Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '09

 
Kategori
Siyaset
 

AKP'ye bu nedenlerle güvenmiyorum

AKP'ye bu nedenlerle güvenmiyorum
 

Tek suçları Başbakan'a selam vermek


Bazen sanırsınız ki bu AKP denilen ve şu anda hükümeti oluşturan parti, büyük bir özgürlük ve demokrasi aşığı bir siyasal kuruluş. Çünkü, sizi bu tür düşünceye sevk eden bazı tutumları var. Örneğin meslek okullarının katsayı oranı kaldrılsın mücadelesi. Ya da türbanlı bayanların da tüm kamu kuruluşlarında çalıştırılması, ilk okuldan başlayarak, bütün eğitim süresince türbanlarıyla eğitim görebilmeleri. Düşünce özgürlüğünün savunulması. Siyasetin sivilleşmesi için askerin siyasetten elini çekmesini savunması...

İlk anda benim aklıma bunlar geldi. Sizler elbette bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Ancak, olayları dikkatle izlediğinizde AKP'nin aslında hiç de demokrat bir yapısının olmadığını sizler de göreceksiniz. Burada parti içi demokrasinin varlığından söz edecek değilim. Çünkü, Türkiye'de kurulmuş hiç bir partinin kendi içinde demokrasi yoktur. Biliyorum, şimdi benim aklıma gelen sizlerin de aklına gelecektir ve düşüneceksinizdir: "Kendi içinde demokrasi olmayan bir parti ülkeye nasıl demokrasi getirecektir?" Sorunuzun cevabı açıktır: İşte o nedenle Türkiye bir türlü demokrasi ile yönetilemiyor.

AKP, "Meslek okullarındaki katsayı kaldırılsın" mücadelesi verirken, hepimiz çok iyi bilmeliyiz ki, aslında istenen İmam Hatip Liseleri'nin önündeki engelin kaldırılmasıdır. Böylece, hem bütün imam hatipliler devletin bütün kadrolarına yerleştirilmiş olacaktır, hem de AKP seçim öncesi vermiş olduğu sözleri yerine getirecektir. Yani, sanıldığı gibi AKP meslek liselileri düşündüğü falan yoktur. Onların düşündüğü imam hatip liselilerdir. Benim merakla beklediğim bir şey daha var. O da bundan sonra yapılacak üniversite sınavlarında imam hatip liselilerinin üniversiteye giriş başarılarıdır. Hayır, başarısız olacaklar demiyorum. Tam tersine büyük bir olasılıkla çok başarılı olacaklardır. Göreceksiniz bir çok imam hatipli çok önemli üniversitelere girecektir. Bu öngörümün bazı nedenleri var. Örneğin, cemaate ait bir çok dershane bu öğrenciler başarılı olsun diye ücretsiz kurs vereceklerdir. İkincisi ise YÖK'ün imam hatip liselerine karşı puan hesaplamalarında yapabileceği ufak-tefek iyileştirmeler olacaktır.

Bütün bunlar ne işe yarayacak diye düşünebiliriz.

Bütün bunlar, geleceğin Türkiye'sinin çağdaş, lâik ve hukuk devletinden arındırılmış bir yapıda ve dini kurallara göre yönetilmeye başlanacağı gerçeğini ortaya koymaktadır. Alt yapı zaten oluşturulmuştu, üst yapı hemen hemen tamamdı. Bundan sonraki yıllarda ama fazla değil en fazla on sene içinde Türkiye rejiminin tamamen dini yönetime terk edilmesidir. Bu nedenle ben AKP'nin eğitimde katsayı kaldırılsın direnmesini asla ve asla demokratik ya da eğitim eşitliğnden kaynaklandığına inanmıyorum.

Ya türbanlı bayanların illa kamu kurum ve kuruşlarında çalıştırılması? İlk okullardan başlayarak, üniversitelere kadar kızların türbanla eğitim görmesi neyin isteği? İlk bakışta hepimiz için sanki özgürlük mücadelesiymiş gibi geliyor bizlere. Fakat, ben AKP'nin bu direnişinde de asla ve asla samimi olduğuna inanmıyorum. Çünkü, gerek AKP'li belediyelerde ve gerekse AKP tarafından özelleştirilen bir zamanların devlet kuruluşlarında, dekolte giyen bayanlara gizli baskı uygulanmaktadır. Çünkü, özelleştirme yapılırken yandaşlara satılan kurum ve kuruşlarında AKP'nin borusu ötmektedir. Yani, AKP türbanlı bayanlara hoşgörü isterken, diz üstünde etek giyen ya da kot pantolon giyen bayanlara aynı hoşgörüyü göstermemektedir.

Bir başka hoşgörüsüzlük ise sigara ve içki yasaklarında görülmektedir. Hadi sigara içen bir kişi ile aynı kapalı mekanı paylaşan kişinin de sağlığı bozulur gerçeğine inanalım, peki açık alanlarda bile yapılan baskılara ne diyelim? Olanları, hükümetin vatandaşın sağlığını düşünmesi olarak mı algılayalım?

Ya içki yasağındaki komediye ne demeli? İçkinin yanında yiyecek maddeleri reklamı yapılamayacak. Yani diyelim ki bir içki şişesi, yanında beyaz peynir, balık, karides, kavun, haydarinin bulunması ile reklam yapılması yasak. Tabi ki bundan sonraki aşama, içki reklamlarının da yasaklanması.

Bütün bu olup bitenler, devletin diğer sosyal yapısındaki değişimlerle birlikte ele alındığında, görülecektir ki bilinçli olarak yapılmaktadır. Yani, dinsel ilkelerle yönetilen ülkelerde ne yapılıyorsa, bizde de onlar yapılmaya başlanmıştır.

Ya düşünce özürlüğü?

AKP'liler ne zaman Türk Silahlı Kuvvetleri'nde kendilerine karşı bir hareket sezinleseler, koşa koşa Avrupa Birliği'ne gidiyorlar. AB üyeliği için çalışmaları hızlandırmaya başlıyorlar. Demek istedikleri "Bakın ABD ve AB bizden yana".

AKP'liler ve AKP yandaşları bütün davranışlarında özgürdür. Onların devletin bütün kurum ve kuruşlarını eleştirmeleri hakları vardır. Türk ordusunu eleştirebilirler. Türk yargısını eleştirebilirler. Muhalif basını yerden yere vurabilirler. Buna da "Düşünce özgürlüğü" diyebilirler. Fakat, bu düşünce özgürlüğü de yalnız ve yalnız kendileri içindir. Örneğin, Topkapı Sarayı'nı Madımak Oteli'ne benzetmek için eylem yapan insanlara polis karışmaz. Cuma namazlarından sonra her hangi bir konuyu bahane edip yeşil bayraklar açarak, tekbir getirerek gösteri yapanlara ses çıkarılmaz. İstanbul'un göbeğinde İslami yaşam tarzıyla yaşamayı zorunlu hâle getirilen kurtarılmış mahalleler oluşur, buna da ses çıkarılmaz ve özgürlük denir. Fakat, İzmir'de ve İstanbul'da 50 öğrenci toplanıp da üniversite harçlarını protesto ederse, devlet bütün gücünü gösterir. Öğrenciler ayaklar altında ezilir, joplanır, yaralanır ve gözaltına alınır. Savcıların önüne çıkarılır. Mahkemelere sevk edilirler. Bu öğrencilere özgürlük yoktur.

Ya rockcu gençlere yapılanlara nasıl bakılmalı?

Başbakanın konvoyu geçerken, yolun kenarında bulunan rockcu gençler rockcu selamı veriyor başbakana. Eyvah! Siz mi bu tür selamı verirsiniz. Apor topar toplanır nezarete atılırsınız. Neden mi? Rock selâmı başbakan tarafından "Ahlâk erozyonu" olarak anlaşılır. Beş genç nezarete atılınca Türk Sanat Müziği dinlettirilerek asıllarına döndürülmeye çalışılır. Fakat, diyelim ki o gençler tarikat müridleri olsaydı da, tarikat kıyafetleriyle, dinsel sembollerle başbakana selam verselerdi, "Lâik ve çağdaş Türkiye'nin kanunlarına ayıkrı" diye o gençler de gözaltına alınıp, Hadise'nin en seksi klipleri bu gençlere izlettirilebir miydi?

AKP, bütün davranışlarında olduğu gibi burada da samimi davranmamıştır.

AKP, ne özgürlükçüdür, ne demokrattır, ne lâiktir, ne bağımsızlıktan yanadır, ne çağdaştır, ne de hukuk sistemine bağlıdır.

Bu nedenle ben AKP'ye inanmıyorum
 
Toplam blog
: 278
: 3275
Kayıt tarihi
: 26.05.07
 
 

İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdum. Bir daha da Kadıköy'den ayrılmadım. İstanbul Üniversitesi, Ede..