Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '08

 
Kategori
Siyaset
 

AKP İktidarının eni ve sonu

AKP İktidarının eni ve sonu
 

Acaba Neyi Düşünüyor Olabilir?


AKP iktidara ilk geldiğinde; liberaller, dönekler, 2. Cumhuriyetçiler koro halinde bu iktidarı savunmaya başladılar. Daha da ileri giderek bu iktidarın “İlerici” olduğunu dahi iddia edenler bile çıktı. Toplumun değişen yüzü olduğunu, AB sürecinde başarılı olmakta ısrarcı ve de tutarlı olacağını hatta 3. Dünya ülkesi olarak kalmamak için bu iktidarın desteklenmesi gerektiği yazıldı-çizildi.

Gelinen noktada bunların hiç birinin gerçekçi olmadığı ortaya çıktı. Bugün o savunanların hiç biri savunamaz oldular. Dahası o günün ilerici partisi neredeyse “Şeriatçı” diye kapatılmakla yüz yüze.

Özünde AKP, Türkiyenin kapitalistleşme sürecinde değişimin lokomotifi olarak çalışmıştır. Yani 1700-1800 ‘lü yıllarda Avrupadaki kapitalistleşme sürecinin bir benzeri şimdilerde Türkiyede yaşanmakta ve bu da AKP aracılığıyla yapılmaktadır. Buradaki asıl gariplik şu;

AKP’nin fikri alt yapısı kapitalistleşmeye uygun ve yeterli değil. Şöyle ki Kapitalistleşme süreci burjuvalaşmayı ön görür. Oysa AKP düşünsel olarak “Feodal” bir altyapıya sahip. Bu temel paradoks AKP’nin ülkedeki dinamiklerle çatışmasına neden olmakta. Çünkü Burjuvalaşma sürecinde feodalitenin düşünsel kökü olan “Dinsel inancı” gizlendiği, perdenin arkasından ister istemez sırıtmaya başladı. Sadece sırıtmakla kalmayıp onu yönlendirir pozisyona geçti.

Halbuki AKP iktidarının ilk yıllarında hem devletin ana gövdesi hem de sermayedarlar alabildiğine memnundular. Sürecin hızla “yerel sermayede” el değiştirmeye yüz tutmasın karşın “Küresel sermayenin” sömürüsü yaygınlaştıkça yaygınlaştı. Bir yandan özelleştirme yoluyla diğer yandan yerel sermayenin, küresel büyük sermayenin karşısındaki rekabet edemez olmasından kaynaklı birçok KİT niteliğindeki sınai kuruluşu ve bankalar küresel sermayenin eline geçti. Ancak AKP kendine yakın sermaye grubu yaratma sevdası yanında besleme basın ve yandaş basın yaratması da sır perdesi arkasına gizlenmiş feodal düşünsel –inançsal anlayış hemence su yüzüne çıkıverdi.

Ülkeyi kendi babalarının malı sayan, ancak şimdiye kadar toplumsal değişim için gerçekçi nitelikte ilerici bir adım atamama ataletindeki muhalif güçler ise havanda su dövmenin ötesinde gözle görülür hiç bir şey yapamamanın sıkıntısıyla feveran koparmaktalar. Oysa bu yaşananlar yaşanmak durumunda; çünkü ülkemiz şu an kapitalizmin hem de “Vahşi Kapitalizmin” en hızlı yayılmaya çalıştığı bir dönemi yaşıyor. (Küçük esnaf yok ediliyor, insanlar işsiz bırakılıyor. Özelleştirilen yerlerdeki çalışanlar kapının dışına bırakılıyor. Sermaye gittikçe merkezileşerek küçük sermayeler yok oluyor..) Bu yaşananlar yaşanmak durumunda ancak iktidardakiler buna uygun “İdeolojik Formasyona” sahip değiller. Bu nedenledir ki bu kadar patırtı-kütürtü kopuyor. Ve yine ülkeyi kuran ideolojik alt yapının üzerine oturmuş ARİSTOKRAT Bürokrasi elindeki iktidar nimetlerinden bu şekilde vazgeçmek niyetinde değil. Bu yaşananlar ve yukarıdaki tepişmeler; küresel sermayece planlanmış bir tiyatrosu da değil. Çünkü Küresel sermaye şu an orta doğudaki “Enerji Kaynaklarının “idaresiyle ve de dünyada oluşan güçler dengesine göre “Ortadoğu Haritasının” yeniden çizimiyle alakalılar. Yani bizde yaşananlar onların çok da umurunda değil. Yeter ki biz onların BOP ‘una hizmet edelim gerisi çok önemli değil. Herkesi gözden çıkarabilirler. Diğer bir deyişle herkesle işbirliği yaparlar.

AKP’nin, BOP’daki hizmetleri ABD’nin işine ne oranda gelirse, bu iktidar o sürece devam eder. Yoksa bir sabah bakmışsınız ki; AKP diye bir parti yok. Diğer yandan AKP’ iktidarıyla Kürt halkının Güneydoğuda yönlendirilmesi, Kuzey Irak’ta kurulacak ilişkiyle ABD’nin oradaki işgalinin önünde engel olma ihtimalinin zayıflatılması da hedeflenmiş oldu. Artık bu ihtimallerin de çok önemi kalmaması AKP’nin değerini düşürdü. Zapsu’nun dediği gibi “Kullanabildiği kadar kullandılar” Acaba deniz bitti kara gözüktü mü? AKP bunu mu yaşıyor?

 
Toplam blog
: 45
: 1344
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Düşünmeyi ve yazmayı çok severim. Yaşama ilişkin çelişkileri görmekte ısrarlıyımdır. Muhalif olmaya ..