Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

AKP nefreti

AKP NEFRETİ, KENAN EVREN SEVGİSİNE DÖNÜŞÜYOR! 

Hafta başında darbeci başı Kenan Evren, Ankaradaki evinde Cumhuriyet Başsavcı Vekiline 1980 darbesiyle ilgili ifade verdi. Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından, yüzleşmelerinden biri sayılabilecek bu duruma yine burun kıvırarak, ”boş işler bunlar” diyenler olacaktır. Nasıl geçmişte her türlü olumsuz uygulamalarına ve yetersiz demokratikleşme çabalarına karşın, AKP hükümetinin getirdiği anayasa değişiklikleriyle ilgili referandumda “Yetmez Ama Evet” diyenleri AKP nin değirmenine su taşımakla suçlayanlar olduğu gibi. Nasıl ki; kimi köşe yazarları ve eski sosyalistlerin “budalalık, enayilik, ham hayal, kandırmaca “ diyerek yargısız infaz ettikleri, kendi iki yüzlülüklerini gizlemek için Yetmez Ama Evet çileri kullanmaya çalıştıkları gibi. Onların şimdi de mahcup ama bir o kadar aymaz tavırlarına, darbeyi kınayıp, darbe sanıklarını aday yapanlara inat, yetmez Ama Evet’ ciler; “Evren’i yargılamak YETMEZ AMA darbecilerle mücadeleye EVET diyorlar. 

AKP nin giderek tek parti otoriterliğine dönüşebilecek iktidarına karşı muhalefet böylesine basiretsiz, böylesine beceriksiz ve ikircimli davrandıkça bizlerin daha çok” Yetmez Ama Evet “leri olacaktır. 

Geçmişte emniyet teşkilatında görev yapan birisi; mahkemede verdiği ifadelerinde açıkça “cinayetler devletin emriydi” diyebiliyor, yine o dönemlerde orduda görev yapmış bir koramiral “bu faili meçhuller, devletin bilgisi dışında yapılamazdı” diyor, her gün yeni itiraflar, yeni belgelerle devlet içerisindeki çetelerin ipliği pazara çıkartılıyor ve hala birileri çıkıp, “düzmece bunlar” diyebiliyorsa; bizlerin daha söyleyecek çok sözleri olacaktır. 

Geçmişte yaşını büyütüp astıklarına “asmayalım da besleyelim mi?” diyenlerin yargılanmasından rahatsız olanlar bir yana, 27 Mayısları, 12 Martları, 12 Eylülleri yapanların oluşturduğu derin yapılanma orta yerde dururken ; “Ergenekon denilen örgüt neredeyse, göstersinler, bende üye olacağım.” diyen bir zihniyetin asıl, toplum vicdanında yargılanması gerekiyor. 

Dokunulmaz sanılanlara dokunmak, ancak referandumda oylanıp kabul edilen ve yürürlükten kaldırılan15. Maddeyle mümkün olabilmiştir. Anayasanın 35. Maddesine dayanarak istedikleri zaman ülke yönetimine el koymayı kendilerinde hak sayanlardan şimdilik yalnızca 12 Eylül öncesi şartlar soruluyor. 12 Eylül sonrası yapılanların hesabı sorulacak asıl. “Tam seçimlere gidilirken, zamanı mıydı bu soruşturmanın? Bu durum AKP nin işine yarayacak! “diyenlere sormak gerek. Yoksa sizde mi şartların olgunlaşmasını mı bekliyorsunuz? Seçimlere az bir zaman kala bunları yazdığım için kimileri biliyorum çok kızacak. “Zamanı mıydı “diyecekler. Çünkü, insanı değil de, o insanların üzerinde yaşadığı toprağı daha çok önemseyen, kendilerini ülkenin tek sahibi, devletin ve cumhuriyetin bekçisi gören statükonun kibirli mensupları bilirler her şeyin zamanını! Bizler, ancak onlar izin verdiği kadar konuşur ve hatta onlar izin verdikçe yaşarız. Aksi halde “vatanın bölünmez bütünlüğü, milletin selameti, cumhuriyetin bekası” adına susturuverirler, daha da olmadı, bir faili meçhulün adı belli olmayan kahramanlarından biri haline getirirler. 

Dünyada değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir. Şimdi Türkiye’ de de bir şeyler değişiyor. Birileri çıkıp konuşuyor, kendisine, çevresine ve topluma saygısı olan insanlar yazıyor, çiziyor, toplum ve insanlar bir zihniyet devrimi yaşıyorlar. Tarih boyunca halkından korkanlar, kendisi gibi olmayanları, kendisi gibi yaşamayan, kendisini gibi giyinmeyen, kendisi gibi düşünmeyenleri düşman görenler, bu değişimden rahatsız oluyorlar. 

Hak etmeden ele geçirdikleri statülerinin ellerinden gitmesini hazmedemiyorlar, hırçınlaşıyorlar ve giderek Kenan Evren’le, darbecilerle aynı safta yer alıyorlar. Ama bilin ki, bunlar nafile çabalar! Dünyanın her yerinde halkına kötülük yapanlar; hangi yaşta, hangi konumda olurlarsa olsunlar cezalandırırlar. 

Bizim ülkemizde de kendi egemenliklerini devam ettirmek adına toplumu kamplara ayıran, kardeş kavgalarına neden olan, etnik ayrımcılık yaparak, insanları birbirine kırdırarak, darbelere uygun şartları oluşturanlar nihayet yaptıklarının hesabını verecekler. Kahramanmaraş, Çorum olaylarının, 1 Mayıs 77 katliamının, Sivas Madımak otelde diri diri yakılarak öldürülenlerin, işkencede, cezaevlerinde yitip giden yüzlerce insanın, faili meçhullerde yok olan on binlerce yurttaşın hesabının sorulmasından rahatsız olanların, bir kez daha oturup kendilerini sorgulamasında yarar var diye düşünüyorum. 

Bu yazıyı okurken “90 yaşındaki adamdan ne istiyorsunuz? Kenan Evren bu saatten sonra yargılansa ne olur?” diyenlerin yüz ifadelerini daha doğrusu hırçınlıklarını görür gibi oluyorum. Ama ne yaparsınız, kimse de bizden; kendi ülkesinin gençlerine kıyan, bir topluma on yıllar boyu etkisi silinemeyen travmalar yaşatan, halkına zulmeden kişilere merhamet göstermemizi beklemesin. Çünkü ne cezaevlerinde, ne işkencelerde onlar bize merhamet etmediler. Bu bir öç alma tavrı değildir. Bu geçmişte yaşanan haksızlıkların, adaletsizliklerin, baskıların, halkın iradesine indirilmiş darbelerin sorumlularının gerçek kimliklerinin, tarih önünde tescil edilmesidir. 

Kimi darbelere devrim diyen utangaç aydınların; bazı darbeleri , ”mazur görülebilecek, kabul edilebilir müdahaleler “ olarak göstermeye çalışan sözde solcuların tarihin günah defterine bir daha silinmeyecek şekilde not düşülmesidir. ayhanongun@gmail.com 

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..