Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mart '11

 
Kategori
Spor
 

Alex 30 saniye oynadı; ya daha çok oynasaydı?

Alex 30 saniye oynadı; ya daha çok oynasaydı?
 

Galatasaray önce mekanı değiştirdi. Sonra maç zamanı da alışılmadık bir güne aldı. Hatta çok erken bir de gol buldu. Daha fazlasını da yapabilecek bir görüntü çiziyordu dışarıya karşı…

Ama…

İşte o insanı çileden çıkaran, bütün olumlu yanları bir anda değiştiren bir “ama” var ya işte Galatasaray kaderini değiştiremiyor.

Bu maçı nasıl kaybettiklerine sanırım kendileri de inanamamışlardır; futbolda böyle şeyler vardır şeklinde hiç kimseyi tatmin etmeyecek bir açıklamanın arkasına sığınmak isteyeceklerdir ancak bir gerçek var, Galatasaray ne yaparsa yapsın Fenerbahçe’yi yenemiyor.

Kuşkusuz bu maçın Fenerbahçe’ye dönmesinde Galatasaray tarafından yapılmış çok kritik hatalar var. Fenerbahçe’nin olağanüstü bir performans sergileyen, 90 dakika içinde sadece 30 saniye görev alıp bütün bir maçın kaderini değiştiren bir Alex var. Yıllardır yedek kulübesinde oturup, en zor zamanlarda görev alıp gitti denilen maçların Fenerbahçe’ye döndüren Semih var. Kalesinde çok acemice bir gol yemesine karşın önemli iki kurtarışla Galatasaray’ın hevesini kıran Volkan Demirel var.

Bu maç ligin çizgisini de değiştirecektir.

Galatasaray’ı nasıl bir karmaşanın içine sokacağını ilerleyen haftalarda göreceğiz.

Fenerbahçe 17 maç öncesine göre çok daha başka bir formatla oynuyor. Maç öncesinde bunun altını çizmiştik. 60 dakika ne yaptığı değil; kalan 30 dakikada neler yapabileceğine odaklanılması gerekiyor Fenerbahçe’nin.

Beşiktaş maçı bu anlamda çok öğreticiydi; ancak Hagi veya Galatasaraylı futbolcular karşılaşmanın ve atmosferin büyüsüne kapılıp bu detayı unuttular ve rakiplerine kazanma şansı verdiler.

Arda ve Kewell’ın oyuna gireceğini gören birçok Galatasaraylının içinden “işleyen bir mekanizmayı değiştirmenin anlamı var mı?” diye geçirdiğini tahmin ediyorum. Çünkü sahada mücadele eden 11 kişi Fenerbahçe’nin oyun düzenini tamamen bozmuştu. Aslında Hagi’nin bu değişikliklerle 2005’teki kupa finalinde tarihi farka gidecek takımını frenlediği için aldığı eleştirileri dengeleme düşüncesi içinde olabileceğini de tahmin etmek zor değildir.

Galatasaray dışarıdan bakıldığında gerçekten iyi top oynuyor gözüküyordu. Ancak maç sonu istatistiklere bunun yansımadığını gördük. Örneğin Fenerbahçe’nin pas yüzdesi ve esas önemlisi sayısı çok daha fazlaydı.

Hagi, Arda ve Kewell ile topu Fenerbahçe yarı alanında tutmak istemiş olabilir. Ancak bu niyet tutmadı. Arda’nın ve Kewell’ın ne kadar güçsüz göründüğünü dakikalar ilerledikçe gördük.

Baros maça çok iyi başladı. Ancak özellikle ikinci yarı oyundan düştü. Hakemle girdiği gereksiz polemikler onun sonu oldu. Galatasaray’ın ileri üçlüsü etkinliğini yitirince Fenerbahçe çok daha rahat ileriye çıktı.

Özellikle Niang-Stoch değişikliği ilaç gibi geldi. Fenerbahçe’nin hiç çalışmayan sol kanadı yağlanmış bir makine düzeninde tıkır tıkır işleyeme başladı.

Açıkçası Aykut Kocaman’ın oyuncu tercihleri de tartışılmalıdır.

Baroni ve Özer soru işaretleriyle dolu bir oyun sergilediler. Fenerbahçe’yi 9 maçlık galibiyet serisine götüren Dia-Stoch ikilisinin kenarda oturması hücum etkinliğini zayıflattı; yok etti.

Santos’un Kazım’ın attığı gol öncesinde yaptığı hata tamamen laubalilikti. Antrenmanlarda dahi görünmeyecek bir ciddiyetsizlik neredeyse Fenerbahçe’nin üç puanı ile ödenecekti.

Zaten Fenerbahçe’nin sezon başındaki hatalarının içinde kimler vardıysa onlar yine aynı rolleri oynuyor; bu süreci toparlayıp şampiyonluk yarışına sokanlarsa yine hataları ortadan kaldırmak için canla başla çalışıyorlardı.

Alex Semih’e öyle bir pas attı ki hani topu eliyle o tam da Semih’in kafa vurma mesafesinde tutsa bu kadar etkili olamazdı. Açıkçası hafta arasında Elano’nun Alex için Avrupa’nın en iyi 10 numarası yorumu vardı biraz abartıyor diye içimden geçirmiştim; ancak Messi’yi bir kenara ayırırsak şu son 10 maçlık performansı ile bu sonuca ister istemez vardığımız ortaya çıkıyor.

Bir gol pası bir de mükemmel bir gol vuruşu yaptı. Daha ne yapsın diye de sordurdu.

Servet maç sonun da bir maça hiç bu kadar üzülmediği yönünde açıklamada bulundu. Sanırım aynı şey Fenerbahçeliler için tersinden geçerlidir; Aykut Kocaman’ı bile kendinden geçiren çok önemli bir galibiyet aldı Fenerbahçe.

Bu kadar kötü oynarken Galatasaray’ı yenmek önemlidir.

Evet…

Fenerbahçe Galatasaray’a arifeyi gösterip yine bayramı yaşatmadı. Dün yazmıştık, Galatasaray’ın bu maçı bu kadar ön plana çıkarmaları bir anlamda kendileri için iyi olmadı. Şimdi çok daha büyük bir travma ile uğraşmak zorunda kalacaklar.

Kazım Fenerbahçe’den neden bedelsiz gönderilmiş olduğunu bu maçta da anlamadıysa bir daha hiç anlamayacaktır. Aykut Kocaman’a yaptığı büyük ayıptı.

Fırat Aydınus Özer’in kendisine dayılanmasına gösterdiği sarı kart dışında maça etki eden bir hatası olmadı. Başarılıydı. Hakem konuşmuyor olmamız da en azından bu derbinin en güzel sonuçlarından biridir.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..