AKP ve kararın özü

Erdoğan, "laikliğe karşı eylemlerin odağı olmayan AKP, Cumhuriyetimizin temel niteliklerine sahip çıkmaya devam edecektir. Türkiye için hayırlı olsun, artık hiç durmak yok, şimdi daha çok çalışacağız, ancak odak olmayı kabul edemem."

"Geldiğimiz noktada milletimizin daha ağır bedeller ödemekle karşı karşıya
bırakılmamış olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Biz AKP olarak bu sorumlulukla hareket etmeye devam edeceğiz. Bu kararla sadece AKP değil, Türkiye de büyük bir haksızlıktan kurtulmuştur.

Demokrasimiz, bir büyük ayıpla yaşamak zorunda bırakılmamıştır. Millet iradesi,
anayasamıza göre yine millet adına yetki kullanan yargı kurumuyla karşı karşıya getirilmemiştir.

Bu yol Atatürk’ün işaret ettiği çağdaşlaşma yoludur. Bu yoldan dönüş yoktur, olmayacaktır."

Partisinin kapatılması ve kendisinin yasaklı olması an meselesiyken, bu yüksek ihtimali biliyor ve a, b, c, ...z gibi planlarını hazırlamışken, üstüne üstlük
AYM Başkanı Haşim Kılıç: “Hazine yardımından yoksun bırakılmasını isteyen 4 üye de ‘AKP’nin laikliğe aykırı eylemlerin odağı olduğuna’ karar vermiş ancak
bu odaklaşmanın çok ağır olmaması nedeniyle kapatma yerine maddi yardımdan yoksun bırakmayı tercih etmiştir” demişken, kısaca ve net olarak direkten dönmüşlerken Erdoğan'ın bu açıklaması bence, "hoş" değil, "hoşaf" oldu.

"Cumhuriyetin temel niteliklerine ve laikliğe karşı eylemlerin odağıdır." diyen
10 AYM üyesinin kararını önemsemeyeceksin, hatta 'odak olayı kabul edemem' diyeceksin.

Bu yoldan dönüş yoktur, olmayacaktır tarzında yuvarlak cümlelerin açılımlarını
icraatlar ve tavırlar ortaya koyacaktır.

'Kapatıldı' kararı çıksaydı, eminim AKP'nin manşeti; 'yargı darbesi' olacaktı.
Şimdiki anlayışa göre demokrasi kurtulmuştur.

Çok iyi düşün AKP, kapatılmayışın göbek atmayla değil, düşünmeyle kutlanır.
'Nerede hata yaptık?' sorusuna cevap aramayla, bu olgunluğu göstermeyle kutlanır. "Kaldığımız yerden" düşüncesi yanlıştır. Çünkü bu karar AKP'nin siciline işlenmiştir.

Bu kararın özü bence şudur: AKP'nin sadece ismi değişmemiştir.