Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mart '08

 
Kategori
Öykü
 

Akşam sefası

Akşam sefası
 

internetten


Şehirlerarası bir otobüs yolculuğunda tanımıştım, Artın ustayı. Hayli
yaşlı olmasına karşın enerjik ve dinç görünüyordu. Yolculukta laf lafı
açmış, Artın usta Kapalı çarşıda kuyumculuk yaptığından söz etmişti.
Dede ve baba mesleği olan kuyumculuğu devredecek kimse bulamadığından
yakınmıştı. Söylediğine göre Kapalıçarşı da altın üzerine mine
isleyebilen ustalardan tek kendi kalmıştı. Gün olur isim düşer diye
kartvizitini almıştım.

Bir süre sonra esimin altın bileziğinin tamirini bahane ederek
uğradım, Artın ustaya. Kapalıçarşının derinlerinde iç içe iki odadan
oluşan kuyumcu dükkanında çalışıyordu. Küçük hayvan figürlerinin
üzerine renkli mineler döküp hayat veriyordu, altına. Beni görünce
tanımakta zorlanmadı, çay söyledi. Esimin kirik bileziği için
geldiğimden söz ettim. Bileziği alıp çalışma masasına koydu. Yaptığı
mineli ürünleri gösterip;

- Artik pek alicisi kalmadı bunların. Talep de yok. Varsa
yoksa fantezi altın.
- Ne özelliği var bu minelerin?

Üzeri yeşil kırmızı mine ile kaplı altın fil figürünü eline alıp;

- Eskiden yeni doğan çocuklara takılırdı, bunlar. Fil gibi
uzun ömürlü, güçlü veya kus gibi özgür, yunus baliği gibi sevecen
olsun diye dilek dilenirdi.
- Nasıl oldu da unuttuk bunları?
- Aslında unutmadık, yine yeni doğanlara altın takılıyor ama
millet geçim derdine düştü. Doğum yapan ailenin paraya ihtiyacı
olduğunu düşünüp cumhuriyet altını takıyorlar. Bizim mineli ürünlere
talep kalmadı, artik.

Daha sonra altının elementlerin en asili ve safi olduğundan,
oksitlenip kararmadığından, üzerine bir şey giydirmenin kolay
olmadığından söz etti.

- Altın, asildir. Aristokrattır. Her şeyi kabul etmez,
üzerine. Bir tek mineyi tutar, üstünde. Mine de bilir kimi
süslediğini, mütevazidir.
- Mine ustası da kalmadı artik demiştin.
- Evet kalmadı. Minecilik de bu çarsıda benimle son bulacak
gibi görünüyor.

Çocuklarını sordum. Bir oğlu ve bir kızı olduğunu, üniversite bitirip
yurtdışına gittiklerinden, daha da geri dönmediklerinden söz etti.

- Neden tutamadın çocuklarını buralarda?
- Bir özgürlüktür tutturdular. Özgür olmak, özgür yasamak,
mutluluğu özgürlükte aramak için başka ülkelere gittiler.
- Bulabildiler mi, aradıklarını?
- Bilmem, bence hala arıyorlar. Onlara önce kendimi sonra
ağaçları örnek gösterdim. 'Ağaçlar özgür değildir ama mutsuz ağaç da
yoktur, mutluluğu kendinizde arayın' dedim ama dinletemedim.
- Simdi neredeler?
- Amerika'da yasıyorlar ve galiba hala arıyorlar.

Bu arada ikinci çaylar gelmişti. Artın ustanın da konuşup dertleşesi
varmış anlaşılan.
'Ama çocukların hepsi okumuş üniversite bitirip kendilerine Amerika'da
yer edinmişler. Yani hepsi adam olmuş iste. Bence üzülmene gerek yok'
diyecek oldum. Yüzünü ekşitti;

- Bizimkiler adam oldular, çiçek olup açtılar ama 'aksam
sefasına' benzediler.
- Ne özelliği var aksam sefasının?
- Bilirsin, aksam sefası gündüz kapalı durur gece olunca açar.
Kimseye göstermez güzelliğini. Dahası arılar ve böcekler gece
yuvalarına çekildiği için onlara da tattırmaz özünü, balını.
- Eeee..
- Yani bizimkiler iyi eğitildi, iyi okudular da kendilerinden
başka kimseye faydaları yok. Bırak doğduğu toprağı, yasadıkları
topluma bile faydaları yok. Hatta, böyle bir kaygıları da yok. Dedim
ya, aksam sefasına benzediler iste.

Bir süre sustu. Esimin bileziğinin kirik yeri ile ilgileniyormuş gibi
yaptı. Gözlerini benden kaçırarak;

- Rahmetli esim de çocuklar uzakta diye üzülür 'çocukların
sırtını kaşımak gerekirdi, zamanında biz bunların sırtını yeterince
kaşımadık' diye söylenir dururdu.
- Nasıl yani?
- Bilirsin sırtın kasındığında kaşıttıracak birini bulana
kadar ne yapsan nafiledir. Yani sırtını kaşıttıracak kadar samimi
olduğu birilerine her zaman muhtaçtır, insanoğlu. Günümüz insani
bencilleşti sanki. Birilerine muhtaç olmaktansa sırt kasıntısına
katlanmayı, unutmayı tercih ediyorlar.
- Eeee.
- Sırtını kaşıttıracak samimiyette birileri yoksa çevrende,
dahası sırtın kasınmayı bile unuttuysa sen de özgür olmak için
yalnızlığı seçenlerden, aksam sefasına benzeyenlerdensin, bence.

Bileziği tamir için bıraktım. Çay için teşekkür edip izin istedim,
Artın Ustadan. Kapalıçarşı her günkü kalabalığı ve keşmekeşi ile
akıyordu.

 
Toplam blog
: 4
: 346
Kayıt tarihi
: 16.03.08
 
 

Ben Seda. Kamu memuruyum... Boş zamanlarımda müzik dinler ve yayınlarım. Saygılarımla ..