Aldık mı şimdi başa belayı...

Rusya bizi artık bizar etmek için envai türlü numaralar çekiyor. Şimdi de bir Rus Savaş Gemisi Eg Denizi’nde bir balıkçı gemimize ateş açmış…! Sebep? Sebep yok…

 

Bela arıyorlar ya… Bunun sebebi mi olur?

 

Örneğin , bazı mallarımıza boykot uyguluyorlar ya: “Sebzenizi meyvenizi almayız ama limonunuzu alırız..”

 

Ne demek bu?

 

Bizim güzel laflarımız vardır : Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi olmamış… Rusya bize küs. Daha doğrusu düşürülen uçağının intikamını almak için “Savaş mı açsam; yoksa bilmem nereyi mi bombalasam..” diye saçma sapan düşünceler peşinde milletinin de beynini yıkıyorlar. 

 

Sonra da durup durup laf çaktırıyorlar: “Özür dileyin, tazminat ödeyin, falan filan..” diye…

 

Anladığım kadarıyla, Putin bu işe fena halde taktı… Ne yapıp yapıp bizi açık düşürüp; o uçağın intikamını almak isteyecektir.. Çünkü bu olay dolayısıyla hep küçük düşürüldüğünü hissetmektedir.

 

Gerçi , Sayın  Erdoğan hep alttan almak, gerilimi tırmandırmamak yanlısıdır ama Rusya giderek sağı solu da üzerimize salmaktadır. Irak Başbakanı, Türk kuvvetlerini Irak’ta istemem, diye tutturdu. Daha önce Irak kuvvetlerini eğitsin diye bu askerleri onlar davet etmediler mi? Yoksa bizimkiler oraya bir gece gizlice mi gittiler?

 

Diğer yandan, hiçbir zaman iyi bir müttefik olmayan İran hemen Rusya tarafına sapmış, Türkiye için olmayacak laflar etmekte; gazı kesmek istemekte… Dost böyle zamanlarda belli olur. Ama İran nerede, dostluk nerede??

 

Azerbaycan’nın dostça tutumunu görüyorsunuz. Bunu açık seçik sergiliyorlar.

 

Yahu on yıllardır bu iki halk birbirine o kadar çok yanaşmıştı; o kadar kaynaşmıştı ki; neredeyse  pasaport filan da birbirimize sormayacaktık. Bütün Rus milleti (özellikle bayanları..) Antalya’da denize girerken, bütün dertlerini kasvetlerini unutuyorlardı…

 

Peki , ne oldu..? Onbinlerce Rus aile Antalya’da, Alanya’da ev alıp yerleşmişlerdi bile…

 

Şimdi siz Rus yöneticileri , şu Türklere ne kötülük yapalım da, yediklerini fitil fitil burunlarından getirelim , diye bize bir iyilik düşünüyorsunuz ama farkında değilsiniz , bizim domatesimiz, salatalığımız size ulaşmazsa, o takdirde , bunları Honduras’tan almak mecburiyetinde kalırsınız; ondan sonra Hanya’yı Konya’yı anlarsınız.

 

Demek, “Sebzenizi, meyvenizi istemiyoruz ama limonuzu alırız…” Diyorsunuz. 

 

Bence Limon Yetiştiricileri yakında limonun tanesini 20 TL’ya çıkarsınlar da siz de gününüzü görün!  Ben olsam öyle yaparım… Ne demek yani! Sebzenizi almam limonunuzu alırım… Belli ki yakında sebzeyi de, meyveyi de koşa koşa alacaksınız… Çünkü eliniz mahkum… 

 

En son haber şu: 

 

“St.Petersburg Vali Yardımcısı Sergey Movçan, Türkiye`den ithal edilen otomotiv parçalarının gümrüklerde bekletilmesi nedeniyle Saint Petersburg`daki otomotiv üretiminin durabileceğini belirtti.”(milliyet.com)

 

Diğer yandan:

 

“Rusya'da Bosch-Siemens fabrikası, Türk malları gümrüğe takılınca üretimi durdurdu..”

 

Bu olaylar üzerine oradaki yetkililer, “Rusya kendi ayağına kurşun sıkıyor,” beyanında bulundular.

 

Hadi buyurun buradan yakın. Toyoto; Bosch gibi yabancı markaların dışında, en iyi yapabildiğiniz araba Lada.. Onun da %80 parçaları Türkiye’den geliyor. Parçalar gelmezse ne olacak; araba üretimi duracak… Sanayinizin ve genel durumunuzun ne olduğunu hala bilemiyorsunuz. Açıkça söyleyelim; sanayiniz bize bağlı, bize…

 

Bir tek silahınız var. Petrol.. O bile artık aleyhinize çalışıyor…

 

Diğer yandan Sayın Cumhurbaşkanımızın aklında daha başka şeyler var. O belli ki uçak meselesini unuttu bile.

 

Erdoğan, şimdi ne yapıp edip, Anayasa’dan kurtulup, kendi istediği gibi bir belgeyi halkın onayından geçirmek peşindedir. Sayın Erdoğan belli ki daha şimdiden, Meclisi pass geçmek, onu atlayarak bu iş için halka referanduma gitmek peşindedir… 

 

Aynı şekilde , ısrarla üzerinde durduğu “Başkanlık” rejimi için Türk Halkına gidip onun onayını alıp , “Başkanlık”ı  Referandum yoluyla geçirmek istemektedir. 

 

Türk halkı önüne konan her belgeye “Evet” diyecek midir?

 

Evet, Türk Milleti karşısında güçlü bir irade gördüğü zaman, Padişah görmüş gibi, hemen onun karizmasının etkisi altına girip, güçlü kişinin isteklerini yapmak yolunda tarihte birkaç kez  kötü örnekler sergilemiştir.

 

Bu halk , Sayın Evren’i de %90 oyla Cumhurbaşkanı seçmemiş miydi?

 

Yürürlükteki Anayasa’yı da onaylamamış mıydı? 

 

Yani…

 

Olacak olan budur. Bunu Sayın Recep Tayyip Erdoğan çok iyi biliyor. Sonuçları gayet iyi kestirebiliyor.

 

İsterse CHP bu konuda göğsünü, bağrını yırtsın, onlar bildiklerini yapacaklardır. Kendileri istediği gibi bir belgeyi Anayasa diye millete onaylatacaklardır. Ve bakarsınız RTE’yi de Ebedi Başkan olarak başımıza getirebilirler. 

 

Biz de Eee , “Halk böyle istedi, ne yapalım…” diye sineye çekeceğiz.

Halkın her istediği hak mıdır? Halk her şeyi bilir mi? Demokrasi böyle bir şey mi?

 

Valla bilmem. Ne derler : “Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir…”

 

Bu da işin Futurism’i olsun… Yani “Gelecekbilim” Öyle bir şey var mı? Bakalım göreceğiz…

 

Ama her şeyin bir encamı vardır. Halkın oyu başka; istediği başka olabilir. Bir süre için halkı bile kandırabilirsiniz ama aydınları asla.