Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '09

 
Kategori
Siyaset
 

Aleviler kime oy versin?

Aleviler kime oy versin?
 

Bugün seçim olsa Alevilerin kime oy verecek? Bu soru yalnızca Aleviler için değil, toplumun tüm demokrat, özgürlükçü ve solcu bireyleri için geçerli.

Bugün CHP’ye oy atmamaya karar vermek, birçok kişi için oldukça kolay. Ama esas sorun, sandık başına gidip, onun alternatifini aradığımızda karşımıza çıkıyor. Ve CHP, bu çıkmazın içinde kendisine bir yol, bir taban bulmakta zorlanmıyor. Bugün CHP’yi var eden, onun tercih edilmesine neden olan özellikleri değil, tam tersine çaresizlik ve seçeneksizlik.

Seçeneksizlik diyorum, çünkü bahsettiğim toplumsal kesim için, bugün CHP dışındaki seçenekler, AKP ve MHP olarak gözüküyor. Bu iki parti de, geçmişten bu yana sol bir kültür ve bilince sahip insanların yönelebileceği siyasi oluşumlar değil. Özellikle Alevileri düşündüğümüzde Maraş ve Çorum katliamından sorumlu gördükleri ülkücü zihniyetin temsilcisi ile, Sivas katliamından sorumlu gördükleri siyasal islamın temsilcisi durumundaki siyasi partileri bir alternatif olarak görmeleri mümkün değil.

Bugün AKP, bu ezberleri bozmak için oldukça uğraşıyor ve bir değişim yaşadığını ispatlamaya çalışıyor. Ancak bu konuda ne kadar ikna etmeye çalışsa ve atmaya çalıştığı bazı adımlarla demokrasiye sadık bir siyasi özne olduğunu ispatlamak istese dahi, bunlar AKP’ye oy atmak adına yeterli olmuyor. Çünkü neticede demokrasi dediğimiz şey, fikirlerin tek bir noktada toplandığı bir sistem değil. Bu nedenle AKP’nin modern siyasi yelpazenin demokrat bir üyesi olarak görüp, saygıdeğer bir rakip olarak tanımlamak ayrı bir şey, o siyaseti kendi fikrinin temsilcisi olarak görmek bambaşka bir şey.

Ancak henüz bu seviyeye de gelebilmiş değiliz. Yani toplumun kendisini sol olarak tanımlayan kesimi, hala AKP’yi siyaseten bir rakip olarak değil, varlık yokluk mücadelesi yapılan bir düşman olarak algılıyor. Bunda, elbette iddiasını tam olarak ispatlayamayan AKP’nin katkısı olduğu kadar, daha çok önyargılarından ve 30 yıl öncesinin düşünce kalıplarından sıyrılamayan insanların da etkisi olduğunu düşünüyorum. Maalesef CHP’de gücünü tam olarak bu boşluktan alıyor.

Tabi bir de siyaset dışı alanlardan. Örneğin, AKP iktidarı süresince Alevi bireylerin devlet içindeki konumlarının iyiye gittiğini iddia etmek oldukça zor. Gerek Ankara bürokrasisinde gerek taşrada, devlete ait mevkii dağılımlarının toplumsal dengeyi gözetip, gözetmemesi Aleviler için son derece önemli. Bu onların siyasi tercihlerini, en az fikri yakınlık kadar belirliyor. Devletten dışlandığını hisseden Alevi kesim için, AKP’nin makro politikalarının doğruluğu ikinci planda kalıyor.

Bu elbette sadece Aleviler için geçerli bir kural değil. Toplumun tüm kesimleri benzer kaygıları taşırlar. Ancak Alevilerin bu noktadaki kaygılarının daha geçerli olduğunu kabul etmek gerekir. Merkezi güçlerle her zaman problemli olmuş bir toplum kesiminin, bir kez daha o merkez tarafından dışlandığını hissetmesi, önemsenmesi gereken bir kaygıdır. Çünkü Aleviler bu ülkede pozitif ayrımcılığı hak eden mağduriyetler yaşamışlardır.

CHP ile Alevilerin ilişkisi 1950’den sonra gerçekleşti. Örneğin CHP iktidarının yıkıldığı 1950 seçimlerinde, Alevilerin de önemli bir kısmı DP’ye yönelmişlerdi. Sonraki yıllarda CHP’nin kalesi olarak kabul edilecek Tunceli’de bile, DP, CHP’nin 9.200 oyuna karşılık 12.000 oy almıştı. Ama DP iktidarının başlamasından sonra, Alevilerin varlıklarına dair güvence saydıkları Cumhuriyet’in tehdit altında olduğu kaygısına düşmeleri, onları ehven-i şer bir tercihe zorladı.

1960’dan bu yana, CHP ile Aleviler arasında kurulan ilişki iki temel üzerine kuruldu. İlki, CHP Aleviler için merkezden gelecek tehdide karşı bir tampondu. İkincisi ise, CHP Aleviler için merkezi devlet otoritesi ile uzlaşmanın aracıydı. Çünkü ülkede şehirleşme oranı arttıkça, kırdan kente gelen Aleviler de orta sınıfın içinde yer almaya başladılar ve devletten hak ettikleri payı almaya çalıştılar. Bunun aracı da doğal olarak Sünni kökenli siyaset yapan partiler değil, laik kimliğini öne çıkaran CHP olacaktı.

Aleviler, özellikle 1960’dan sonra, komünizm tehdidi konsepti ile sağ iktidarlarla uzlaşma içine giren merkezi devletten korunmayı amaçladılar. Sünni sağ zihniyetle, farklıya tahammülü olmayan otoriter devletinin ortaklığa girişmesi, Aleviler için büyük bir tehditti. CHP bu noktada, Aleviler için hem devlete karşı tampon işlevi görüyordu, hem de hala devletle kurduğu perde arkası ilişkileri nedeni ile Alevilerin merkezi devletle uzlaşmasına aracılık ediyordu. Aleviler bu kaygılarında hiç de haksız olmadıkları, 1970’lerde yaşanan üst üste katliamlarla ispatlandı. “Milliyetçi Cephe” ismiyle ortaya çıkan siyaset yapılanmasının, aslen derin devletle kurduğu koalisyon ülkeyi Aleviler için yaşanılmaz bir noktaya sürükledi.

CHP bu noktada, 1970’li yıllarda tüm dünyada yükselen sol siyasetin etkisine girmiş ve tercihini az da olsa, devletten değil, halktan yana koyan bir siyasi rotaya kaydırabilmişti. Alevilerle CHP’nin ilişkisi bu noktada perçinlendi. Yine 1980 darbesinde en çok hasar alan toplum kesim yine aleviler oldu. Darbeden sonra da Aleviler, bir kez daha, bu kez Türk-İslam sentezi fikri altında devletle iç içe geçen sağ siyasete karşı CHP’nin yanında yer almaya devam ettiler. Çünkü, Alevi köylerine zorla camii yapılması, imam tayin edilmesi uygulamaları özellikle askerlerin yönetimde etkin olduğu dönemlerde yaşandı. Merkezi iktidar, hala Alevileri terbiye edilmesi gereken bir kesim olarak görüyordu.

Çünkü unutmamak gerekir ki, 1960’dan 1990’a kadar Alevilerin tek siyaset yapma aracı CHP değildi. Aleviler tüm bu süreçte aslen devrimci, sosyalist yapılanmaların, örgütlerin içinde aktif olarak, etkin yönetici düzeyinde yer aldılar. CHP genellikle, bu faaliyetlerin yasal zeminde ilerlemesi ve kadro devşirilmesi için uygun bir araç olarak görüldü.

1990 sonrasına ve başlıkta yer alan sorunun cevabını aramaya bir başka yazı ile devam etmeyi düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..