Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '07

 
Kategori
Futbol
 

Aldı mı, verdi mi?...

Aldı mı, verdi mi?...
 

Hatırlayacaksınız, çünkü daha çok geçmedi. Yani hafızalarımızda yeni olduğu için, artık “Hafiza-i ile beşer, nisyan ile maluldür” diyemeyeceğiz… Türkçe ile “İnsan aklı unutma özürlüdür” deme olanağımız yok…

Hatırlıyoruz, Türk Milli Takım Teknik Direktörü Sayın Fatih TERİM, yaptığı basın toplantısında “Böbürlenme” tavrı içinde “Ben ders almam, veririm” demişti.

Çarşamba günü akşam, Türk Milli Futbol takımının Macaristan ile yaptığı maçı izledik. Bu maç sonrasında yaygın kanı, Türk Milli Futbol takımının oyununun tatmin edici olmadığı yönündedir. Hele ilk devresi sonundaki skor, neredeyse maçın skoru olacaktı.

Ne zaman ki hakem, Macar futbolcularından en etkililerinden birine “Kırmızı” kart gösterdi, maçın sonucu değişti.

Bir önceki Malta maçına baktığımızda, maç kadrosundaki yanlışlığı bir ölçüde görüp “ders alan” Sayın TERİM, bu maçın sonucu ile yine aynı anlayış ve “böbürlenme” duyguları ile “ders verdiği” düşüncesine kapılacağından hiç kuşkum yok.

Oysa…

Bu maçın seyrinden ve sonucundan “ders alması” gereken, elbette ki takımın teknik ekibi olacaktır, olmalıdır.

Maçı seyrederken ilk golün atılmasından sonra, maçı anlatan spikerden de söz etmek istiyorum. Çünkü o anlatım içindeki anlayışta da yanlışlıklar var…

Herkesin de izlediği gibi, Tuncay, çok güzel bir orta yapıyor ve Kayserispor’lu Gökhan ÜNAL, kafa ile golü atıyor…

Maçı anlatan spiker, sevinç içinde çığlıklar atarken “Golün mimarı Tuncay” diyor ve Gökhan ÜNAL’ın hiç adı geçmiyor…

Ve ne yazık ki, hiç bir gazetede ilk golü atarak maçın seyrini değiştiren Gökhan ÜNAL'ın fotoğrafı yer almıyor.

Bu nasıl bir anlayıştır?

Milli takım içinde sadece üç büyük kulübün mü futbolcuları var? Onlardan başka övgüye değer hiçbir kimse yok mu?

Sonuç…

“Ders alacak” o kadar çok kişi var ki, ama ne yazık “Ders verecek” kalitede kimse yok.

13 EYLÜL 2007

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..