Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Kasım '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Akşam simidiiiyaaa, booo zaaaa

Akşam simidiiiyaaa, booo zaaaa
 

Türkiye'de bi kadın var. Nereye gidersem gideyim sesini duyuyorum: halı, kilim battaniyelerinize itinayla overlok yapılır, beş dakikada teslim edilir. Aslında bundan daha fazlasını da diyor fakat aklımda kalanlar bunlar. Bu sesi ilk duyduğumda kamyonet kullanan kocasının yanında elinde mikrofonla oturan bi kadın, İzmir'in bütün semtlerini geziyorlar diye düşünmüştüm.


Değilmiş sayın abonemiz bu bi teyp kaydı. MIŞ. Bu ses bütün overlok yapan gezici esnafın kamyonetinin kasetçalarında var. Ve durmadan mekanik ses, vurgulaya vurgulaya konuşmasıyla beynimizi oyuyor, yoruyor.
Türkiye’de hangi şehre gittiysem bu sesi duydum.
Aslına bakarsanız gezici esnafı severim. En sıkıştığınız çarşıya, pazara çıkamayacağınız anda insanın ihtiyacını görür. DE, neden bunların her birinde megafon var? NEDEN?

Mütemadiyen kafamızı şişirmek için mi? Gezici esnafı kaldırın demiyorum asla ve kat-a. Sadece kaldırılmasını istediğim megafonları. Zaten kapının önünden geçtiği için gür sesleri maşallah duyuluyor. Belediyelerden ricam lütfen megafonu kaldırın. Kaldırın diyorum da kim duyar benim buradaki cılız sesimi? Eyy Konak Belediyesi sesim geliyor mu?

Kış geceleri mesela, derinden gelen bi “boooooo zaaaaaa” sesi beni benden alır. Hiçbi zaman içmeyi sevmediğim boza, sesi ile sevdirir kendisini. Her gece bu sesi duymak tarifi imkânsız bi huzur verir bana. Çünkü çıplak sestir. Çünkü kendine has bi makamı vardır. Her boza satıcısı yıllar ve yıllardır aynı şekilde bağırır. Taaa Osmanlı’dan beri sanırım.

Osmanlı’nın rengârenk olmasınının bi nedeni de gezici esnafıydı. Simitçilerin özel bi yeri vardı Osmanlı’da. Çocukluğumda simitçiler “akkkyşammm siiiimiddyaa, ta ze, ta ze” diye bağırırlardı. O ses, simidin kokusuyla birlikte sizi kendine çekerdi.
Sizin için araştırdım. Osmanlı’da Beylerbeyi, Galata, Samatya ve Kumkapı simit fırınları çok meşhurmuş. Hamurun kıvamını iyi tutturmak lazım, iş hamurla bitmiyor ki, sonra pekmezli suya atıp, susama batırdıktan sonra fırına… eğer fırından çıkan simit “22 ayar Osmanlı altını” rengini almışsa, değmeyin fırıncının keyfine. Kural: 22 ayar Osmanlı altını.
Sonra fırına gelen gezgin esnafa, yani simitçiye kalıyor iş. Günün beş vaktine göre hadi tazzeee tazzeee sabah simidyaaaa, öğlen simidyaaa, akşam simidyaaa. İstanbullular’a ise taze taze simitleri alıp, afiyetle mideye indirmek kalmış. Bu da oldukça keyifli bi safha.


Konak Belediyesi elime megafon mu alayım yoksa sesimi duyurmak için! Megafon istemiyoruzzz…

 
Toplam blog
: 246
: 1012
Kayıt tarihi
: 15.02.08
 
 

..