Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Mayıs '08

 
Kategori
Felsefe
 

Aldatmak... Aldatılmak üzerine geyikler

Aldatmak... Aldatılmak üzerine geyikler
 

bir kör düğüm ki çöz çözebilirsen


Aldatmak... aldatılmak üzerine geyikler.

Aldatmak.. En yalın tanımıyla hak sahibi olanı kandırmak, verdiği sözde durmamak.

Zorlarsak biraz, diğerleriyle çaktırmadan paylaşmak da bu kapsama giriyor. “Durak noktasına göre manzaranın değişmesi” gibi, bireyin kendi bakışına göre de anlamlar göreceli oluyor.

Kendine göre biri aldatılırken, öbürüne göre olay alacağını tahsil etmeden başka bir şey değil. Nasıl olsa yoğurdum kara diyen olmayacağına göre, aldatanın kendine göre haklı nedenleri öyle çoktur ki her birine kendisi de inandığı gibi, inanmayanlara da acayip bozuktur.

Tabi farklı iki kutupta olan bu yoğunlaşmanın doğasında, taviz verme olmadığına göre, çatışma kaçınılmazdır. Bu noktada hariçten gazel atanlar kendilerini sorumlu mesul müdür addederek devreye girerler. Olaya öyle karışırlar, bu “fener tutma” işini öyle ciddiye alırlar ki görenler sanki onlarda de yaşamış zanneder. Sonuçta kimim kimi naaptığı bir muammaya dönüşür ki çözebilene aşk olsun.

Olaya Shakepeare daha farklı boyuttan yaklaşmaktadır. “Soyulan insan, soyulduğunu bilmediği sürece soyulmuyor demektir” der… İşte bu yalın gerçek bu kadar basit olmasaydı… seyreyle gönlüm gümbürtüyü.. En basit “küçük tatlar” bile Gordiyonun kör düğümüne döner ki çözmek için kesmekten başka çare kalmazdı..

Hiç gören olmuş mu Arap saçının düzleştiğini… işin kötüsü, aldatılan; “olgunluğu, çaresizliğin verdiği sahte usluluk" olarak düşünür ve “saçın düzleşmiş” olduğuna inanmış gibi gözükerek olgun davranma ayaklarına yatar, “her fırsatta kıvırcıklığını” vurgulamayı da ihmal etmeyerek.

Hadi bakalım kolaysa saklayın “kırılan kolu, yen içinde”, ya da “ciğerlerinizin parçalandığını, kızılcık şerbeti içmekle” kamufle etmeye çalışın.

“Niyetlerle kısmetler” örtüşmedi mi, iş zorlaşmaya başlar. Üreteceği çözümler kendinden başkasınca kabul görmez. Artık her yol çıkmaz sokaktır. Girdiği tüm tünellerin ucu ışığa küskündür.

Kabak “poligamik” yaradılışla, “monogamik” yaşam arasında sıkışan “hominiscusun” başına patlar…

Din simsarları, Tanrıyla kandırma yüzsüzleri, işin kolayını bulmakta tereddüt etmezler, binlerce yıl önceki sosyal düzeni günümüze taşıyıp kendi kılıflarını üretmekte... Özel kerh…. de kurulmuştur, dini kılıf altında. Tabi bu özele sarkmaları önlemek, boynuz katsayısını azaltmak ya da hane sakinlerinin hakkından gelebilmek de yeni sorunları getirir. İyi komşulara sahip olmak gibi...

Ne yapayım… sorun “insanoğlunun zor” olmasında yatıyor. Halbuki bu konuda öyle romantik bir yazı yazmayı planlamıştım ki… aşkı yücelten, aşıkları hoş gören, libido doygunluğundan arınmış sevgiyi taclandıran, kaçamağı masumlaştıran, hatta salaklık etmeyin… ne duruyorsunuz… “bugün varsınız, yarın yoksunuz” diye korkutarak akıl vermeye kalkan…

Bırakalım sözü Hayyam’a…”…bu sel yatağına ev mi dayanır… bu fırtınada mum mu yanar”.. Coşkular, önüne katmıştır östrojenle, testesteronla tetiklenmiş sevdaları. Gönlü açları... kalbi boşları.. arayanları... Kopan tusunami siler süpürür, yıkar geçer … duruluncaya kadar… zordur esen rüzgarın önünde durmak… rüzgar kesildiğinde… yelkenler düşer… coşku kaybolur… ne oldu? Diye kendi kendine de sorulmaya başlanır.

Doğal olarak da cevaplar gayet makul ve mantıklıdır. Bazı şeyler tecrübeyle öğrenilirmiş ya… öbürü cılız bir sesle sorar “… şey ben de tecrübe edebilir miyim… postum para ederken öğrenme fırsatını kaçırmayayım da”.. İşte kıyametin koptuğu nokta budur. Birinin tecrübeyle öğrenmesi makul ve mantıklı karşılanırken, öbürünün kültürlenmesine tahammül, sıfır toleranstadır.

Evet… mutlu olmak her insanın en doğal hakkıdır. Yaşama hakkı kadar kutsaldır. Ancak mutlu olmaktan ne anladığınızın iyi belirlenmesi gerekir. Ve de… Birinin mutluluğu, diğerinin mutsuzluğu olmamalı. Mutluluk, birilerini mutsuz ederek elde edilmemeli. Mutluluğu, mutsuzluk üzerine bina etmeye çalışmamalı…Küçük tatlar, büyük değişiklikler neden olmamalı...

Hadi kolay gelsin. Bir yolunu bulursanız bana da haber verin.

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..