Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Aralık '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Al Misketlerini Git

Al Misketlerini Git
 

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=79221

' Peki, bu durum bizim özetimiz. İkinci safhaya geçelim. Ne yapmamız gerek ? ' diyordu bir okurum, ' SAYGI Sizlere Ömür ' isimli yazıma yorum olarak

NE YAPMAMIZ GEREK...

Kadın-erkek ilişkisinde, ' SAYGI ' nın bittiği yerde ne yapılabilir? '

Saygı, ' çok narin hassas, kırılgan bir o kadar da onurludur. Küserse bulunduğu ortamı geri dönmemek üzere terk edebilir. Beslenmek şımartılmak ister. Onun bitmesi gerçekten büyük talihsizlik. Geri kazanmak ise iğneyle kuyu kazmaya benzer. Tıpkı çok değerli bir madeni bulunduğu bilinmezden çıkarmak gibi.

Tüm bu maden arama kurtarma çalışmalarından sonra kaybolan saygıyı geri getiremiyorsak o zaman geriye yapılacak fazla seçenek kalmaz.

Bu durumda ya bulunduğun mekanı terk-i diyar edeceksin yada Pollyanna' yı örnek alıp hayatına devam edeceksin.

Sunabileceğim bir diğer alternatifim yok. Olsaydı zaten filozof olurdum.

' Sepeti koluna herkes yoluna ' denildiği zaman taraflar huysuzlaşıyor ve başlıyor bin dereden su getirmeye, ' Gitmek o kadar basit mi, kolaycısın işte, ben zoru severim '

İyi de o zaman sızlanmayacaksın. Sürekli yüz kaslarını gerip geceleri korkulu rüya görmeye sebebiyet vermeyeceksin. Evde terör estirip ev ahalisinin keyfini kaçırmayacaksın. Oynamayan misketlerini-bebeklerini alır gider '. Bu kadar basit!

Hayat zaten çok kısa. Kısa olan bu ömrü birbirimizi tüketerek geçirmek yerine hayatı gülümseyerek yaşamalıyız.

Gitmek zor olmakla birlikte etkili ve kalıcı bir çözümdür. Bu formülün en kötü tarafı herkes tarafından başarılacak bir iş olmaması. Zordur gitmek, yürek ister. Bunun hesabını baştan iyi yapmak gerek. Ya gitmeyeceksin ya dönmeyeceksin. Çocuk oyunu değil şakası yok bu işin.

Kadınların her fırsatta, ' annemim evine gidiyorum ' diyerek kapıyı çarpıp gitmelerine benzemez.

Ya da erkeklerin her fırsatta, ' kızım işine gelirse, beğenmiyorsan ananın evine gidersin ' demelerine de benzemez.

Gözünü karartmak ister, yaşadığın şartlardan tamamen vazgeçmek ister, güçlü olmak ister, kararlı olmak ister.

Gittikten sonra aradığını bulamamak da vardır işin ucunda. Velhasıl zor zanaattır gitmek.

Gitmek zor da kalmak kolay mıdır? Hayır o da kolay değildir elbette ama hangisi daha çok rahatsızlık verir tartışılır.

Kalıp bir ömür boyu sızlanarak yaşamak mı?

Gidip de, ' acaba kalsaydım bir şeyleri değiştirebilir miydim? ' diye hesap-kitap yapmak mı?

Gidenleri hep yürekli bulmuşumdur. Onları şövalyelere benzetirim. Kalmak, yenilgiyi baştan kabul etmek demektir.
Giden zaten gitmiştir, pişman olsa da geri dönemez. Dönmez çünkü gurur yapmıştır, bu yüzden gittiği yerde kalmaktan başka çaresi yoktur.

Kalanlar yalnız kalmayı hak ederler mi ? Büyük olasılıkla, ' EVET '

' Herşeye çocuğum için katlanıyorum. ' masalı vardır ki bu masalı büyükler çok sever. Masalı sevme nedenleri ise kendi çaresizliklerini gizlemesidir. ( İstisnalar hariç ) Çocuklar bu masalı sevmez ve yalan olduğunu bilirler. Bu da onların omuzlarında kocaman bir yük olur ve bu yükün altında o minicik yürekler ezildikçe ezilir.

Küçükler büyüdüklerinde ise sorunlu kadınlar ve erkekler olarak dünyaya sorunlu çocuklar getirmeye devam ederler. Masal da böyle devam eder gider.

Bazen ilişkileri düzenleyebilmek adına karşı tarafı değiştirmeye çalışırız. Bu yanlış ve sonuç getirmeyen bir tutumdur. Bu tutumda ısrarcı olmak zaman kaybıdır. Karşı taraf zaten değişmeyecek ve değişirse de kendisi olmaktan çıkacak. Bu defa da, ' Sen çok değiştin, eskisi gibi değilsin ' komedyası başlayacak.

'Olanlar için istişare' yapalım mantığı da yersizdir. Neyin istişaresini yapacağız, Herşey ortada zaten. O yüzden herkes aklını mı kullanır yüreğini mi kullanır bilemem.

Kabiliyetli iseler aynı anda iki işi birden yapabilirim derlerse de akıllarıyla yüreklerini birleştirebilirler. Yürürken sakız çiğneyebilmek gibi.

Bazı şeylere sıfırdan başlamak lazım. Birliktelik düşünenler önce, ' ben bu birliktelikten ne istiyorum ve ne istemiyorum ' u sorgulamalılar. Sonraki aşamada ise karşı tarafın kendi beklentilerine karşılık verip veremeyeceği yönünde olmalı.

Aşığım seviyorum diye yirmili yaşlarda sazan gibi atlamamalı. Belli bir yaşa geldikten sonra oturup, ' keşke ' hesabı yapmak istemiyorlarsa tabi.

Sanırım en önemli olay önce, ' saygı' yı kaybetmemek, sonrasında da insanları çileden çıkarıp gidecek noktaya getirmemek.

Herkesin bir dayanma kapasitesi var ve kimse vazgeçilmez değil. Ne kadın ne de erkek. Üzülmek istemiyorsak üzmeyeceğiz.

Bu konuda yineliyorum, ' saygı ' da ısrar etmeliyiz. Son pişmanlık fayda etmez. Gidenlerin de geri döndüğü sık rastlanılan bir durum değildir.

Gitmek mi zor kalmak mı zor, o sabahı gel bana sor

...

ömer özdamar
Birlitelik ve saygı sizin nazarınızda neredeyse ayrılmaz ikili olmuşlar. Gencçlere ya da evleneceklere ders gibi yazı olmuş dersem umarım abartmamışımdır. Elinize, yüreğinize ve kaleminize sağlık diyorum. Sevgiyle ve mutlu kalın.

serap
Yazım diliniz Esma Hanım her zaman ki gibi yerli yerinde. Görüşleriniz tutarlı, en azından benim için öyle. İkili ilişkilerde ortaya konan tavrın net olması taraftarıyımdır. Saygı ve sevgi olmadan asla hiç bir ilişkinin tutarlı olarak devam etmiyeceğini düşünmekteyim esenlik ve başarılar dilerim...

 

y.demir
bu konu bu kadar güzel anlatılabilirdi çok sağolun, anlayış, saygı varsa ve bunların getirdiği sevgi mutlaka olacak, bence bunları bir arada bulundurmak biraz zor ama bulunduranlar çok şanslı,tüm güzellikler onlar için..

ilyas bayram
benim misketim yok, sadece ceketimi alsam olur mu? Ne dersiniz?

 

cafer avcı
esma hanım elinize saglık bu tür yazılarınız bizlere ışık tutuyor nitelikte oluyor mevlananın sözüyle demekki ya oldugumuz gibi yada göründügümüz gibi olmalı o zaman sanırım bazı şeyler kolayca anlaşılır saygılarımla

celal çelik
"Her seçim geri kalan birçok şeyden vazgeçmektir " denir ya, gitmek kalmak meselesi de aynı. Gitsen gittiğin için, gitmesen kaldığın için pişman olabilirsin. Galiba en doğrusu sürekli geriye bakıp aldığın kararları çok da fazla sorgulamamak. Elinize sağlık Esma Hanım. Başarılar. Selamlar...

 

s.aydin
Hani derler ya "ne varsa söylendi" siz de ne varsa söylemişsiniz, söylenecek söz kalmamış yüreğinize sağlık.

bir ses
Önemli bir yaraya temas etmiş; fakat neşterle... Biraz daha yumuşak bir üslubu tercih ederdim. Yargılar bu denli acımasız ve genelleyici olmayabilirdi. Bilmem, belki de o zaman bu kadar dikkat çekici ve kendini okutucu olmazdı. Hani karikatür gibi... Hakikati çok açık ve ironik bir şekilde gözününüzün önüne koyar, hatta bazen içine sokar... Bunun için biraz abartmaya ve bazen acımasız olmaya ihtiyacı vardır. Mazur görebiliriz. Sevgiler...

 

Lokman Hekim AYDOĞAN
Geçen hafta saygı sizlere ömür dediniz. Önemli bir noktaya odaklanmamızı sağladınız. Kendimizi sorguladık. Hatalarımızı hatırlattınız bizlere. Topluma inceden inceye ders verdiniz. Bu hafta da saygının yokluğunu kelimelerin sihiri ile beynimize empoze ettiniz Önemli noktalara dikkat çekerek toplumu bilinçlendirme gayretinize hayran olmamak elde değil. Yazar olmanın püf noktalarından birisi de bu olmalı bence. Bilinçli yaşamayı, hayatı daha güzele doğru yönlendirmeyi, sevgi, saygı ve etrafımıza pozitif enerji vermeyi yaşantımızın vazgeçilmez unsuru haline getirmeliyiz. Bu şekilde yaşantımızı idame ettirirsek inan ki hem çevremizdeki insanlar mutlu olacak, hem de o insanların mutlu olduğunu görmek bizlere kat kat keyif olarak geri dönecektir. Saygılar sunuyorum ESMA KAHRAMAN...

selma savaş
ya gerçekten yazılarınız süpper büyük bi hayranlıkla okuyorum inanın bizlerin anlatamadığı şeylerdi bunlar saygının olmadığı yerde sevgi hiç olmaz saygıyla sevgi bi bütündür bence sevgi saygısız olmaz saygı sevgisiz olmaz başarılar..

 

dilber demir
ellerine yüreğine sağlık ;saygı deyince aklıma ilk gelen şey sevgi ve huzurlu yaşam .saygının olduğu her ortamda herşey güzel oluyor .emeğine sağlık canım,yazılarının devamını bekliyoruz hoşcakal

Sami AYDIN
Yazınızı büyük bir dikkat ve heyecanla okudum, gerçekten büyük bir özen ve ustalıkla hazırlandığı her satırından anlaşılıyor, sizi kutlarım, ülkemizin sizin gibi idealist yazarlara şu dönemde gerçekten çok ihtiyacı var, saygılarımla

 

Kağan Bircan
Merhaba Esma hanım, önceki konuda özetlemiştiniz şimdi napabilirize temas ettiniz. bide benim yorumum sizi tetiklemişse buda benim gurur nişanım. saygı çok kırılgan saf ve duygusal bu özet değil dimi, bu malumane bir bilgi, biz saygıyı besleyemiyecek kadar eringeniz. ya biz böyle yetiştrildik sanırım. yani bizim neslimizden iş geçmiş bence yeni körpe çocuklara bizim saygıya verdiğimiz eringeçliği vermemeleri için kendimizi gizlememiz lazım. bir kere en tepeden düzelmemiz gerek demicem çünki en tepeyi değiştiren dalga en alttan başlamalı. saygıyı bizim neslimiz yaşatamadı bence bebeklerimizden başlayalım. Dedinizya gitmekmi zor kalmakmı zor. bence saygısı olmayan insanlara ikiside kolay. Adam dediğin (kadın ve erkek için) sözünün eri, sözünü yemeyen ölse yansa mahvolsada sözünü çiğnemeyen yalan sölemeyen bir insandır ki buna eşit olan kişiye ADAM deniyor tarifi bu ve biz bu tabire uyan varlık olmadıkca EBEDİYEN SAYGI SİZLERE ÖMÜR. bence bebeklerimize öğretelim sonra onlar bize öğretsin.

harun
elinize saglık gerekeni söylenmiş devamını bekliyoruz

 

Yıldız Yetiştiren
Esma teyzem ellerine sağlık.Gerçekten kadın-erkek ilişkilerinde olan şeyler bunlar... Dediğin gibi ilişkinin başı SAYGI!!!Saygı olmadan ne yapsan boş...Günümüzde örneklerini çok görüyoruz...Gerçekten çooo...k güzel olmuş...Sevgilerimle...İyi bak kendine... :)

UĞUR BARIŞKAN
saygı konusunda söylenecek herşey yazılmış.çok güzel bir yazı.ben bunları kendi hayatımdan hatırlıyor gibiyim.saygılar...

 

Ogun Berat
Çok hoş bir yazı ellerinize sağlık devamını bekliyoruz...

Recep AKSU
Esma hanım Saygı konusundaki ve sonrasındaki düşünceleriniz gerçekten toplum açısından önemli düşünceler ve değerler. Tebrikler... Yazılarınız bende tiryakilik yaptı...:)))

 

Atilla DEMİRKOL
Tebrikler... Gerçekten samimi bir havada yazılmış olduğuna inandığım yazınızı İnsanlar okuyupta kendilerine çeki düzen verirler diye umuyorum.

Atahan Gönen
Merhaba, doktor önce tanı koyar sonra tedavi uygular. sizde öyle yapmışsınız. peki yine bir doktor edasıyla arada kontrollerede gelirgibi bunu işleyecekmisiniz. ? bu bir yaramızsa sadece bir kalemlemi düzelecek, bence bu istiklal savaşından sonraki toplu mücadele etmemiz gereken yenibir savaşımız. özümüzü kurtarmalıyız.. tüm vucudumuz yara içinde ve siz tek bandajla bir yere pansuman ediyorsunuz. yinede birşeyler yapıyorsunuz. umarım hemşirelerimiz çoğalır.

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..