Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Haziran '10

 
Kategori
Siyaset
 

AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ı İsrail Konusudan Neden Samimi Bulamıyorum?

AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'ı İsrail Konusudan Neden Samimi Bulamıyorum?
 

Arap-İsrail sorunu son yıllarda daha bir yoğun şekilde gündemimize girmeye başladı. Lakin her dem gündem işgali hususunda önemli bir yer tutardı Arap-İsrail sorunu. Golan Tepeleri, Batı Şeria, Gazze Şeridi gibi coğrafi yer isimlerini bu sorun üzerinden sürekli olarak zihnimize kazıyorduk. Televizyon ekranlarının 1970’li yıllardan beri aralıksız olarak sos mahiyetinde kullandığı bir haber alanıydı Arap-İsrail sorunu. İsrail’i tamda bu dönemlerde tanımaya başlamıştım. Henüz daha ilköğretim çağındaydım ve İsrail’in, Filistinlilere yönelik vahşetengiz saldırılarını televizyon ekranlarında atari oyunu izler babından izliyordum. Her zamanda böyle oldu. Daha geçen sene İsrail’in, Gazze’ye düzenlediği operasyon zihinlerimizdeki tazeliğini koruyor. Bu operasyon sürecinde yine İsrail’e her zamanki gibi lanet okumuştum. İsrail’e lanet okumamın kökeninde ne bir din meselesi söz konusudur, ki şahsımın pekde ilgi alanına girmeyen bir konudur din, nede milliyetçilik ekseninde İsrail saldırılarını değerlendirmek gibi bir gafletin içerisine düşmüşümdür. Kaldıki milliyetçilik gibi bir kavramda şahsımda zerre kadar heyecan yaratmayan bir mevzuudur. İsrail’e okuduğum lanetin özetinde, insanlık adına utanç sahnelerinin söz konusu olmasıdır. Orantısız güç kullanımı söz konusudur ve en nihayetinde vahşi bir saldırganlık ve yok etme güdüsü vardır orta yerde duran. İsrail’in küstah tavır ve davranışları, dünya devletlerini hiçe sayan tutumu ve tümü ile güvenlik eksenli bir devlet yapılanmasının söz konusu olması, İsrail’in zihnimdeki sevimsizliğine örnek teşkil edecek ögelerdir diye düşünüyorum. Ve son yardım mevzuu sonrası, İsrail’in uluslararası kara sularda Türk gemisine saldırması ve insanları öldürmesi pek tabiki lanet okunması gereken bir durumdur. Lakin işin iç yüzünün böyle seyreylemediğini ve İsrail’in onca tehditlerine rağmen, Gazze’ye yardım hususunda gözünü kırpmadan yola çıkanlara çanak tutan hükümet mensuplarına ne demeli, bilemiyorum. Bence mevzuunun ana çıkış noktası burasıdır. Hükümet her zamanki gibi yine dış politika üzerinden iç siyasete yön verme gayreti içerisinde. Bu hususta AKP iktidarının eline su dökülebileceğin hiç ama hiç sanmıyorum. İsrail ile daha düne kadar can ciğer kuzu sarması olan Recep Tayyip Erdoğan, her seçim arefesinde kamuoyunu manipüle eden çıkışlar yapıyor. Muhteremin şansıda yaver gitmiyor dersem, yalan söylemiş olurum. Zira 27 Nisan e muhtırası imdadına yetişmiş ve bir erken seçimde silip süpürmüştü oyları. Geçen yılki yerel seçimler öncesi Davos’taki “One Mınute” çıkışı bir kez daha imdadına yetişiyor ve İsrail’e posta koymuş olmanın rehavetinden iç politikayı çekip çevireceğini dşünüyordu ve % 30’lar düzeyinde olan oy oranı birden % 38’ler düzeyine çıkıyordu. Geçtiğimiz ay içerisindede gündemi direkt olarak CHP ele geçirmişti ve Kılıçdaroğlu rüzgârı ile CHP bir anda iktidar alternatifi olmaya aday hale geliyordu ve AKP bu gündem maddesini “Gazze’ye yardım” mevzuu ile birden alabora etti ve kendisini merkeze oturttu. İşin özünde böyle bir saldırının oabileceği muhtemelken, AKP bu saldırıyı hiçe sayıp, salt iç siyasete dizayn edebilmek adına ülkeyi İsrail ile bir savaşın eşiğine getirmeyi göze alabiliyor. Oldukça garip ve tuhaf bir durum. AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın, İsrail’e yönelik çıkışları, bir anda AKP’nin oy oranında yükseliş ivmesine neden oluyordu. Fakat işin bir başka özeti daha vardı ve o özet, Türkiye’nin karizmasının çizilmesiydi. İsrail vurdu ve geçti. Kınama yapmaktı, posta koymaktı, diplomasi ile İsrail’e karşı dünyanın isyan bayrağı açmasıydı gibisinden hadiseler safsatadan başka bir anlam taşımıyor. Zira İsrail’in de bu gibi şeylerden dolayı tınladığı yok. Vuruyor ve geçiyor.

İsrail’in, geçen yılki Gazze saldırısı öncesinde birkaç kez daha dile getirmiştim; İsrail ile yapılan ortak hava tatbikatlarını göz ardı edebilir miyiz? Hem Gazze’ye yardım hususunda atıp tutacaksın, hemde İsrail ile hava tatbikatları yapıp, silah anlaşmalarının altına imza atacaksın. Madem bu kadar Gazze ve insanlık sevdası ile yanıp tutuşuyordunuzda, İsrail ile neden bu tatbikatları yaptınız? Eh işte insan ister istemez sormak durumunda kalıyor böyle şeyleri.

İsrail ile Türkiye’nin can ciğer kuzu sarması olmasında hiç mi beis görmüyoruz? İsrail hava kuvvetlerine bağlı jetleri getirip birlikte tatbikat yapacaksın ve ardından bu jetleri Gazze’yi bombalaması için uğurlayacaksın. Peşi sıra yardım safsatası ile iç siyasete kendine pay çıkarmanın yollarını arayacaksın. AKP ve Tayyip Erdoğan’ın alışılmış çizgisinden farklı bir şey değil en nihayetinde İsrail’e karşı koymuş olduğu posta. Sonuçta İsrail’in kiseyi tınladığı yok. Zira o İsrail ile bir haylide benzeşen noktalarımız olduğu malumunuzdur. Bu zaman kadar İsrail ile ilişkilerin iyi gitmesinde bu benzerliklerin payı hayli büyüktür. Nasılki İsrail’İn bir Filistin Sorunu varsa, bizimde en kallavisinden yana Kürt Sorunumuz var. İsrail Filistinli çocuklara iyi ölümler derken, biz çocuklarımızı taş attığı gerekçesi ile terörist ilan edip kodese tıkıyoruz. İsrail nasılki Filistin’in üzerine envayi çeşit bomba yağdırp, füze ve roket yolluyorsa, bizim devletimizde en has tarafından Kuzey Irak topraklarına bombalar yağdırıyor. Ve en nihayetinde İsrail bir güvenlik devleti ve militarist tarzda örgütlenen bir devlet, bizimde İsrail’den yana pek farkımız yok. Militarizm hususunda sabıklarımız ve yapılanmalarımız malumanedir ve güvenlik eksenli örgütlenen bir devletiz, zira askeri vesayet rejimimizin damgasını her yerde görmek mümkündür.

Hakikaten AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ı İsrail hadisesinde ve yardım mevzuunda samimi bulsam takdir edeceğim ama hiç bu kadar ikiyüzlü halde gözüme ilişmemişlerdi.

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..