Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Aldatıldığını söyleyen aslında aldanmıştır (I)

Aldatıldığını söyleyen aslında aldanmıştır (I)
 

.


Dört bölümlük yeni bir yazı dizimiz başlıyor; aldatma.

Ne kimseyi yargılayacağız, ne de aldatma üzerine ahkâm keseceğiz.

Kimseye nasihat da etmeyeceğiz. Bu bizim hâd ve hududumuzu zaten aşacaktır.

Öyleyse ne okuyacaksınız?

Yazılarımız belli bir sistematiğe bağlı kalacak ve tespitler üzerine kurulu olacak.

Ayrıca analizlerimizi özellikle aldatmanın sebepleri üzerinde yoğunlaştıracağız.

İnsanların, eşlerin, kadın olsun erkek olsun, birbirlerini aldatmasının altında yatan sebepleri üşenmeden ve titizlikle tek tek çekip gün yüzüne çıkaracağız.

Yazı dizisinin ilerleyen günlerinde, aldatma konusunun size hem ne kadar uzak ve aslında ne kadar da yakın olduğunu göreceksiniz. Bugün ise sadece aldatan ve ihanete uğrayan kişi için bir şey söyleyelim...

Konumuza girelim.

Eşini aldatan birisinin varlığını duyduğunuzda, sebebini çoğunlukla merak etmezsiniz. Sizin için önemli olan aldatan veya ihanete uğrayan kişinin nasıl reaksiyon vereceği, ilişkinin seyrinin nasıl bir boyut kazanacağıdır çünkü.

Klişe olarak, aldatma olayının, tarafların birbirini mutlu ve tatmin etmemesinden dolayı yaşandığı söylenebilir.

Doğrudur.

Ancak bu, inceleyeceğimiz sebeplerden yalnızca bir tanesidir.

Farkındaysanız aldatan ve ihanete uğrayan tabirini kullanıyoruz.

Peki bu doğru mu?

Şöyle soralım; örneğin bir kavgada ‘dayak atan’ varsa mutlaka bir de ‘dayak yiyen’ yok mudur?

Hiç şüphesiz vardır ama kimse dayak yedim demez.

Bunun yerine yumuşatır, en az zararla sıyrıldığının sinyallerini ‘saldırıya uğradım’ ifadesiyle geçiştirmeye çalışır.

Doğru, saldırıya uğramıştır ancak aynı zamanda bir güzel de dayak yemiştir.

Kabul etmesi güç olabilir. Aldatma olayında durum farklı mıdır sanki?

Hayır hiç de farklı değildir.

Aldatan varsa aldanan da vardır.

Ama ‘aldandım’ ifadesi yerine, ‘ihanete uğradım’ tercih edilecektir.

Bu şekilde bir taşla iki kuş vurulmuş olacak, hem kendisini mağdur (bu sayede güçlü), hem de karşı tarafı hâin ilan etmiş olacaktır.

Öyle ya sadece hainler ihanet etmez mi?

Aldanmış olmayı, aldatılmış olmayı kabullenmek oldukça güçtür çünkü.

Evet belki ihanete uğramışsınızdır ancak kabul edin aynı zamanda ‘aldanmışsınızdır’ da...

Ama ihanete uğradım yerine aldandım demek her baba yiğidin harcı değildir gördüğünüz gibi.

Aldatma olayında bir aktif bir de pasif suje vardır.

Aktif olan aldatan, pasif olan aldanandır. Çoğunlukla aldanan tarafın, yaşanan trajediden haberi yoktur.

Sadece his ya da tahmin eder. Haberi aldığında ise iş işten geçmiş, olan olmuştur.

Son olarak da, 'aldatma' dan ne anladığımız ya da buna hangi anlamı yüklediğimiz önemlidir.

Baştan belirtmeliyim ki, ‘aldatma’, erkekler için sadece 'fiziki bir temas neticesindeki ejekülasyon', kadın için de aynı şekilde 'fiziki temas neticesinde oluşacak orgazm' değildir.

Ait olunan insanla sevişirken, başka birisi hâyâl edildiğinde de, fiziksel temas olmadan aldatma olmuştur çünkü.

Bir sonraki yazımızda heyecan kaynaklı aldatmayı inceleyeceğiz.

Sabrın sonu ile

 
Toplam blog
: 269
: 1885
Kayıt tarihi
: 08.01.07
 
 

Kabataş Erkek Lisesi Matematik (1992) Marmara Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mak..