Alevilik üzerine

Şah İsmail, İranda düzenini kurarken Anadoludaki Kızılbaş Türk boylarından büyük yardımlar görmüştür. Kızılbaş kavramı Türklere özgü bir kavramdır. Oğuz boyları kızıl başlık giydiklerinden bu adla anılırlardı. Bunu Hz. Ali'ye dayandıranlar varsa da bu yanlıştır.

Anadolu Türklüğünün Ehl-i Beyt'e olan muhabbeti çok farklıdır. Türk'ün mazluma olan şevkati, zalime karşı verdiği mücadele burada açıkça ortaya çıkıyor. İslamın evrenselliğini Arapçılığa hapseden Emevilere karşı Türkler büyük mücadele vermişlerdir.

Şah İsmail, İranda düzeni sağladı ama sağlam bir hukuk sistemiyle bunu kurumsallaştırması gerekiyordu. Iraklı fakihleri çağırdı ve Şia hukukunu devlet nizamına uyguladı.

Komşusu Osmanlıya karşı bir alternatifti bu!

Ve artık kendine tehlike gördüğü Kızılbaş Türk boylarının reislerini ya astı ya da Osmanlı topraklarına geri sürdü.

Osmanlı da hukuk sistemi olarak Hanefi hukukunu benimsemiştir. Hanefi fıkıhı tüm ülke coğrafyasında uygulamaya konmuştur. Ülkeler fethedildikçe devletin hukuku olarak yayılmıştır. Ama mesela Mısırda sorun olmuştur bu. Şafii içtihatına mensup halk sıkıntı yaşamıştır bu sebeple! Osmanlı burada Şafii içtihatını uygulayıcı Kadılar atayarak buna çözüm bulmuştur.

Türkler; gerek Osmanlılar ve gerek Safeviler, kendi inanç ve inanışlarıyla (kızılbaş kültürü) mücehhez bir hukuk sistemi üretebilmiş olsalardı sanmam ki benimsedikleri fıkıha yönelsinler.

Cumhuriyet hukuku bu sıkıntıyı ortadan kaldırdı.

Atatürk'ü bu sebeple de rahmetle analım.