Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Haziran '07

 
Kategori
İlişkiler
 

Aldatmanın pişkinliği

Aldatmanın pişkinliği
 

Aldatmayı hep aynı şekilde düşünürüz. Aldatmak deyince aklımıza hep cinsel anlamda başka biriyle beraber olmak gelir. Belki de en kolay atlatılan aldatma şekli bu olduğu için, onu kabulleniriz. Kadınlar için kalben aldatılmak daha ağırdır. Başkasını sevmesi, düşünmesi, onunla hissi anlamda özel şeyler paylaşması daha çok yaralar kadınları. Hayallerini, umutlarını onunla paylaşması, hayatına onu katmak istemesi, kalbin içinde iyileşmesi zor, ağır yaralar açar. Belki de bu nedenlerden dolayı ilk aklımıza gelen cinsel yönden aldatılmaktır.

Son günlerde kafamı kurcalayan, okuduğumda yüzümü ekşiten büyük bir pişkinlik var gazete sayfalarında. Ünlü, yazar veya tanınan insanlar olarak değilde, i ki insan olarak düşünün. Sizin mahallenizde oturan iki insan. Kadın boşanmış, bir çocuğu var. Erkek evli, eşi yeni doğum yapmış. Erkek ve kadın yolda birkaç defa karşılaşıyorlar derken, aralarında bir şeyler başlıyor. Önce adını koyamıyorlar, sonra biz aşık olduk diyorlar. Erkek evi terk edip, yeni doğum yapmış karısını bebeğiyle bir başına bırakıyor. Bir tane çoçuğu olan, aşık olduğu kadınla evleniyor. Bu arada tabiki mahalle karışıyor, her kafadan bir ses çıkıyor. Eski eş, bebeğiyle kendini avutuyor, içine gömüyor herşeyi. Yeni eş aşkın aleviyle kocasına ve kendisine kızanlara saldırıp, yuvasını ve çok sevdiği kocasını koruyor aklınca. Sonra ne mi oluyor?

Bizim aşıklar 5 ay sonra boşanıyor. Adam eski karısına geri dönüyor. Çocuğumuzu beraber büyüteceğiz diyorlar. Aşık olduğu kadın neye uğradığını şaşırıyor. Utançtan mahalleye çıkamıyor. Adam ne yapıyor dersiniz? Mahallenin kahvesine gidip, kasketini yana devirip, kaykılarak oturduğu sandalyede bol bol caka satıp, dedikodu yapıyor arkadaşlarıyla.''Yok abi, ne aşkı biz sadece arkadaşmışız''diyor. ''Çocuğum var benim, babasız büyümesin''diyor. ''Benim eski hanım ilk gözağrım bilirsiniz''diyor.''Eeee ne yapalım, kıydık öyle bir nikah, anlarsınız''diyor.''Gençlikde pek yapamamıştım böyle şeyler''diyor da diyor yani. Umutları, hayalleri, hayatları hiç düşünmüyor.

Dün gazetede röportaj vermiş bir yazarımız. Biraz kelimeleri süsleyip yaptığını öyle sunmuş bizlere, ''afiyet olsun'' diyor. Neredeyse kırılarak reklamını yapıyor yeni uğraşlarının. Sonra da yaptıklarını pişkince anlatıp, özür diliyor okurlarından. Ben o röpörtajı okurken kahvedeki adam geldi gözümün önüne. (Okurken içimden geçenleri aynen yazıyorum)Aydın olman(ne anlama gelir bilmem)veya ünlü olman, yaptığın rezilliği mazur göstermez güzel kardeşim. Çobandanda, profösörden de öğreneceğim bir şey mutlaka vardır. En azından benim felsefem bu. Fakat, değer yargıları olmayan, insanlık erdemlerini kaybetmiş birinden öğreneceğim hiçbir şey yok benim. Otur kitaplarını kendin oku şimdi.

 
Toplam blog
: 265
: 642
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1974 İstanbul doğumluyum. Yüksekokul mezunuyum. Bursa'da yaşıyorum. Her zaman yazıp defterler, aj..