Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

AKP nereye koşuyor?.. CHP ve MHP neyi seyrediyor?!.

AKP nereye koşuyor?.. CHP ve MHP neyi seyrediyor?!

03.Kasım.2012 gününe isabet eden, AKP iktidarının 10.Yıl dönümünde, bu partideki son dönem liderliği için, tekrardan seçilmiş olan partinin lideri, ve tabiî ülkenin Başbakanı, İki saat, 48 dakika, 16 saniye süren bir konuşma yaptı. Genellikle salondaki muhatapları, kendi partilileri, Onların eşleri ve yetişkin çocuklarından ibaretti. Ancak ulusal kanallar vasıtası ile bu konuşmayı, bütün Türkiye, dinleme şansına erişmiş oldu. Bu konuşmada çok daha ağırlıklı olarak, seçilen sözler, geçilen yollarda, bu On sene içinde, nelerin yapılmış olduğuna dairdi. Başbakan, yapmış olduğu bu konuşma ile sadece ulusa seslenmiyordu. Hükümeti yürüten bakanların eş ve evlâtlarından da sanki özür diliyor ve Onlara adeta şunu da demek istiyordu. “- Evet eşleriniz , babalarınız, analarınız sizlerden, sofralarından, yataklarından, ezcümle yuvalarından uzak kaldı. Ancak bunu bütün bir milletin ve tabiî Sizlerin de istikbâli için yaptı. Bu ulvî sebep tahtında, ey değerli eşler ve kıymetli evlâtlar, Onları ve beni lütfen bağışlayın. Ve bizlerle ebedî gurur duyun. Çünkü bizler bu milletin kaderini baştan yazmak için seferber olduk..”  Evet, bakanlar kurulunun, büyük feragâtleri ile geçilen bu yol sayesinde, varılan neticelerin bir kısmı, aşağıda görüldüğü, Dünyaca bilindiği ve muhalefet tarafından, her nedense görülmeyip, hep inkâr edildiği üzredir.

Konu başlığı                                                  Yıl 2001                     Yıl 2012

Enflâsyon                                                           65   %                        7.1 %       

Dış borcun GSMH oranı                                  73.4%                     36.5 %

Merkez bankası döviz rezervi               26.8 Milyar $          115 Milyar $

Gayr-ı safî yurt içi hasıla                       230  Milyar $          799 Milyar $

İhracat                                                        36  Milyar $          150 Milyar $

Kişi başına milli gelir                                    3.492 $                10.673 $

Eğitim Bütçesi                                         7.5 Milyar TL           39 Milyar TL

Bölünmüş yol                                                 6.101 km             21.277 km

Hastahane                                                         271 ad                   825 ad

Üniversite                                                             76 ad                   168 ad

Havaalanı                                                             25 ad                     47 ad

Dünya’da THY uçuş noktası                             60 ad                  198 ad

Dünya’da Türkiye ekonomik konumu             27.                         16.+ G20

Aslında bu liste: yeni inşa edilen, birçok okul ve 187.000 mevcuda ilâve dershane, YüzBin’lerle ifade edilen TOKİ evleri, Bin’den fazla onarılan vakıf eseri, Asya’dan Avrupa’ya kadar, yurt dışında sahip çıkılarak, Mostar köprüsü gibi, bazıları baştan inşa edilen, Onlarca şehitlik ve ecdat mirası, km.lerce raylı tünelli sistemleri, barajları, DörtBin küsur km. doğalgaz ve petrol boru hattı vbg. birçok konu ile uzar gider. Bütün bu muazzam işler, AKP’nin iktidar olduğu, geçtiğimiz On sene içinde yapılmıştır. Ve AKP’nin bu zamana değin yaptıkları, mutlaka yapacaklarının da kesin teminatıdır. Ayrıca AKP’nin ayağına dolananlar, her şeyi Anayasa mahkemesine ya da başka mahkemelere götürenler, partiyi kapatmak isteyenler, def’atle uygulanmış olan, açık seçik Anayasa metninden, Cumhur Reisi seçtirmemek için, yeni icat çıkartanlar. Darbe için doludizgin hazırlık yapanlar, bu ülkede olmamış olsaydı; Türkiye kayıp ettiği o zamanlar zarfında, AKP sayesinde çok daha fazla kazançlara da ulaşırdı.

Ayrıca AKP Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, AKP kurultayında, yanılmıyorsam, AltmışDört yeni konuda, 1923’e hatta 1971’e kadar AKP hükümetinin yapacak oldukları hakkında, Türk milletine Dünya’ya karşı, vaatlerde de bulunmuştu. Ancak, bunlardan en önemlisi: kendi tüzüklerine göre, yeteri kadar görevde kalanların, görevlerinden çekilip, makamlarını artlarından gelmekte olanlara bırakacak olmalarıdır. Dikkat edecek olursanız, parti genel başkanı dahî, bu kuralın dışında kalmayarak, partinin başkanlığını bir başkasına devir edecektir. İktidar ve iktidardaki itibardan vazgeçmek, şark ülkelerinde hiç rastlanır işlerden değildir. Burnumuzun dibindeki babası kılıklı Eset Efendi, soyuna sopuna yaraşır bir biçimde, iktidardan vazgeçmemek pahasına, bir ülkeyi insanları ile birlikte yok ederken; AKP camiasının bu Evrensel tavrı, bütün Şark’a, bütün Türkiye’ye, bütün partilere ve tabiî oturduğu koltuğa, kök salmak cehtinde olan, gelmiş geçmiş ve gelecek  bütün liderlere, boylarınca ders olmalıdır. Sözün özü: Şark insanı işte budur. Hiçbir iş yapmadan, oturduğu koltuğa yapışık durur teorisi; AKP ıkliminde çürümüştür. Bugünkü gerçeğin, bu zamana değin alışılmışın tamamen tersinin olacağı cihetindedir. Bununla birlikte, halâ bazı elitist çevrelerin, ısrarla anlamak istemediği, bu neticeye varılacağı gerçeğidir. Çünkü bu elitistlerin kendi nefisleri için, bu neticeye varmaları, asla mümkün değildir. Onlara göre insanlar iktidarı kendi istekleri ile bırakmazlar. Oysa, AKP’lilerin işe başlarken, kendileri için koymuş oldukları, kaide ve kurallara uyacak olmaları, gayet medenî, aklî, insanî  ve çok tabiî bir hadisedir. Bu gerçeğe kimse inanmasa da; netice aynen böyle olacaktır. Zira AKP kültürünün geldiği menşe’, en azından böyle davranmayı, rahatlıkla ve fersah fersah mümkün kılan bir yerdir. Ezcümle, nefsini sıfırlamasını bilen herkes için bunu yapmak, leblebi yemekten çok daha kolaydır. Bu değişiklik sonrasında, Ülke için yapılacak olan bilumum projelerde, işlerde ve her türden uygulamalarda, değişecek hiçbir şey de olmayacak, AKP aynı hız ile yoluna devam edecektir. Çünkü AKP esasen bir lider partisi değil; Cumhuru ile bütünleşmiş olan “Kolektif mefkûre partisidir.” Ve o mefkûre uğrunda, var olan her neferin ardında, aynı kabiliyet ve kapasitede bekleyen, birkaç er ya da hatun kişi daha vardır.

Kızılcahamam’daki AKP toplantısından birkaç zaman önce, CHP kurultayı vardı. Bu kurultayda da dağ yine fare doğurdu. Belki CHP taraftarı için, beklenen oldu ve Kılıçdaroğlu yerini daha da sağlamlaştırdı ama, o yerin sağlamlaşmış olması, pratik sahada Türkiye’ye hiçbir yarar sağlamadı. Ve hatta kaybettirdi. Muhtemelen bu kaybın sebebi de, Kılıçdaroğlu ve çevresinin, şimdi kendi makamlarında daha rahat ve sağlam oturuyor olmalarıdır. Bu şartlarda, daha destekli davranıp, ama daha desteksiz konuşmakta, bir beis görmeyeceklerdir. Ben CHP liderini de kurultayda dinledim. Türkiye’nin yarınları için, dört başı mamur, tek bir plânından ve projesinden söz etmedi. Sadece hedefe AKP’yi alıp, ateş etmeye devam etti. Tek merak ettiğim de, AKP olmasa, bu adamcağız ne söz edecekti?..

Evvelsi gün de MHP kurultayında, Bahçeli ve Onun makamına aday olan, iki kişi daha konuştu. O İki kişiden biri olan Koray Aydın’ın yeni dillendirdiği yenilik düşünceleri, bence MHP’nin çoktan ihtiyaç duyduğu, nefese işaret etti ama, delege bu işareti değerlendiremedi. Ve fakat İki kişinin toplamdaki BeşYüz civarı muhalefet oyu, arif olana neticeyi işaret etmekte, yetti de arttı bile. MHP AKP ile uğraşmayı bırakıp, kendine dönmezse, yakın dönemde gerçeğe döneceği ve bir kurultay ile yönetimin el değiştireceği, söz konusudur. Bahçeli ise, Salı günleri grup toplantılarında yaptığı konuşmaları, süre olarak aşan ama fikir olarak aşamayan, görüşler beyan etti. Onu da dinlemiş olmama rağmen, Türkiye için bir plândan, projeden söz ettiğini hiç duymadım. O da hedefe AKP’yi alıp, ateş etmeye devam etti. Merak ettiğim şudur ki; AKP olmasa, MHP acaba CHP ile kavga etmekle, yetinebilecek miydi?

Bu İki ayrı partiye özgü gibi görünen, ancak temelde siyaset adına, aynı abesle iştigal edişe, acıyarak ve üzülerek baktım. Çünkü Evrensel siyaset ile ilgisi olmayan hezeyanlardı bunlar. CHP neredeyse, Bir asırlık bir parti. MHP de neredeyse, yarım asırlık Bir parti olmalarına rağmen, her iki parti liderinin de hedefinde iktidar amacı yok, ama iktidar partisi varsa; seçmenin çok iyi düşünmesi gereği vardır!. Keza, millet için, o hedefte esasen olması gereken, hiçbir şey de yoksa; seçmenin İkinci kez daha düşünmesi gereği vardır.. Ve belki de o hedeflerde hiçbir plân proje de olmamış ise; seçmenin Üçüncü kez daha düşünmesi ve ülke yararına bir karar alması,  mutlak şarttır. Ne hazindir ki, ne bir plân, ne bir proje, ne de haklı hukuklu iktidara yöneltişmiş ciddi bir tenkit  var ortada. Fevkalâde başarılı Bir iktidar partisini hedefe, arkana da Atatürk’ü, Cumhuriyeti, lâikliği ve bilumum hamaseti alarak, siyaset yapmak istersen: Giderek aldığın oyları da alamayıp, yok olup gidersin. Ve yakında görülecektir ki; bu iki parti, kendilerini iyice kalafata çekmezlerse, en ufak havada, siyaset denizi, çağın ve Türkiye’nin yeni şartlarına göre, epeyi köhnemiş olan bu tekneleri ilk dalgada yutacak ya da kayalara oturtacaktır. Gerçekten bundan sonra, bu denizde, bu tekneler, bu yelkenler, bu dümenler, bu rotalar ile yol almak, hiç mümkün değildir. Ve bu yanlış tavırlarla, safsatalar ile savsaklanmak istenen Anayasa çıkmazında, halkın tüm muhalif partilere. destur bayrağını çekmesi de. fevkalâde mukadderdir.

06.Kasım.2012 de Amerika’da seçimler olacak. Ben, bizim Başkan Hüseyin ile muhatabı olan iktidar talibi, sevimsiz Amerikalı’nın, karşılıklı Üç konuşmasını da dinledim. Tuhaf bir gerçek ama bizim Hüseyin, Dünya önünde Amerika’dan aldığı oyu katlayarak Dünyalı’lardan daha rahat alabilirdi. Zîra Dünya vatandaşlarının gönülleri, Amerikan vatandaşlarının gönülleri gibi tenekeden para kumbarası değildir. Onlar adam olanı, çok daha çabuk ve çok daha iyi tanırlar. Nitekim Tayyip Erdoğan’ın Bütün Dünya’da, Bir Dünya lideri olarak gösterilmesinin sebebi de budur. O, yıllardır kimsenin söylemeye ve yapmaya cesaret edemediklerini, herkesin içinde söylemiş ve yapmış bir liderdir. Kaldı ki, bu dönemde, Dünya’da neredeyse lider denilebilecek kalite ve karizmada, kimse de yoktur. Bu arada, Amerika değil de; Türkiye bu İki zat-ı muhteremi oyluyor olsaydı. Bizim Hüseyin %65 muhatabı ise, %25 oy alırdı, gibime geliyor. Bu oylama Hüseyin ile Erdoğan arasında yapılmış olsaydı, ne olurdu? Bunu kestirmem zor ama, bizim Hüseyin eminim ki; çok fazla terler, az farkla da seçimi kayıp ederdi, zannediyorum. Tabiî bu oy dağılımının hangi seçmen kitlelerine göre olduğunun takdirini, sizlerin ferasetine bırakıyorum. Ancak bahse konu olan, bu kişilerin bizlerden ya da Dünya’dan ne oy alacağı değildir. Bu liderlerin halklarından oy almak için, neyi ya da neleri hedefe koydukları, ne yaptıkları ve karşılıklı neleri ne şekilde, hangi sözler ve görüşlerle tartışıp, savunduklarıdır. Ne hazindir ki; Onların sergilediği manzara ile bizim teşhir ettiğimiz cavalacozluk arasında, tek bir benzerlik yoktur. Bu sebeple, bu eyyam geçene kadar, Yaradan AKP’ye ve Türk milletine, sabırlar ihsan ederse, çok hayırlı olur.

Haydar Volkan

Çiftehavızlar:05.11.2012 

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..