Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

21 Kasım '21

 
Kategori
İnançlar
 

Akrabadan Ayrıldık

KÜSTÜM, DARILDIM, ARTIK AKRABAMA GİTMİYORUM GİTMEYECEĞİM DİYENLER... EL ÂLEMLE AVUNUP, YALNIZLIKLARIYLA YAŞAYANLAR...
 
Bizler; soy birliğimizi, akrabalık bağımızı ne kadar önemsiyoruz? Çoğumuz akbabalarımızdan ayrıldık, uzun senelerdir kimler nerelerdedir, bilmiyoruz. Zira yakınlığımız yitti, görüşmüyoruz. Önceleri böyle değildik, daha dün denilebilecek kadar yakın geçmişte, sıklıkla akrabalarla bir araya gelir, gün boyu anlarımızı, anılarımızı paylaşırdık. Ne olduysa eşlerin iş hayatı girdi devreye, biraz mesafeler uzadı. Görüşmeler azaldı. Korana illetiyle birlikte, bahame bulduk hepten koptuk. Eş, dost kimdi, herkesten uzaklaştık. Kimseleri görmez, görüşmez olduk. Kardeşlerle bile; dayı, amca, teyze, hala hak getire; iyiler mi, değiller mi, sosyal medya sayfalarından aranıp bakıyoruz arasıra... Bu duruma bahanelerde sıralamaya başladık. Kimimiz hayat gailesi dedi, kimileri: "Aman zaten dedi koducuların tekiydiler. Ben onlara elimden geldiği kadar, teveccüh gösterip muhabbetlerini kazanmağa gayret ediyorum. Fakat onların her biri farklı karakterlerde. Gül versem, diken uzattım sanıyorlar. İyilik etsem hora geçmiyor, boşa gidiyor. Onların davranış ve sözleri beni çok rahatsız ediyor" diyor. Acaba doğru mu ediyor?
 
BÖYLE Mİ OLMALIYDIK?
 
Bazılarımız iyi biliyoruz ki, akrabadan kopmakla çok yanlış yapıyoruz. Dostlar, sakın ola akrabadan ayağınızı çekmeyin. Rabbim küslük, kırgınlık sevmiyor. Hısım, akrabayla görüşmeyi kesmek kıyamet alametlerinden biliniyor. Akrabalığın önemi hakkındaki ayet ve hadisleri öğrenip uygulayan olalım inşallah... 
 
Allah -celle celalühu- buyuruyor: "Rasûlüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Sevap kazanmak için harcayacağınız şeyleri öncelikle ananıza, babanıza, akrabanıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verin. İyilik olarak her ne yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir." (Bakara / 215. Ayet)
 
"Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden, bu ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. İsmi hürmetine birbirinizden dilekte bulunduğunuz o Allah’a saygısızlık etmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Çünkü Allah sizin üzerinizde tam bir gözeticidir." (Nisâ / 1. Ayet)
 
"O fâsıklar ki, Allah’a kesin söz verdikten sonra sözlerinden dönerler, Allah’ın korunup gözetilmesini emrettiği bağları koparırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar. En büyük zarara uğrayanlar işte onlardır." (Bakara / 27. Ayet)
 
Yine bu konuda sevgili Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
 
Âhirette cezasını ayrıca vermekle beraber, dünyada Allah Teâlâ’nın çabucak cezalandırmasını en fazla hak eden günahlar, zulüm ve akrabayı ihmâl etmektir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 43; Tirmizî, Kıyâme, 57; İbn-i Mâce, Zühd, 23)
 
Akrabasıyla ilgisini kesen kimse cennete giremez.” (Buhârî, Edeb, 11; Müslim, Birr, 18, 19)
 
Sadece ikişer örnek verdiğimiz (daha çok var) bu âyet ve hadisler, sıla-i rahimin (akraba görüşmelerinin) ehemmiyetini açıkça ortaya koymaktadır.
 
Ve akrabalarımızla aramızın yeniden düzeltilmesine vesile olacağını düşündüğüm bir misal:
 
Geçen zamanların birinde sanırım kıtlık dönemlerinde yakınlıklar arasında yine böyle kopmalar olmuş. hani elinde bir ekmeği olan akrabasıyla görüşürse ekmeğini bölüşmek zorunda kalacağını düşünmüş. Lakin bu durumdan da vicdanen hayli rahatsızlık duymuş. Zira Allah'ının , peygamberinin bu akrabağlık bağlarının kopmasından, küslüklerden, hoşlanmadığının bilincindeymiş. Vicdanının sesini biraz olsun dindirmek için cami hocasına akıl danışmış. Bahane olarak da hocaya akrabalarının kıskanç olduklarını öne sürmüş. Kendisini dinleyen hoca efendi ona ayet ve hadislerden bahsettikten sonra şöyle bir örneklemede bulunmuş:  "Evladım, beni iyi dinle! Soğuk bir kış sabahı idi. Her taraf buz kesiyordu. Hayvanlar soğuktan telef olmamak için birbirlerine sarılıyorlardı. Bir kirpi sürüsü de, donmamak için birbirine sarıldı. Az sonra, okları birbirlerine batınca ayrıldılar. Üşüyünce, birbirlerine tekrar yaklaştılar. Oklar rahatsız edince yine uzaklaştılar. Soğuktan donmakla, batan okların acısı arasında gidip geldiler. Nihayet arkadaşının oklarının acısına tahammül edebileceklerini anlayınca birbirlerine sımsıkı sarıldılar ve böylece donmaktan kurtuldular. Yoksa hepsi de donarak öleceklerdi.
 
İşte bizler de kardeşlerimizle, akrabalarımızla birbirinizin oklarına tahammül edersek, çok acı çekeriz belki, lakin birlikteliğimizden kuvvet alırız. Yeryüzünde kolay yıkılmayız. Hatta bu acılar nefsimizi terbiye etmemize, Allah'a dua etmemize vesile olur. Fakat, "biz akrabalarımızın oklarına tahammül edemeyiz, en güzeli görüşmemek, birbirimizden uzaklaşmak" derseniz, dışarıda donar, helak olursunuz. Kararınızı buna göre verin.
 
Bu sözleri işiten her kişi, bir an önce büyüklerinden gördüğü edeple, yanlışlarına, küslüklerine tövbe dileyip; akrabalarını aramaya, onlarla her konuda paylaşımda bulunmaya devam etmeli. Müslüman olarak bizlere yakışan budur.  Kötülüklerle bir yere varılmıyor, iyiliklerden hisse alanlardan olalım inşallah.
 
Ayfer AYTAÇ
AYFERAYTAC.COM
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..