Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Kağıt Gemilerin Kaptanı

http://blog.milliyet.com.tr/hayrettinturan

03 Aralık '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Akrep ve ben

Akrep ve ben
 

www.resimcity.com..dan alınmıştır.


Akrep ve Ben


Bence yirmisinde bitiyor hayat..Ne hatırlarsam hep yirmilerimden öncesine ait, askerden sonraya dair ki, bu yaklaşık yirmi yıl, neredeyse kayda değer hiç bişey yok ve ben şimdi kapadım gözlerimi, işte yine onüç yaşında, yanan o eski evimizdeyim :


Tam ışığı kapatıp yatağa girecektim ki, yorganın altına kapkara böcek gibi bir şeyin yürüdüğünü gördüm, korktum elbet, zaten dediğim gibi yaşım en fazla onüçtü..Yorganı bir kaldırdım ki akrep, kuyruğunu havaya kaldırmış hışımla, kendi etrafında bir dönüyor ki pervaneden hızlı.. Çığlıklarıma, ninem koşup geldi üst kattan ve değneğiyle birkaç kez vurdu

akrebe..Ancak yatak yumuşak olduğundan ölmedi, yaralı bir şekilde attı kendini yatağın altına.. Ninem Osmanlı suratını asmış, ağır ağır çıkarken ahşap merdivenleri, “bu hiç iyi olmadı evlat, onu öldürmeliydik” diyordu..Nitekim hala kulaklarımda bu sözleri, “..onu öldürmeliydik.....ya senden ya benden intikamını alacaktır evlat”

Ben o gece ve sonraki altı ay boyunca ninemle yattım korkudan..Sonra da ev yandı zaten.


Aradan yıllar yıllar geçti..Okul, askerlik bitti. Yaşadığım bölgede tek ekmek kapısı olan, Ereğli Demir ve Çelik Fabrikalarına gireceğimize inandırılarak, aldığım 5 yıllık çelik üretimi eğitimim , dönemin adam kayırmacı ortamının bir parçası olamadığımızdan boşa gitmiş ve ben bir ömür, adamını bulup ta giremediğim fabrikaya bakarak yaşamaktansa, ekmeğimi gurbette ararım diyerek atmıştım kendimi Bayrampaşa’da bir atölyeye. Daha sonra başka başka, ruhuma çok uzak işlerde arıyordum ve Fatih’te eski bir apartmanda, 2 göz bi dairede, rahmetli anamla kendi payımıza düşen sefaleti.


Bir gece uyumaya çalışırken, duvarda bir hışırtı duydum..Kalkıp lambayı yaktım ki, yatağın ucundan ucundan duvar boyunca yukarı çıkan bir akrep..Simsiyah ve çirkin kuyruğu havada.

Terlikle vurdum vurdum ama yine ölmedi ve attı kendini tahtaların boşluğundan karanlığa. Rahmetli ninem geldi o anda aklıma.; “.onu öldürmeliydik evlat...”


Birkaç yıl daha geçti aradan..Karaköy’den Kadıköy’e giden şehir hatları vapurunun akşam seferinde iki arkadaş, insanlara şiir dağıtırken göz altına alındık..Yaka paça, gemi acilen Haydarpaşa’ya yanaştı, karada yüzlerce robokop, iki azılı şairi havada uçurarak attılar ekip otosuna..Sorgu-sual, baktı ki ortada bir komedya var, saldı bizi gün görmüş hakim. Ama polis salar mı, biz azılı birer terörist falan olmalıydık, hakkını arayan her insan gibi fişlenmeliydik, aylarca evimizi gözlediler.. Neyse, salıverildiğimiz gün kız kardeşimin doğum günüydü.

Cebimdeki üç-beş paramın alabileceği ve O’nun da sevebileceği bir tablo buldum alıp Beşiktaş’daki evimize geldim. Meğer o tabloyu benden birkaç saat önce kardeşim, vitrinde görmüş, ama parası çıkışıp alamamış. Ben de tam o tabloyu bulup almışım.. Neyse, son derece bitkin olduğum o gece, kısa bir kutlamanın ardından ben yatağa henüz uzanmıştım ki , banyodan kardeşimin çığlığı geldi. Akreeeepppp..


Duş almış, çıkarken de benim bornozumu giymiş..Elini cebine sokmuş..Akrep..

Beni bekliyormuş..Kardeşimi hastaneye yetiştirdik, eli davul gibi şişti ama iyileşti..

Ama o akrep hala yaralı bir yerlerden beni izliyor olmalı. Akrep ve ben iki garip ikili, birbirimizin açığını bekliyoruz..tıpkı hepimiz gibi..

 
Toplam blog
: 98
: 638
Kayıt tarihi
: 21.08.07
 
 

Zonguldak'ın Ereğli İlçesinde, 1971 Yılının soğuk bir Şubat Gecesi doğdu. İlk ve orta öğrenimini ..