Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '17

 
Kategori
Sosyoloji
 

AKP'nin zorunlu dönüşümü

AKP'nin zorunlu dönüşümü
 

2017 referandumunda %52'ye %48 gibi bir oy oranı ortaya çıktı. Bu ne anlama geliyor? İyi bir sosyolojik analizle kesinlikle "Bir şeyler değişmeli" anlamına geliyor. Peki değişmesi gereken kim? Aslında herkes, hepimiz. AKP, CHP, MHP ve herkes... Peki kimde ne değişim olmalı? Kimdeki değişiklik ne şekilde ve nasıl olacak sorusuna teker teker yanıt verelim. Ancak aslan payı şüphesiz AKP'nin. Zira bir zafer elde edildi ama bıçak sırtı bir zafer bu. 

AKP bu zaferi hem partiyi hem devleti büyütmek ve çok daha geniş tabanlı dev bir Türkiye partisine dönüşmek için kullanmak ile çok daha saçma sapan şekilde heba edip devlete ve millete zarar vermek arasında bir tercihle karşı karşıya.Bu sonuç AKP'yi bir dönüşüme zorlayacaktır. Yeni kabuk değişimleri ve devrimleri "İstemezük" kafasıyla reddedecek bir yapıda olmadıklarını düşündüğüm AKP'nin, bu dönüşümü başarılı bir şekilde atlatabileceğine inanıyorum.

Bu dönüşümü geçirdiklerinde artık %50'nin değil, abartısız şekilde %70-75'in partisi olacaktır. Ayrıca buna mecburdur da. Zira aksini denemesi durumunda birbiriyle hiç alakası olmayan kitleleri karşısında birleşmiş bulma durumuyla karşı karşıya kalacak ve ülkenin birliğine ciddi zarar verecektir.

YENİ AKP

AKP bir miktar deneme yanılmayla birlikte ülkede hem iyi hem de bazı kötü icraatları hayata geçirmiş bir parti. 2011 halk oylamasındaki hatasıyla ülkede ciddi bir soruna neden olsa da somut icraatlarının bir çoğuyla ülkenin geleceğine ciddi yatırım yapmış bir partidir.

Öte yandan her ne kadar hakkında farklı iddialar olsa da kabaca ülkede kangrene dönüşmüş olan seçim ve yürütme sisteminin daha basit, işlek ve tıkanmalara karşı dirençli hale gelmesini sağlamıştır. Ancak buna karşın bazı fraksiyonlarla birlikte toplumda rahatsızlıklara da neden olmuştur.

Başörtüsü yasağını kaldırarak devletini seven ve inancını yaşamak dışında hiçbir şey yapmayan vatandaşımıza yapılan saçma sapan baskıları ortadan kaldıran AKP, Atatürk'ün manevi hatırasına saygısızlık yapan bazı üyeleri de içinde barındırmaktadır. 

Bunun en somut örneği geçenlerde cumhuriyetin bir darbe sonucunda kurulduğu gibi bir ifadeyi kullanan partilidir. Elbette parti böyle bir görüşü resmi olarak dillendirmemektedir ancak devletini göğsüne kurşun yeme pahasına düşmanlardan kurtarıp bir milleti yok oluşun eşiğinden kurtarmış bir lidere yöneltilmiş bu saygısız üslup milyonların gönlünde yaralar açmaktadır.

AKP toplumda çok geniş bir kitlenin oylarını kendi bünyesinde birleştirmeyi başarmış bir partidir. Yıllarca saçma sapan baskılara maruz kalmış muhafazakar Anadolu insanı AKP'de oylarını birleştirmiştir. Bu kitlenin oyu %25 civarındadır.

Görüşleri belirli bir partiye çok da bağlı olmayan ama ekonomik bunalımlardan çok çekmiş geçişken kitle oylarını AKP'de birleştirmiştir. Bu kitle de kabaca %20 civarındadır.

İrrasyonel olarak ailesi AKP'li olduğu için AKP'li olan bir yeni nesil yetişmeye başlamıştır ve bunun tahmini oranı da %5 civarındadır. Böylece AKP artık %50'ye ulaşmıştır.

Ancak devletçi, milliyetçi ve ülkeyi her türlü tehlikeden koruyup onu tarihsel kökleri üzerinde yeniden yükseltmeyi amaç edinmiş milliyetçi oylar da yeni sistemle girişilecek ilk seçimde AKP bünyesinde birleşecektir. Bu da %15 MHP oylarıdır.

Bununla birlikte iki partili sistemi doğuracak yeni sistemde kendilerini en yakın olarak gördükleri parti; yani AKP-MHP bloğuna oy verecek %1-2 diğer sağ partiler de AKP bünyesinde toplanmıştır. Böylece yaklaşık olarak %70 oy artık AKP bünyesindedir. Ancak bu oyların ve desteğin bir sarhoşluk yaratmaması gerekmektedir.

Açıkta kalan bir %30 görüğnmektedir. Ancak yapılan 16 Nisan referandumunda %48 gibi bir kitle var ki bu kitlenin EVEToyu vermemesindeki sebebi AKP'yi sevmemeleri veya onun hükümette olmasını istememeleri değildir. Bunun sebebi bir şekilde devletin temel yapısının zarar göreceği ve temel değerlerinin aşındırılmaya çalışılacağı endişesidir.

Referandum sürecinde gördük ki Atatürk'ün manevi hatırası ve devletin üniter yapısı konusundaki en ufak endişe toplumun yarısını hemen ayağa kaldırmaktadır. Yani kimse dillendirmese de aslında AKP'ye oy veren birçok kişi "Gerçekten böyle bir risk var mı?" korkusuyla referandumda hayır oyu vermiştir.

PEKİ NE YAPILMALI?

1) AKP bu yeni dönemde bir kez daha kabuk değiştirmeli ve Atatürkçülerin kaygılarını gidermelidir. Öncelikle uzunca bir süre üst üste gelen sönük milli bayram kutlamalarını yeniden olması gereken coşkuda kutlamaktır.

Bu eylem devletin kurucu değerlerine sahip çıkıldığını gösterecek, AKP'nin devletin kurucu değerlerine karşı gizli ajandası olan bir parti olduğu savını ortadan kaldırmanın ilk adımı olacaktır. ÜStelik bunun bir bahanesi de yoktur. İstanbul'un fethi kutlamalarında gördük ki bu partideki vizyon, kutlamaları nitelikli yapabilecek profesyonellerle çalışabilmeye yeterlidir. O halde 29 Ekim, 23 Nisan ve 19 Mayıs kutlamalarını da aynı coşkuda yapabilecek kapasite partide bulunmaktadır.

2) Yer yer dillendirilse de Atatürk ve devlete ettiği hizmetlerin korunmakta olduğu ve korunacağı daha net ifadelerle dile getirilmeli. Bazı partililerin Atatürk'e karşı geliştirdikleri söylemler acilen partiden reaksiyon görmelidir. Bu reaksiyonun görevden alma olması AKP'nin imajı ve ciddiyeti açısından çok önemlidir.

3) Dini içerikli eğitimin şu anki sistemimizin içerisine yerleştirilmeye çalışılmasındaki özenin aynısı, Atatürkçü düşüncenin topluma kazandırılması için de gösterilmelidir. Bunun doğru şekilde yapılması Kemalizmle alkolizmi karıştıran, toplumdaki muhafazakarlara eziyet etmeyi Atatürkçülük zanneden gereksiz tiplerin yetişmesine de mani olacak ve vatansever insanların miktarını artıracaktır.

Kemalizmin doğru anlatılması ve öğretilmesiyle birbirinin dini inancına, siyasi görüşüne tam olarak saygı duyacak, vatansever, çalışkan ve ahlaklı insanlar yetişecektir. Bu eğitim atağına geçilmesiyle birlikte CHP'nin elindeki en büyük argüman olan AKP'nin aslında devletin temelini oymaya ve yapısını ortadan kaldırmaya çalıştığı tezi ortadan kalkacaktır.

Bu hamleyle birlikte Türkiye'de AKP'nin gizli ajandası olduğu korkusundan CHP'ye oy veren ancak CHP'nin içine yerleşip giderek CHP ruhunu ortadan kaldırmaya başlayan PKK zihniyetindeki Sezgin Tanrıkulu, Hülya Göven ve Hüseyin Aygün gibi kişiliklerin eylemlerinden rahatsız olan insanların oylarını güvenle AKP'ye vermesinin önü açılacaktır. Bir başka ifadeyle CHP'nin varlık sebebi ortadan kalkacaktır.

AKP'nin bu dönüşümü geçirmesiyle ülkemizde kalan son ciddi siyasi sorun ortadan kalkacaktır. AKP'nin dönüşümü; marjinalize olmaya başlayan sol kesimin içerisindeki ulusalcıların kaygılarını yok edecek, kendi bünyesinde birleşmesine yardımcı olacaktır.

Peki ulusalcıların AKP'ye yaklaşması mümkün müdür? Bunun için bu kesimin damarlarına bakmak gerekmektedir. Çok kabaca ulusalcı dediğimiz kesimin iki temel kırmızı çizgisi bulunmaktadır.

1) Atatürk'ün manevi ve tarihsel mirasına sahip çıkılması, devletin temellerinin bu miras üzerine yapılanması

2) Devlet çıkarlarının her koşulda en üstü düzeyde savunulması

Bu iki temel çizgi ulusalcıların omurgasıdır. İkinci maddedeki bakış açısı AKP-MHP bloğunun tamamında da bulunan bir özelliktir. Dolayısıyla sadece Atatürk'ün mirasına sahip çıkılma konusundaki hassasiyetle ulusalcı kitle AKP'ye yaklaşma gösterebilir.

İçinizden bazılarının "Ama ulusalcıların seküler yaşamı olmazsa olmaz olarak gördükleri" yönünde bir şeyler söylediğini duyar gibiyim. Bu konuda söyleyeceğim şey ulusalcıların millet çıkarı uğrunda bu reflekslerinden vazgeçecekleridir.

Yani milli savunması güçlendirilmiş, ekonomik olarak güçlü ve milli mirasına sahip çıkan bir yönetim sırf içkiye karşı diye ona karşı tepkili durmak ulusalcı kitlenin olmazsa olmazıdır demek mümkün değildir. 

SONUÇ

Yeni dönemde AKP dönüşecektir. Dönüşmek zorundadır. Oy oranını kabaca %70'e ulaştırmış görünmesi, güç kadar aldığı riski de artırdığına işaret etmektedir. Zira kendisine oy verenler dahil toplumun çok büyük bir kesimi milli hassasiyetleri yüksek insanlardan oluşmaktadır.

AKP %70'le güçlü olsa da geldiği son noktada bu güçle yetinmemeli, karşısında görünen ve kendi politikalarına aykırı olmayan ulusalcı kanadın içindeki vatanseverlerin kaygılarını ortadan kaldırarak bu gücü %80-85 bandına çıkarmanın peşine düşmelidir. Nihayet bu seviyeye ulaşıldığında artık AKP ve Erdoğan daha önce yazdığım bir yazı dizisinde nasıl gerçekleşebileceğini uzun uzadıya ele aldığım ölümsüzlük şarabından içmeye başlayabilecektir.

 

Yazı dizisi: Nasıl ölümsüz siyasetçi olunur?

1.bölüm

2.bölüm

3.bölüm

4.bölüm

 

 

 

 
Toplam blog
: 352
: 2915
Kayıt tarihi
: 05.06.10
 
 

Jack Amca, düşünsel dünyasındaki gelişmeleri dışa vurmak niyetiyle başladığı yazı yazma sevdasına..