Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '07

 
Kategori
Haber
 

AKP ve "hızlı" gidiş

AKP ve "hızlı" gidiş
 

AKP’li dostlarla muhabbetimizde hep “Yav… AKP, Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ile çok ‘hızlı’ ataklar yapıyor. Niye hep tenkit ediyorsun” gibilerinden sorularla karşılaşıyorum.

Bu soruların “Hızlı” bölümüne en içten duygularla katılıyorum.

AKP, gerçekten “Çok hızlı” gidiyor.

Ancak bu “Hızlı” gidişin sonu nereye varacak, onu merakla bekliyorum. Bana göre ya radara yakalanıp ehliyetini aldıracak, ya da bir dönemeci alamayarak dağa toslayacak, ya da uçurumdan aşağı arabayı uçuracak.

Eskiden aldığınız her hangi bir “Mal”ın kalitesine, işlevine, yararlılığına ve bedeline bakardınız ve ona göre de karar verirdiniz.

Neden?

Çünkü bugün ki gibi ortam yoktu. İnsanlar “Reklâm” denilen bombardıman altında değildi. Alırdı “Mal”ı alırken de yukarıda saydığım ölçütlere dikkat ederdi. Eğer o ölçütler “Verimli” ise kulaktan kulağa ulaşan “Reklâm” ile de “Mal” başını alır giderdi.

Şimdilerde hiç de böyle değil.

Nereye kafanızı çevirseniz, etraf “Reklâm panoları” ile çevrili. Sizin “Mal” konusundaki ölçütleriniz çok değer kazanmıyor. O “Reklâm”lar sizi ne kadar etki altına alıyor “Mal” o kadar başını alıp gidiyor. Eğer “Reklâm” başarısız ise “Mal” da başarısız oluyor. Dolayısıyla iyi bir “Mal” koşamazken, kötü bir “Mal” başını alıp gidiyor.

Gazetelerde bir haber…

İHL öğrencisi, kompozisyon dalında birincilik ödülü kazanmış. Ödülünü almak için de başörtüsü ile platforma çıkmış. Ancak “Başı örtülü” diye oradan indirmişler ve kızcağız da üzüntüsünden ağlamış. Hem televizyonlarda görüntülü izledik, hem yazılı basında haber ve fotoğraflı.

Bu kızın “Başarıdan dolayı ailesinin ve diğer konuklar önünde” alamadığı ödül için gerçekten üzüldüm. Kızın öğretmeninin yanına vararak “Ama hocam haksızlık bu” dediğine de aynen katılıyorum. Bundan sonra işin içine giren “Reklâm” boyutu ise beni rahatsız ediyor.

Başbakan telefon etmiş de, telefonda “Üzülme kızım bunlar bir gün son bulacak” demiş de… Filan filan…

Hani “Başörtüsü sizin namusunuz” idi!...

Daha “Namusu kurtarmaya” sıra gelmedi mi?

Bana göre gelmedi. Ondan önce yapılacak birçok iş var daha. Örneğin son çıkan “Hâkimler ve savcılar kanunu” yapılacaklardan bir tanesi idi, yapıldı şükür…

Bunlar, açıktan “Nalıncı keseri” gibi yontmuyorlar. Sözüm ona “Reklâm” olarak dürüstçe işlerin üzerine gidiyorlar ama bir taraftan da küçük bir çakı bıçağı ile çaktırmadan kendilerine kendilerine yontmaya devam ediyorlar. Başbakanın başörtülü kızcağıza telefonu, bu yontunun görünen bir tarafını oluşturuyor.

Bunlar küçük “Reklâm”lar… Başka reklâm mı yok? Var, Sayın Başbakan, onca yasa tasarısı meclisten geçerken yerinde olmazken, hâkim ve savcılarla ilgili yasa geçerken gecenin bir yarısında meclis salonuna gelip oturuyor.

Amacı?

Milletvekilleri üzerinde “Otorite” ve “Baskı” kurmaktır.

Peki, sizce “Otoriter” olmak ne demektir? Türk Dil Kurumu sözlüğü şöyle veriyor: <ı>“Yaptırma, yasak etme, emretme, itaat ettirme hakkı veya gücü, yetke, sulta, velayet.” Her nedense kısaca “Diktatörlük” demiyor.

AKP’nin “Hızlı gidiyor” kanısına aynen katılıyorum. Evet, hızlı gidiyor da nereye gidiyor? Bu gidişle sonunda ya ehliyet gidecek ya da bir yerler toslayacak.

Allah, içinde olan bizleri korusun.

02 ARALIK 2007

NOT: Yazıya iliştirdiğim reklam panosunda ürün; "Zamanında çözülmeyen kilo problemi, çözülmesi zor bir problem haline dönüşebilir" diye tanıtılıyor...

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..