Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Nisan '10

 
Kategori
Haber
 

AKP Anayasa taslağı 6. maddesi üzerine

AKP Anayasa taslağı 6. maddesi üzerine
 

Wang Shanjia China


AKP Anayasa taslağının 6. maddesinin 3. paragrafı şöyle:

"Siyasî partilerin kapatılması, Yargıtay Cumhuriyet Bassavcısının talebi üzerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan her bir siyasî partinin beser üye ile temsil edildigi ve Meclis Baskanının baskanlıgında olusturulacak Komisyonun üye tam sayısının üçte iki çogunlugu ve gizli oyla verecegi izin üzerine açılacak dava, Anayasa Mahkemesince kesin olarak karara baglanır. Komisyonun bu kararı, yargı denetimi dısındadır. Reddedilen izin basvurusunda ileri sürülen sebepler, hiçbir sekilde yeni bir basvuruya konu olamaz. Siyasî parti gruplarında ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde izin konusunda görüsme yapılamaz ve karar alınamaz."

Kısaca, bu maddede, partilerin kapatılmasına ilişkin olarak savcılık talep ediyor, meclis onay veriyor ve mahkeme davayı görüyor.

Hukuksal bir sürecin başlaması için siyasal bir irade sözkonusu.

Bunun hukukun ilkeselliği ile çatışması gerekir.

Bu maddeye göre, bu maddenin uygulanışı, her seferinde değişiklik gösterebilir. Hukuk, tekil olayları, onları bağladığı evrensel ilkelere göre değerlendirir. Hukuk tekil olayı şekillendirir. Oysa bu maddeyle, tekil olay hukuku şekillendirecek duruma gelir. Öyle durumlar oluşabilir ki, bir tekil olaya, siyasal irade hayır dava açılmasın derken, aynı tekil olaya, başka bir siyasal irade evet dava açılsın diyebilir. Ya da, çok da vahim olmayan tekil bir olaya, siyasal irade evet dava açılsın derken, çok vahim olan bir tekil olaya, siyasal irade hayır açılmasın diyebilir.

Bunun nedeni ise, hukukun evrensel ilkelerinin, tekil olayları belirliyor olmaktan çıkmasıdır. Hukuk, mutlak doğruları ile (tabi felsefi açıdan mutlak doğru yoktur, ama hukukun böyle bir işlevsel değeri kaçınılmaz olarak vardır) tekli olayları teraziye koyar. İş tersine çevrildiği için, hiçbir tekil olay, aynı şirazeye vurulamaz. Bu durum, hukukun ilkeselliğini, biçimselliğini ortadan kaldırır. Duruma göre değişen olaylar sözkonusu olur.

Özetle, ilkeler, kişilerin kişisel kanatlerine, ilgilerine ve çıkarlarına bağlanır. Hukukçular da insan ya da kişidir, ama onların elinde biçimsel mutlak kurallar vardır, uygulamalar vardır, yöntemler vardır, o uzmanlık gerektiren bir mesleğin yeterli ve yetkin uygulayıcısıdır.

Evet ya da hayır diyecek kişilerin, meclisten eşitlikçi bir şekilde seçiliyor olması, hukukun ilkeselliğinin yok edilmesini engellemez. Yine, mecli çok farklı şekillerde biçimlenir ve her nasıl biçimlenirse biçimlensin, tekil olayın, ilkeden üstün hale getiriliyor olmasının sakıncasını gideremez ve kötü örnekleri ile, çok daha kamu yararına aykırı sonuçlara neden olabilir.

Başka ülkelerde de buna benzer bir şeyler varmış. Ne var, nasıl var bilmiyorum, ancak, hiçbir ülkede, hukukun ilkeselliğinin yok ediliyor olması, bir yerinde referans olarak gösterilemez.

Bu maddenin gerekçesi nedir diye düşününce, parti kapatılmasının, belki de hukukun ve yargıçların keskin ve soğuk kılıçlarının etki alanından uzaklaştırmak olduğu akla gelebilir. Elbette, hukukun ilkeselliği temel bir ilke olmakla birlikte, hukukun içinde yanlış maddeler olabilir, bunların varlığı hukuk eliyle, adaletsizlik yaratmaktır. Ancak önemli nokta, hukuku adalet adına hayata geçirmek niyetidir. Bu olduktan sonra, süreç içinde toplumlar geliştikçe zaten, hukuk daha rafine hale gelmekte, tıpkı bilimde olduğu gibi, yeni doğrular ve gerçekler ortaya çıktıkça, bilim, eskiyi yakıp yıkmakta coşkuludur.

Diyelim ki, partiler toplumsal bir tabana sahip oldukları için, yargıçların soğuk ellerine bıkarılmak istenmiyor, ama bunu yine hukuk içinde yapmak mümkün olamaz mı? Bu konudaki yargılamaları, daha dakik kanunlara bağlamak mümkündür. Doğru olan da budur, hukuk siyasete bağlanırsa, bu toplumsal bozulmanın yeni bir aşamasını oluşturacaktır.

 
Toplam blog
: 467
: 1012
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

Ankara'da yaşıyorum. Çeşitli güncel konularda, zaman zaman "Neden olaya böyle bakılmıyor?" diye düş..