitekim Olağanüstü Hâl dönemlerine dönüp bir bakarsak, bu dönemdeki meclis tartışmalarını az buçuk yeniden hatırlamaya çalışırsak, ne zaman ki Olağanüstü Hâl görüşmeleri meclise geliyor ve kaldırılmasına ilişkin oylama yapılacak, birkaç gün öncesinden tüm dikkatleri üzerine çeken bir provakasyon eylemi yapılıyor, Olağanüstü Hâl yeniden uzatılıyordu. Bir anlamda çatışma bölgesi tümüyle askerin denetimine giriyordu. Demem o ki Ergenekon denen yapının hedefi, bu provakasyon eylemleri ile aslında alenen ortaya çıkıyordu. Bahsini yapmaya çalıştığımız dönemlerdeki provakasyon eylemlerine ilişkin CHP veya türevlerinin, tabanının bir tepkisi vardı. Bu tepki çoğu zaman doğru zeminlere de oturuyordu. Ama en nihayetinde CHP ve tabanı için, provakasyon eylemlerinin faturası mevcut iktidara kesiliyor, yaşanan onca kanlı provakasyon eyleminin arka planında yatan gerçeklerin çok azına kafa yoruyordu CHP ve tabanı. Ortaya bu gün hiç de inanamayacakları gerçekler çıkınca, afallamış olmalarını yadırgamıyorum. Yanıldıklarını söyleyemeyecek kadar feodal gururlarını öne çıkarıyorlar. Evet… Yanıldınız… Bu kadar net, bu kadar yalın her şey… Bu yanılgıdan çark etmedikleri takdirde, AKP’ye, memleketin dört bir yanından tulum çıkarttıracaklar.

Yukarıda söylemiştim ve bir kez daha söylemek istiyorum. Ergenekon denen yapı ve davası bir bataklıktır. Bu bataklığa sahip çıkan herkesi içine alıp, dibe doğru çeker bu yapı. CHP bu yapının tahlilini yapamadığı için veya geçici bir takım çıkar hesaplarına giriştiği için yanlış bir yolu tercih etti. Sırtını askere dayayarak, askeri, siyasi kanattan koruma yolunu seçerek en büyük hatasını yaptı. Pek tabii ki çark etmek zor… Ağzından çıkan birçok şeyi reddetmesi gerekiyor. Bunu yapabilmek için sağlam bir duruş ortaya koyması şart CHP’nin. Oysa Kılıçdaroğlu bu sağlam duruşu sergileyebilecek bir iradeye sahip değil. Kaldı ki, Kılıçdaroğlu, iyiden iyiye Ergenekon denen bataklığın içerisine tepe noktasından dalıyor ve yetmiyor, kayıt olmak adına adres talebinde bulunuyor. Bu yapıyı kavramanın koşulunun yakın tarihe ilişkin kafa yormak gerektiğini bir türlü anlayamıyor.

Bir soru soralım Kılıçdaroğlu’na;

“Neden Onur Öymen’nin Dersim çıkışından sonra istifasını istedin?”

Bir başka soru ile devam edelim;

“Dersim katliamı hakkında ne düşünüyorsun?”

Kılıçdaroğlu bu iki soruya dürüst bir şekilde yanıt verdiği takdirde, tabanı ile anında zıt kutuplara düşecektir. Halen bu taban Dersim’de bir katliamın olmadığını söyleyebilecek kadar gözlerini gerçeklere kapatmış, hatta ve hatta gerçekleri saptırmaktan imtina dahi etmeyecek bir noktaya düşmüştür. Evet… Dersim bir kambur, CHP’nin belini büküyor. Ama elden bir şey gelmez. Bu zamanda gerçeklerin üstünü örterek nereye kadar yol alınır.

CHP tabanını da zaman zaman anlamaya çalışıyorum. Kolay değil, Dersim hadisesine ilişkin akacak irin ortalığa saçıldığında işin içerisine Mustafa Kemal’de giriyor. Ama bilelim ki gerçekler direngendir. Bu zamanda gerçeklerin üstünü örtmeye çalışmak, AKP’yi her defasında daha güçlü hale getirecektir. Bu durumun sadece bir tek Dersim vakasında olmadığı malumunuz. Ergenekon bataklığının üstü örtülmezse, bu iş Hasan Fehmi suikastine kadar gider. Bu denli de iddialı bir şey söylüyorum. Cumhuriyet öncesi işlenen faili belli olan ama meçhule kurban giden cinayetler bile bir bir açılır. O halde CHP’ye düşen görev bu işe Ergenekon’dan yana taraf olmak mıdır, yoksa böyle bir yapının açığa çıkartılması için mücadele etmek midir?

CHP kendisine sosyal demokrat diyor. Konuştuğum birçok CHP sempatizanı da aynen bu ifadeyi kullanarak CHP’yi sosyal demokrat olarak tarif ediyor. O halde bu söylemin gereği adına Ergenekon’un üzerine gitmeli CHP. Ama tam aksini yapıyor CHP. Bu durum da yukarıda kısaca ifade etmeye çalıştım, devlete taraf olan bürokrat partisi olması nedeniyle CHP bu işi doğru bir zeminden izleyemiyor.

Fakat bu noktada daha tuhaf bir durum söz konusu… Bizler sanmayalım ki AKP, Ergenekon denen yapının köküne inecek... Böyle bir şeyin olmayacağını biliyoruz. Biliyoruz, zira bu işin içerisine dalındığı anda AKP’nin de içerisi arı kovanı gibi çıkar. Şimdi kim bana bu işin içerisinde Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Vecdi Gönül gibi isimlerin olmadığını söyleyebilir? Her dönemde iktidarda olan partilerde aktif görev alan bu şahsiyetlerin bağlantıları üzerine gidilmiş olsa bakın altından neler çıkacaktır. Dolayısı ile AKP alacağını almıştır bu davadan. Kendimiz kandırmayalım. Birkaç gazeteciyi daha sorguya çeker, uzak birkaç ismi daha göz boyamak adına tutuklar, işi sulandırır. Daha ötesi tu kaka misali gibidir. AKP’yi de içine alır bu bataklık. AKP bu konuda dikkatli davranıyor ve bataklığın içerisine düşmemek adına adımlarını sağlam atıyor. CHP’yi bu bataklığın içerisine iterek, iktidarını daha bir sağlam zeminlere oturtuyor.

Önümüzdeki seçimler Ergenekon’a taraf olanların tasfiye edileceği seçimler olacaktır. Bu kafa ile CHP’de tasfiye listesinin önde gideni oluyor. Bunu gören AKP’de, CHP’yi bataklığın içerisine ittikçe itiyor.

Görünen o ki, CHP’nin saçma muhalefeti ve Ergenekon sevdası başına çok iş açacak.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..