Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '13

 
Kategori
Güncel
 

AKP gençlerin görüşlerine kapalı mıdır?

AKP gençlerin görüşlerine kapalı mıdır?
 

Yeni Gençlik ile polisler bekleşiyor (Görsel sanal ortamdan alıntıdır)


Günden güne iyice görüldü ki Gezi Parkı üzerinden yaygınlaşan protestolar başlı başına bir ‘çevre sorunu’ değil. Yıllardır unutulan bir gençlik kesiminin değişik içerikli tepkileri ile karşı karşıya kalınmıştır. Üç yıl önce Unutulan Gençlik başlıklı bir yorumlamada bu konuyu kendimce irdelemeye çalışmıştım. İşte o gençlik sonunda Türkiye'nin dört bir yanından tepkilerini göstermeye başlamış bulunuyor. Umulur ki bu uzun soluklu 'sabrın sonu selâmet' olur.

Nasıl ki 1970’lerdeki Öğrenci Olayları tek başına gençlerin üniversitelerdeki yanlış eğitim düzeni olmayıp emek, toprak, işçi halkları, özgürlük, kalkınma, sanayileşme, bölgeler arasındaki gelişmişlik farkı ile sosyalist devrim gibi içerikler taşıyor idi ise bugünkü durumun içerisinde de başka sorunların var olduğu görülmelidir. Geçtiğimiz dönemlerde karşılaşamadığımız bir Yeni Gençlik oluşumu ile karşı karşıya bulunulduğu unutulmamalı.

Anlaşılan Başbakan’ın yakınında ne bir imam ne bir toplum bilimci ne de akil bir siyasetçi var. Erdoğan’ın çevresi onu baskın çıkmaya yönlendirme eğilimli kişilerce sarılmış gibi. Bence Gezi Parkı için tasarlanmış olan yeni yapılandırma için ortaya çıkan sorunun çözümünde Başbakan Erdoğan kendisine ivedilikle yeni danışmanlar bulmalı.

Son Gezi Parkı üzerinden o kadar sert çıkışları var ve o kadar kızgın ki yarın nelerin olabileceğinden korkarak yaşamaya başladım son günlerde. Görüldü ki sorun Gezi Parkı’ndaki birkaç ağacın sökülmesi değil. Özellikle gençlerin tepkilerini içeren bu protestolar adam yerine konulmayan gençlerin, karşılıklı etkileşim yolu ile günden güne sorunlaşan nice kaygılarının çözüme kavuşturulmasını istemelerinden başka bir şey değil. Bu yüzden ‘yangına körükle gitmek’ yerine karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak gerekiyor.

Ne olur bu bir başlangıç olsun, diyerek bundan sonra her kentin gençlerinin de görüşü alınarak kentleşemez miyiz? Nedir bu ‘benim adamım en iyisini bilir’ ya da ‘ben böyle istiyorum, başka çözüm yolu yoktur’ demek bencilliği? Görüldü ki gençlik kendi işinde gücünde olan ancak kendileri ile yoğun bir etkileşim içerisinde oldukları çevreler ile kendi birikimlerinin sözcüsü olmak istiyor. Onlar da geleceğin birer seçmeni ve yönetici adayı olduklarına göre çok şey mi istiyorlar?

AK Parti neden karar verme süreçlerinde gençlerin de bulunmasına tepki koyuyor? Bu yüzden ortaya çıkan ‘orantısız güç kullanımı’ vicdanları yaralamıyor mu dersiniz?
Toplumsal ve kültürel sorunlar karşısında ‘El mi yaman bey mi yaman’ diyerek çıkmak yerine daha mutedil, daha müşfik, daha sabırlı olmak gerekmez mi? Atalarımızın demiş olduğu gibi, ‘Sabırla koruk helva, dut yaprağı ipek olur!’

Sorunun içerisinde Türkiye çapında ‘unutulan’ geniş bir gençlik kesiminin bazı özlemleri ve tepkileri var. İçerisinde şiddet içermeyen söz konusu demokrasi, emek, kardeşlik, özgürlük, Cumhuriyet, çevrecilik gibi istekler için ‘uzlaşma’ aranacağına, kitleler üzerinde ‘orantısız güç kullanmak’ içeriden olduğu gibi dışarıda da tepki ile karşılandı.

Oysa Başbakan Erdoğan Terör Örgütü’nün binlerce yurttaşımızı arkadan vurması yanında onun siyasi uzantılarının kimi sözleri ve saldırgan eylemleri yüzünden hiç bu kadar sert birkaç söylem içerisine girmemişti. Yoksa gelinen bu aşamada benim ya da kamuoyunun bilemediğimiz başka sorunlar mı var?

Son seçimlerde AK Parti’nin öne sürdüğü ‘istikrar’ şöyle ya da böyle sağlanmış iken ortaya çıkan Gezi Parkı protestoları ile aramızdan ayrılan dört (4) yurttaşımız ile onlarca yaralı yüzünden bu kadar ‘kızılca kıyamet kopartmak’

Bu süreçte ortaya çıkan etki tepki içerikli söylemler özellikle Gezi Parkı üzerinden içini dökmeye uğraşan çoğu gençlerden oluşan gençleri aşağılamaktan ve tehdit etmekten öte bir içerik taşımıyor.

Öyle ki başından beri BaşbakanErdoğan’ın söylemleri hiç değişmedi: Gezi Parkı yıkılacak Kışla yapılacak. AKM yıkılacak yerine daha iyisi yapılacak. Kısaca Taksim alanı beton yığınlarına teslim edilecek. Bu mu çağdaş kentleşme, demekten kendimi alamıyorum. Yoksa kargacık burgacık kentleşme ile Kentsel Dönüşüm süreçleri benim bilemediğim yüksek bir oy toplama ve çok rant getiren birer kaynak mıdır?

İleri Demokrasi ya da Çağ Atlatma söylemleri de geliştiren AK Parti sonunda böyle bir aşamaya geldi ise içerisinde çevre bilinci ile gençlere saygının bulunmadığı bu ‘çatışmacı siyaset’ anlayışı AK Parti’yi nereye kadar götürebilir?

Üç gün önce Başbakan Erdoğan'ın Fas ve Tunus gezisinden sonra İstanbul'da kendisini karşılayanların, 'Yol ver gidelim Taksim'i ezelim' gibi bir haykırışa karşılık, 'Sağduyudan uzaklaşmadan, evlerinize dönün' öğüdüne karşılık Taksim, Ankara ve İzmir'deki gençlere de yaklaşarak bir kaç söz söylemesi çok mu zor dersiniz?

 

 
Toplam blog
: 570
: 1034
Kayıt tarihi
: 14.09.08
 
 

1974'te H.Ü. Sosyoloji ve İdare Bölümü'nü yüksek lisans tezi ile bitirdim. 1976 yılında yapımcı y..