Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik: "Herkes önünü görebiliyor"

AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik: "Herkes önünü görebiliyor"
 

Gerçeklere gözü kapalı!


Uzmanlar: “Ekonomi, patlamaya hazır bomba gibi…” diyor ama (AKP Burdur Milletvekili Bayram Özçelik: “Herkes önünü görebiliyor.” diye demeç veriyor)

17 Eylül 2008 tarihli Yenigün gazetesine verdiği ve AKP iktidarının “ekonomik performansı”nı değerlendirdiği demeçte, Burdur AKP Milletvekili Bayram Özçelik, “Herkes önünü görebiliyor” demiş. Sayın Milletvekili, AKP iktidarının 2001 krizi nedeniyle çok ağır ekonomik koşullar devraldığını, buna rağmen güven ve istikrarı sağladıklarını belirterek, “hizmet ve yatırımlar, büyüme rakamları, başta sağlık ve eğitim sektöründe olmak üzere yapılan reformlar ülkemizin çehresini değiştirdi. Duble yollar, toplu konut hamlesi, KÖYDES yatırımları vb. kalkınma çabaları… hızla devam ediyor… İstikrar ortamında herkes önünü rahatlıkla görebiliyor, yatırımlarını yapabiliyor.” Dedi. Kapatma davasını müteakiben piyasaların rahatladığını belirtiyor ve Sayın Milletvekili Ekim ayına işaret ediyor. Ve “Sonbaharda her şeyin daha iyi olacağını” ifade ediyor.

Sayın Milletvekilinin talihsizliği, ortalığı, Başbakanı ve TÜİK adlı kurumları gibi sütliman ve pembe tablo içinde göstermesiyle tüm dünyada olduğu gibi Türkiye ekonomisinin de yangın yerine çevrilmesinin aynı anda olmasıdır.

Demecin birçok yönden eleştirisi mümkün. Sağlık ve eğitim başta geliyor. Sağlık ve eğitimde kötü gidişin iyice içinden çıkılmaz hale getirilmesi örneğin… Demecin bizi burada en çok ilgilendiren yönü ekonomik iddialarıdır.

VİTRİNDEKİLER SÖZLERİNİ ONBİN KERE TARTMALILAR

İnsanlar nasıl önlerini rahatlıkla görebiliyorlarmış, anlamak olanaksız. ABD’den dalgalar halinde gelen mali krizin etkisi fırtınalar estirirken bunu nasıl söyleyebiliyor Sayın Milletvekili aklım almıyor doğrusu. Toplumun önünde bulunan ve insanların durmaksızın örnek aldıkları, taklit ettikleri, sözlerine güven duydukları vitrindeki insanlar sözlerini onbin kere tartarak konuşmaları gerekir; hele hele pembe tablo için yalan söylememelidirler. Aksi takdirde büyük zararlara, önüne geçilemez facialara neden olurlar.

“YÜKSEK FAİZ, DÜŞÜK KUR” UYGULAMASI TÜRKİYE’NİN TALANIDIR

Türkiye’nin 6 yıldır kriz koşullarında yaşadığı gerçeği ve saptaması bize ait değildir. Aklı başında ve ayağı Türkiye toprağına basabilen uzmanların ortak görüşünün bu yönde olduğu basında yazılıp çizilmektedir.

Eskiden “borç çevirememe” ve döviz kıtlığı nedenlerine dayalı kriz koşulları vardı. AKP iktidarıyla birlikte, yani “yüksek faiz ve düşük kur” uygulamasına dayalı bir ithalat rejimi içinde Türkiye’nin ve halkımızın soydurulmasının yarattığı kriz koşullarında, krizin fiili atakları sıcak para dalgalarıyla sakinleştirildi. Ertelenen kriz ise enerji biriktirdi durdu. Öyle bir enerji ki, 1999 Marmara depremindeki 7, 4 şiddetinden daha büyük sarsıntı yaratacak fay hatları oluştu ekonomide.

AMERİKA’YLA HALVETİN SÜRMESİ KRİZ PATLAMASINI ENGELLER

Ama 2008 başlarında, uygulanan neoliberal soyguncu sistemin gelip dayandığı son, “sıcak paranın bittiği uçurum”dur. Önümüzdeki dönemde, sıcak paranın bittiği uçurumun yarattığı sonuçların tezahürlerini göreceğiz. Gerçi karşı görüşte olanların zihniyetine göre, böyle bir uçurum ancak AKP iktidarının ABD ile arasının açılıp açılmamasına bağlıdır ve Türkiye’nin “stratejik ortaklığa” bağlılığı devam ettiği sürece şöyle veya böyle bu “araba”nın yola devam edecektir.

CARİ AÇIK ATEŞTEN GÖMLEK

Bununla birlikte uygulanan sistemin yarattığı sorunlar dağlar gibi yükseldi. Cari açık tarihte eşi benzeri görülmedik boyutlara fırlayarak 100 milyar doların çok çok üzerine çıktı. Hükümet sadece ihracat rakamlarının övüncüyle halkı kandırmanın denemelerini yapmakta, buna karşılık asla ithalat rakamlarının yanına bile yaklaşmamaktadır. İç ve dış ticaret rakamları arasındaki makasın açığı oluşturduğu gerçeğini bu arada kaynatmakta, güneşin balçıkla sıvanabileceğini düşünmektedir. İlk yarıdaki 68, 8 milyar dolarlık ihracatı göklere çıkararak 105, 8 milyar dolarlık ithalata hiç değinmemekte, ağababaları tarafından bile bir istikrarsızlık, kırılganlık ve kriz etkeni olarak gösterilmeye başlanan ve gözüne batacak derecede büyük mertek gibi açığı görmek istememektedir. Oysa TÜİK’in açıkladığı rapora göre, Haziran ayı dış ticaret açığının 7, 7 milyar dolar gibi beklenenin çok üzerinde cereyan etmesi, geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 45, 7’lik bir kabarmanın ortaya çıkması (Levent Ak/ Aydınlık/ 1099) Sayın Milletvekilini hiç mi hiç ilgilendirmiyordu.

GAZETELER: “ASRIN KRİZİ, BORSALAR FELCE UĞRADI”

(17 Eylül 2008) gazeteler “asrın krizi” manşetleriyle çıktılar. Amerikan piyasasındaki mali krizin bir yansıması olan banka batıkları, esasen kapitalizmin kronik ve evrensel krizlerinden biridir ve bazı uzmanlara göre 1929 bunalımına bile taş çıkartacak boyutlardadır.

Amerikan bankası Lehman Kardeşler’in (Lehman Brothers’ın) iflas başvurusunda bulunması ve Bank of America'nın Merrill Lynch'i (Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı ve İngiliz yurttaşı Şimşek’in bankası) satın alacağını açıklaması, ABD Merkez Bankası (FED) ile diğer merkez bankalarını çeşitli önlemler almaya itti.

(18 Eylül 2008’de) gazeteler, “Borsalar felce uğradı” nidalarıyla çıktı.

Yeni Gün gazetesine özel demeç veren Burdur Milletvekili Bayram Özçelik çok iyimser bir şekilde, ekonominin “istikrar ve huzur” ortamından dolayı, “herkesin önünü görebildiğini” iddia edebiliyor.

Daha ikinci günde borsalar Rusya’da yüzde 11 –bu nedenle tatil ediliyor-, Türkiye’de yüzde 9 kayıpla karşılaşıyor. İngiltere’de bir günde döviz fiyatları beş kat artırıldığından dolayı bankaların dolar borçlanmaları felce uğradığı belirtiliyor.

İnsanlarımızın önünü rahatlıkla görebilmeleri mümkün müdür bu koşullarda?

MALİ KRİZİN HENÜZ 1/4’ÜNÜ YAŞADIK

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, ''mali krizin en kötüsü hala önümüzde duruyor'' dedi. Strauss-Kahn, önümüzdeki günlerde diğer belli başlı mali kuruluşların da güçlükle karşılaşabileceğini belirtti. Sayın Tüzmen, ''Daha krizin dörtte birini geçtik, dalga dalga geliyor, dört üçü geride. Büyüme hızı dünyada düşerken Türkiye'yi de etkiledi. Sanayi büyüme endeksinde de büyüme hızı geçmişe göre düşük.” Demektedir. (18 Eylül 2008/ gazeteler) USİAD Başkanı Durgun, “Krizin üzerinde oturuyoruz. YTL ve dolar dengesinin aşırı baskı altında tutulması, yurtdışından gelecek global krizin etkilerini daha çok hissettirecektir” dedi. (Yeniçağ/ 18 Eylül 2008)

Bu koşullarda herkesin “önünü görebildiği”ni iddia edebilmek nasıl olanaklıdır?

Mortgage krizi dünyada fırtına gibi esmeye devam ediyor. Ortaya çıktığında beri birçok atakla dalgalar halinde dünyaya yayılmakta, İngiltere’den Rusya’ya ve Türkiye’ye kadar birçok ekonomiyi hallaç pamuğu gibi atmaktadır. Finansın devleri birer birer devriliyor. Her birinin bütçesinin bizim GSMH kadar olduğu Bear Sterns, Lehman Brothers ve Merrill Lynch’in ardından Goldman Sachs ve Morgan Stannley’in de sırada olduğu ifade edilmektedir. ( Nouriel Roubini – ABD’deki Mortgage krizini ilk keşfeden finans piyasalarının muhalif sesi; New York Üniversitesi Ekonomi Profesörü- Öngörü ve raporları dünyada dikkat çeken ve ses getiren ekonomist- Cumhuriyet/ 16 Eylül 2008)

SICAK PARANIN BİTTİĞİ UÇURUM

Öte yandan yabancı yatırımcıların çoğunun ekonomik istikrarsızlık beklediği yazılıp çiziliyor. Tabii ki, yazılıp çizilenler okuyup araştıranlar içindir; değilse halkı kandırmak, göz boyamak ve şov yapmak isteyenler için değil; aslında araştırma yapmayanın konuşma hakkı bile yoktur ama hadi neyse!- (YASED- Uluslar arası Yatırımcılar Derneği raporu ve araştırması- Cumhuriyet/ 16 Eylül 2008)

YASED’in araştırmasına göre, yatırımcıların yüzde 55’i ekonomik istikrarda kötü gidişin artacağına, en önemlisi de, yüzde 80’i dünyada ve yüzde 66’ı Türkiye’de ekonomik yavaşlama ve durgunluk beklemektedir. Tabii bu beklentiye göre de yatırımlarını ayarlıyorlar. Buna göre boşverin kendi insanımızı, liberallerin çok heves ettikleri yabancı sermaye anlamında yabancı yatırımcıların önlerini rahatlıkla gördükleri söylenebilir mi?

Borsaların “dipsiz kuyu” işlevi gördüğü, sadece Türkiye’yi yüzde 9 küçülten ve Türkiye’yi de dalga dalga girdabına alacağı çok açık olan dünyadaki bu krizin esası, küresel ekonomideki derin değişikliklerdir. Artık, özü Batı uygarlığı olan Atlantik uygarlığı sönmekte olan bir uygarlıktır. Bunun belirtileri şimdi birkaç yıl öncesine göre çıplak gözle görülebilecek kadar somutlaşmıştır. Dünya ekonomisinin kalbinin artık Batı’da değil, Atlantik’te değil, doğuda, Avrasya’da attığını kanıtlayan olaylar şimdi birkaç yıl öncesine göre daha çok ve belirgindir.

DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ HALKÇI-DEVLETÇİ UYGULAMALARDA

Öte yandan, yıllanmış liberalizm hastası ABD, devletçilikten medet umar hale gelmiştir. Geçen hafta, 9 Eylül günü Vatan gazetesinde Asaf Savaş Akat’ın, “kamu müdahalesi karşıtı ve piyasa-özel teşebbüs yanlısı Bush yönetimi tarafından uygulanan, tüm tarihin en büyük banka kurtarma operasyonu” olarak algıladığı iki olay cereyan etmiştir: ABD’nin en büyük iki mortgage şirketi Fennie Mae ile Freddle Mac’e devletin el koyması asrın liberal riyakârlığıdır. Cumhuriyet’te 10 Eylül günü Erinç Yeldan, bu olayı yorumlarken “konjonktürel bir çalkantıdan ibaret” sanılmamasını, olayın bunun çok ötesinde “küresel kapitalizmin sistematik bir krizi” şeklinde değerlendirmede bulundu.

Dünya ölçeğinde evrensel bir çalkantı mevcutken, ve yurdumuz dünya ekonomisiyle bu derece “entegre olmuş” durumdayken dünya gemisinde bir kamara olan Türkiye’de ekonomik istikrardan söz edilebilir mİ ve bütün bu bilgiler Sayın Milletvekili için bir anlam ifade eder mi, bilemiyorum? Tabii ki mümkün değil ama ekonomiden anlamadan ya da araştırma yapmadan açıklama yaparsanız, halkı yanlış yönlendirirsiniz, birçok cana kıyarsınız. Kamuoyu tarafından dikkatle izlenen yetkili ve etkili kimseler bu nedenle büyük sorumluluk duygusuyla hareket etmelerinde büyük yararlar bulunduğuna inanmaktayım.

Ekonomi uzmanları sonbaharı ve özellikle Ekim ayını ekonomik kriz bağlamında kritik ay ilan ediyorlar; Sayın Milletvekili de tam tersi yönde Ekim ayına işaret ediyor. Çok ilginç doğrusu!

“İLK 500 KITA DEĞİŞTİRDİ”, ARTIK AVRASYALI

Geçen yıl Mart ayında dünya çapında en büyükler sıralamasında ilk beşe giren firmaların ilk dördü Amerikan kaynaklıydı. Diğeri de gene batılıydı, Hollandalı Shell. Bu yıl aynı dönemde somut duruma bakıldığında müthiş bir değişme gözlenmektedir. İlk beşin biri ABD’li, ikisi Çin, biri Rus, biri de Brezilya şirketi… Durum Avrasya lehine 5/0’dan 4/1’e dönüşmüş durumdadır. Yani kısacası, gene 10 Eylül tarihli Cumhuriyet’te bu bilgileri aldığımız Mustafa Sönmez’in ifadesiyle söylersek, “ilk 500 kıta değiştirdi.”

TÜRKİYE’Yİ YÖNETENLER AKLINI BAŞINA ALMAK ZORUNDA

Kısacası ibre artık Batı’dan Doğu’ya, Avrasya’ya kaymaktadır. Türkiye bu saptamayı zamanında yapıp geleceğini ona göre şekillendirmek zorundadır ya da batan ve çöken Atlantik sisteminde kalarak onların kaderini paylaşacaktır.

Artık Türkiye’yi yönetenlerin kafalarını iki ellerinin arasına alıp derin derin düşünmeleri, dönüp bir kere daha düşünmelerinin gerekli olduğu apaçık ortadadır. Bilmem Sayın milletvekili –Türkiye’yi şimdi yönetenler olarak - ne düşünür bu gerçekler karşısında?

www.fatihozcan.org

 
Toplam blog
: 510
: 505
Kayıt tarihi
: 04.04.08
 
 

"Cv" Dedikleri Özgeçmişim 1953 yılının karanlık günlerinde Haziran ayının 24. günü, ağaçların mey..