Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Kasım '14

 
Kategori
Futbol
 

Alemdağskor

Alemdağskor
 

Alemdağspor'un golcü futbolcusu Tolga Öztürk


Alemdağspor'un Yahya Kemal Spor ile Alemdağ Stadı'nda yaptığı ve 1-0 galibiyetiyle biten maçın ardından Alemdağspor Teknik Direktörü Oktay Akgül ile gerçekleştirdiğimiz konuşmada, ''Bazı maçlarda skorun, iyi futbol beklentisinin önüne geçebileceği'' mesajını alsam da, bunun bu kadar kısa sürede başımıza gelebileceğini doğrusu beklemiyordum.

Grubun son sırasında yeralan Öz Alibeyköyspor deplasmanı için yola çıktığımızda, farklı bir galibiyet beklentisinin yanısıra, içten içe 'mutlaka güzel bir futbol' görmeyi de arzuluyordum.

Ligin ilk haftalarında takımımızı o günlerde liderliğe de taşıyan galibiyetler, güzel futbol ile süslenmiş ve şimdi anladığım kadarıyla sanırım oldukça erken şampiyonluk havasına da girmiştik.

Sonradan gördük ve anladık ki erken havaya girenler, sadece taraftarlar değilmiş. Tribünlerde bu beklentiyi yaratanlar, yine bizleri, tatlı rüyalarımızdan da uyandırmayı kısa süre içerisinde beceriyorlardı.

İzleyiciler hayaller kurmaya devam ederken, oynadığımız maçlardaki futbolun kalitesi düştükçe, hanemize yazılan puanlar da haftalar geçtikçe azalmaya başlamıştı.

Dolayısıyla takımımız gittikçe liderlikten uzaklaşıp beşinciliğe kadar indi ve sonunda da, kelimenin tam anlamıyla 'Orta sıra' takımı olup çıktı.

Tüm bunlar olurken, artık ufak ufak olayların farkına varan bizler tribünlerde, atasözleri ve deyimler kitapçığından takımımızın durumuna uygun cümleler seçmeye başlamıştık bile. İlk akla gelen de herkesin kolaylıkla tahmin edebileceği gibi, ''Ne oldum değil, ne olacağım diyeceksin'' idi.

Bu deneyimin ardından, Öz Alibeyköy maçına giderken öz'ümde 'Alibeyköy', 'Alibeygol' olur mu kaygısı ortaya çıkmıştı bile.

İsterse grubun son sırasında yer alsınlar, isterse attıkları gol en az, yedikleri gol de en çok olsun, bize karşı yine de 'Aslan' kesilirler miydi acaba?

 Alibeyköy, İstanbul'un Eyüp İlçesi'nin bir takımı. Semtin kurulduğu topraklar eskiden mısır tarlalarıymış. Osmanlı Devleti'ne ilk katılan Türk Beyliği olan Karesi Beyliği'nin emirlerinden Evrenos Gazi zamanında, Orhan Bey'e savaş gücü anlamında çok ciddi destekler vermiş.

Evrenos Gazi'nin oğlu ALİ BEY de 'Fatih' Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethi sırasında kendisine asker gücü sağlayınca, Fatih de bunun ödülü olarak şimdi semtin kurulu olduğu bölgede kendisine bir çiftlik hediye etmiş.

Bu durum Osmanlı'nın son zamanlarına kadar devam edegelmiş.

O zamanlarda Alibeyköy'deki meralarda, sarayın ve ordunun et ihtiyacını karşılamak için yetiştirilen koyunlar beslenirmiş.

Alibeyköy'ün kaderi geçen zaman içinde de değişmemiş desek yalan olmaz gibi. Şimdilerde de bulundukları grubun takımlarının puan ve moral ihtiyaçlarını karşılamak için Öz Alibeyköyspor, her maçta rakiplerine fazlasıyla puan dağıtır durumda.

Yeniden oyuna dönersek, Öz Alibeyköyspor ''Çıkmamış can'' misali maça Alemdağspor'un üzerine giderek başlasa da, kısa bir süre sonra defansında bıraktığı derin boşlukların neticesinde, Eren Hoş'un kolay bir vuruşuyla  geriye düşmekten kurtulamadı.

Bu gol ile Alemdağspor rahatlar ve artık sık sık atak geliştirir, hatta rakibini sahasına hapseder diye düşünürken, Öz Alibeyköyspor ilk yarının sonuna kadar Alemdağspor yarısahasında top yaptı durdu.

Ancak ne var ki Alemdağspor'un üstün niteliklere sahip kalecisi Mesut Güneş, artık klasikleşen 'rakip forvetin ayaklarından top alma, olmayacak topları çıkarma' kurtarışlarını ilk yarının kalan dakikaları boyunca sıklıkla sergiledi de, Öz Alibeyköyspor gol kaydına muvaffak olamadı.

Hatta bir ara, Alemdağspor'un önde olmasının verdiği rahatlıkla futbolcular abartılı bir şekilde cömertçe top harcamaya başladılar. Bu durum sadece taraftarının sinirlerini bozmaktan öte, kendi canlarını da sıkmış olmalı ki, sahada birbirlerine bağırmaya başladılar.

Bir pozisyonda da Öz Alibeyköyspor bir korner atışını paslaşarak kullanırken, arkadaşlarının adam paylaşmayı beceremeyip, müdahale edememesinin intikamını kaleci Mesut Güneş, direkleri döverek almaya çalıştı.

Neyse ki Kaptan Hakan, gerekli müdahaleyi zamanında yaparak arkadaşlarını sakinleştirdi de, çıkması olası bir 'iç savaş'ı önledi.

Alibeyköy Stadı'nda devre arasında lavabo ararken, kaybolduğum koridorlarda gelen seslere kulak kabartınca, Alemdağ Spor soyunma odasının tam yanında olduğumu anladım.

İçeriden gelen seslerden anlaşıldığı kadarıyla Oktay Hoca, çocuklara böyle oynamaya devam ederlerse formaları tanımayan izleyicilerin, sahadaki takımlardan hangisinin grubun sonuncusu, hangisinin de liderliği kovalayan takım olduğunu karıştırabileceklerini anlatmaya çalışıyordu.

İkinci yarı ile birlikte yapılan değişiklik sonucunda takımın golcüsü Tolga Öztürk ideal yerine geçiyor ve Alemdağspor da böylece daha baskılı oynayıp iki gol bulup rahatlıyor olsa da, sahadaki futbol yine de hiçbir şekilde göze hoş gelmiyordu.

Biz Haliç de desek yabancılar burayı 'Altın Boynuz' olarak tanımlarlar.

Bunun nedeni Haliç ile, kendisine dökülen Kağıthane ve Alibeyköy derelerine yukarıdan, kuşbakışı bakıldığında görüntünün bir geyiğin boynuzlarına benzemesinden dolayıdır.

Yani demem o ki, bunca sözden sonra artık geyik muhabbetine sarmadan, sanırım yazıyı sonlandırmak gerekir gerekmesine ama son olarak da;

Tamam, deplasmanda atılan üç gol ve 'Altın Boynuz'dan alınan üç altın puan sonucu skor güzel olmasına güzel de, yine de Alemdağskor'u çok sevmediğimizi, Alemdağspor'umuzu özlediğimizi dosta düşmana iletmek isterim.

 
Toplam blog
: 344
: 1122
Kayıt tarihi
: 22.07.09
 
 

Okur yazarım. Okur yazarlıktan kastım, okuduklarımı yazmamdır ki, bu yazılarımı genellikle 'kitap..