Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '11

 
Kategori
Spor
 

Alex de Souza Akademisi'nden futbol dersi

Alex de Souza Akademisi'nden futbol dersi
 

Alex’in beş kişilik ailesinin maç sonunda televizyonlara yansıyan görüntüsü bir sporcunun sportif başarısının hangi unsurlara bağlı olduğunun tipik göstergelerinden bir tanesiydi.

Kuşkusuz bir futbolcunun oynadığı takımla profesyonellik dışında bir bağla bütünleşiyor olmasının yarattığı sinerjinin ne büyük bir güç olduğunu görmemiz bakımından da önemliydi.

Alex’in resmi olarak Türk olup olmamasını konuşmaya gerek yok; O, Fenerbahçe’nin geldiği pozisyon itibarıyla yaptığı katkı bakımından çoktan Fenerbahçe’nin efsanevi kişileri arasına girmiş, Türkleşmiş, bizden biri olmuştur.

Şu çok net bir doğrudur ve gerçektir ki Can, Lefter Fenerbahçe için neyi simgeliyorsa Alex de artık onlardan biri olmuştur. Hatta bu topraklarda doğmamış, büyümemiş ve Fenerbahçe’yi çok sonradan tanımış bir futbolcu olarak Fenerbahçelilik olgusunu bu kadar içinde hisseden bir futbolcu ölçeğinde belki de geldiği pozisyon çok daha dikkat çekicidir.

Alex tarzındaki futbolcuların başarılı olması sporcu gençlerin alacağı örnek bakımından çok önemlidir.

Alex dün Fenerbahçe’nin çok zor geçecek bir karşılaşmasında bir penaltı, bir penaltı asisti yaptırıp, üç penaltı atışından gol bulup, bir adet duran toptan direkt gol atıp finalde de futbol sahalarının en teknik gollerinden birine imza atarak kelimenin tam anlamıyla akademik bir ders verdi.

Geleceğin futbolcularına bir anlamda hızlandırılmış bir kurs sundu.

Fenerbahçe kuşkusuz tek adamlık bir takım değildir. Özellikle Alex’in attığı toplara yaptığı koşular ve kazandırdığı penaltılarla Niang tam bir santrafor gibi sahadaydı. Bir santraforun görevi sadece gol atmak değildir. Takımın hücum gücünü sahaya yansıtmaktır.

Geçtiğimiz senelerde Kezman ve Güiza da bu takımın içinde bu pozisyonda forma giyiyordu, arkasında yine Alex oynuyordu ancak aynı verim alınamıyordu. Demek ki futbol sadece taktik, takım kurgusu ya da teknik adam denklemiyle kurulmuyor. Hangi futbolcunun nasıl oynuyor olduğunun sonuca direkt katkısı oluyor.

İki hafta önce Mehmet Topuz’un kanaat notuyla ilgili küçük bir paylaşım yapmıştım. Dün Alex’in attığı serbest vuruş öncesinde Mehmet Topuz kaptanıyla saha içinde küçük bir polemik yaşadı. Mehmet Topuz’un iyi niyeti, mücadelesine söz söyleyen büyük haksızlık yapar. Ancak gol atamıyor olmanın yarattığı stresi o pozisyonda Alex’e yansıtması Mehmet Topuz’a eksi puan yazdırdı. Mehmet Topuz Fenerbahçe’nin Gökhan Gönül ile birlikte akciğerleridir. Sağ kanatta yarattıkları dinamizm Fenerbahçe’yi belki de şampiyonluğa taşıyor. Evet, gol atamıyor oluşu büyük eksikliktir. Ancak her şeyin gol olmadığını Niang örneğiyle gördük. Burada küçük bir Mehmet Topuz tespiti yapmak istiyorum; giderek aklıyla daha az futbol oynayan bir futbolcu kimliğine bürünüyor.

Fenerbahçe’nin orta sahasının Ankaragücü’ne nefes aldırmadığını söyleyebiliriz. Henüz gol atılmadığı dakikalarda dahi ev sahibi takım sürekli paslaşıyordu. Topun bir takımın ayağında kalma süresi artınca kuşkusuz sonuca direkt etki ediyor, belirleyici de oluyor, rakibinin iradesini teslim alıyor. Çünkü bir süre sonra rakip sadece bu paslaşmalar arasında koşmaya başlıyor, oyundan kopuyor, sonra da hipnotize olup şartlanarak hata yapmaya hazır hale geliyor.

Fenerbahçe’nin kazandığı penaltılar böylesi hipnoz altına kalarak şartlanmış Ankaragücü defansının zafiyetleriydi.

Gole kadar Ankaragücü’nün Fenerbahçe’ye karşı direnç gösterdiğini söyleyebiliriz. Ancak bunun efektif bir güce dönüşmesini beklemek gerçeklerden çok uzak olurdu.

Bu da Fenerbahçe’nin geçmiş senelerden farklı olarak tam saha ve takım oyunu oynadığının göstergelerindendir.

Alex beş gol atarak belki bir anlamda arkadaşı Mehmet Topuz’u bile sinirlendirerek One Man Show yapmış olabilir ancak aynı Mehmet Topuz’un maçın finalinde Alex’a verdiği gol pasıyla bunun nasıl bir bütünlük içinde toplam futbol oyununa dönüştüğünü bize net olarak göstermiştir. Konunun özeti de budur.

Belki çok kaliteli futbol oynanmıyor. Futbolcularımızın niteliğinden söz etmemiz de kolay değil. Ancak şu bir gerçek ki senelerdir Türkiye Süper Ligi’nin heyecan düzeyi Avrupa’daki birçok ligin kat be kat üzerinde oynanıyor. Fenerbahçe ile Trabzonspor’un içine girdikleri bu kıyasıya mücadelenin Avrupa’da bir benzeri daha yok. Şu heyecanın içine biraz da kalite katabilirsek ligimiz daha fazla ilgi çekecektir.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..