Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Ekim '11

 
Kategori
Yemek - Mutfak
 

Aleksander Kebabı

Aleksander Kebabı
 

NOT: Diyelim ki bir konu hakkında araştırma yapıyorsun. Araştırmacı-gazeteci Google’ye başvurmamak olmaz. Çünkü sanal âlemde olan çoğu belgeye Google arama motoru sayesinde ulaşırsın. Kullanmayı bilenin veya bilmeyenin pusulasıdır. Sadeliği, kolay kullanımı, veri tabanındaki sitelerin sürekli güncellenmesi ve çoğu dilde “aratma” yapılabilmesi “gugıl”ı en büyük arama motoru yapmıştır. Fakat “kopyala-yapıştır” mantığıyla bilgi vermek isteyen sitelerin sürekli ilk sayfada gösterilmesine bi’ çare bulması lazım Google’nin. Özgün içeriğe dayalı sonuçların daha çabuk bulunmasına yönelik bi’ çözümden bahsediyorum.

Yemek konusunda biraz titiz olduğumu beni tanıyan herkes bilir. Her yemeğin yenilemeyeceğini, her insanın farklı damak tadı olduğuna inanırım. Her insanın belirli bir “tat objesi”nin olduğunu düşünürüm. Bu objeye bir sebze veya bir meyve ya da bir tatlı diyebilirsiniz. Mesela bir insanın tat objesi “domates” olsun. O insan farkında olmadan domatesin girdiği her yemeği rahatlıkla yer. Hatta domatesli ve domatessiz yapılan iki aynı yemeği tattırın o insana... Kesinlikle domatesliyi beğenecektir. Tat objesini belirlerken sadece sebze veya meyve gibi belirli özellikleri olan gıdaları düşünmeyin. Bir baharat çeşidi dahi sizin tat objeniz olabilir. Fakat çoğu insanda bu tat objeleri biraz fazladır. Ve genelde en sevilen yemeğin oluşumu, işte bu tat objelerinin birbirine karışmasından dolayıdır.

Bir de “pat objesi” vardır. Bu obje insanın en nefret ettiği objedir. Girdiği her yemeği tatsız yapar. En sevdiğin yemeğe dahi konsa, o yemek yenilmez. Turnusol kâğıdına mürekkep damlatmak gibidir. O tat, bütün tatları bloke eder ve sadece sana o sevmediğin şeyin tadını verir.

Bu tatların analizini iyi ölçmek gerekir. Bir insan niye salçalı bulgur pilavını seviyor da salçasız bulgur pilavını sevmiyor? Mercimek çorbası ile Ezogelin çorbasının farkı ney? Yumurtalı ıspanak ile yumurtasız ıspanak arasındaki fark, içine girmeyen o köylü güzeli yumurta değil mi?

Bu tatların haricinde “çarpık tatlar” da vardır. Eğer yemek yerken biri sizle dalga geçiyorsa, bilin ki siz çarpık tatları seviyorsunuz. Sanki kanunmuş gibi algılanan bu tatların yan yana gelmesi vergi kaçırmakla aynı değerde. Pilav ile cacık ekürüsinin yerine pilav ile tel kadayıfı yersen toplumdan uzaklaştırılma ihtimalin çok yüksektir. Bir gün iş yerinde tulum peyniri ile fındık ezmesi yiyordum. Ekmeğe, biraz fındık ezmesi sürdükten sonra tulum peynirini belli aralıklar ile çikolatalı ekmeğe serpiştirdim. Somun ekmek arasına konan bu iki şeyin aynı anda damağa verdiği tadı çay ile destekledin mi... O tadın verdiği haz, seyredenlere sera gazı gibi gelmesi beni düşündürüyor. Bi kaç örneğim daha var ama yazmayacağım!

İSKENDER

İskender kebabını yerken hiç Büyük İskender’i düşünmedim. Ben o ara tereyağının ekmeğe nüfus etmesini gözlemlerken aynı anda garsona yoğurdun markasını soruyorum. Hatta Coca Cola ile bu yemeğin tadı daha farklı oluyor diye hep düşünmüşümdür. Bu yemeği Bursa’da ilk yiyenlerin bu tada ulaşamayacağını dahi düşünürüm. İskender kebabının mucidi Bursalı İskender Efendi’ymiş. 1850 yıllarında başlamış bu işe... Bu meşhur yemeğin ismi, mucidin ismiymiş.

BÜYÜK İSKENDER

M.Ö 336-323 yılları arasında Makedonya krallığı yapan bu komutanın asıl adı Aleksander’dir. Anlamı: İnsanlığın koruyucusu demekmiş. Türkiye’de en çok kullanılan 682. İsimmiş. Her 4.207 kişiden birinin adı İSKENDER’miş. Kısacası, kebap ve Büyük İskender arasında bir ilişki yokmuş. Mucidi, Aleksander’in adaşıymış.

twitter.com/mahirtemur

 

 
Toplam blog
: 110
: 521
Kayıt tarihi
: 21.12.09
 
 

1979 Malatya doğumluyum... Evreni kendi gözlüğümden (0,50-0,75) görmeye çalışan bir yazarım... Dü..