Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Alaca karanlık kuşağı adamları!

Alaca karanlık kuşağı adamları!
 

www.whatdigitalcamera.com


Geçenlerde sahil boyunda gezerken, kasvet çökmüş alaca karanlığın içinde; yaşamaktan değil ama mücadele etmekten yenik düşen ve korkularıyla yüzleşen insanlar gördüm!
Çalı dibi çocukları gibi, çalı diplerinde, ağaç gölgelerinde, sur diplerinde, kale içlerinde yatan; köprü altı, köprü üstü kavşaklarda, bazen de yalandan, "ayakçılık" ayağına yattıkları... Mesaiden sonra sahiplendikleri belediye ye ait, otoparklarda!

Bir şarap parası için ezilen ve acımasız hayata yenik düşen, kaybedecek bir şeyi kalmayan;
bazen mazlum,
bazen külhanbeyi!
Elleri kirli,
yüzleri çizgili,
nikotin dolu sarı dişleri ve şarap kokan nefesleri ile...

"Yaşam'a" delice direnmeye çalışan kimliğini kaybetmiş! Gerçekte geri dönüşü olmayan yola girmiş alaca karanlık kuşağının hayal adamlarını seyrettim.

Bir akşam televizyonda, bir zamanların yakışıklı ve ünlü beyaz perde aktrislerinden birini gördüm. Kızların peşinde koşuşturdukları bu jön, belediye banklarında uyuyordu! "Kader" diyordu objektife bakmadan. Saçlarını yıkamadığı sakallarını kesmediği için bir de eski kıyafetlerinin içinde, kurt adam gibi görünüyordu... Kim olduğunun ne önemi var?
Tekrar fark edilmekten korkar gibi, usulca ve ölüm sükûtu ile alaca karanlığın içlerine doğru uzadı gitti.

Bu gün, şükretmek varken ve hatta yarının en kötüsünün ne olabileceği hakkında ibretler gözümüzün önünde yaşanırken; nerde ne zaman hain saldırılarla karşılaşacağımız belli olmazken! "bana bir şey olmaz" diyebilirmiyiz?

Belki de birçoğumuz sahilde üç liraya aldığımız el oltaları ile yalandan tuttuğumuz balıklar kadar korumasız ve çaresizlik içindeyiz. Fakat fark ettirmeyecek kadar onurlu ve güçlü durmaya çalışıyoruz!

Vicdanımızın bize hükmettiği gibi acıyıp suya saldığımız balıkların sevincine, coşkusuna, özgürlüğüne; belki de çoğumuz hasretiz de, belli etmekten korkuyoruz. Oysa şimdi "itiraf" zamanı... Bakın, hiçbir şey saklı kalmıyor. Daha neler göreceğiz Allah bilir!

ÇOCUKLUK
Affan dedeye para saydım,
Sattı bana çocukluğumu.
Artık ne yaşım var ne de adım;
Bilmiyorum kim olduğumu.
Hiç bir şey sorulmasın benden;
Haberim yok olan bitenden.
Bu bahar havası, bu bahçe;
Havuzda su şırıl şırıldır.
Uçurtmam bulutlardan yüce,
Zıpzıplarım pırıl pırıldır.
Ne güzel dönüyor çemberim;
Hiç bitmese horoz şekerim!

CAHİT SITKI TARANCI

Keşke bizim de, çocukluğumuzu satın alacak bir Affan dedemiz olsa...

Bir arkadaşım işin ekonomik boyutundan bakıp "musluklar akarken doldurmalı" diye yorum yapmıştı!
Bende kendisine musluklardan "tıssss" sesi geliyorsa, bunun adının "kader" olacağını söylemiştim.

Hangimiz doğru söyledi? Bilemiyorum... Bildiğim tek şey bizim musluklardan hep "tıssss" geldiği.
Bu yüzden olmalı ki yakalanan her dolandırıcı, üç kağıtçı ve hırsızları seyretmekten keyf alıyorum.
Hele bunların resmi iniformalı olmaları ayrı bir zevk...!

M. Talip Girgin
Tüm yazdıklarım!


 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..