Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '12

 
Kategori
Futbol
 

Alex gerçekten bir efsane mi?

Alex gerçekten bir efsane mi?
 

 

Fenerbahçe taraftarı tarafından "efsane" olarak kabul edilen Alex De Souza' nın Yoğurtçu Parkı' na heykelinin dikilmesi ile başlayan tartışmalar durmak bilmiyor. Başkan Aziz Yıldırım' ın "Alex efsane değil" açıklaması ve heykel açılışına katılmaması sonrası, Türk futbolunun son dönemlerde yetiştirdiği en yetenekli futbolcu olarak kabul edilen Sergen Yalçın 'da Alex' in "efsane" olmadığını, "efsane" olmayı hak edecek bir performans ortaya koymadığını ileri sürdü. Bu tartışma daha uzun süre devam edecek gibi gözüküyor.   

 

Alex' in Fenerbahçe taraftarının gözünde büyük bir değeri var. Nasıl olmasın ki? Geldiği günden beri ülkemiz kültürüne uyumu, mükemmel aile hayatı, profesyonelliği ve insani yönü ile sadece Fenerbahçe' lilerin değil, tüm spor kamuoyunun takdirini topladı. Yoldan bir Galatasaray' lı veya Beşiktaş' lı çevirip sorsanız, "hangi Fenerbahçe' li futbolcuyu seviyorsunuz?" diye cevabı yüzde doksan Alex olacaktır.

 

Elbette Alex' in Fenerbahçe taraftarı tarafından efsane olarak nitelendirilmesinde, sadece saha dışı hayatı ve kişiliği rol oynamadı. 

 

Türkiye' ye geldiği 2004- 2005 sezonundan bu yana Süper Ligde oynadığı 243 maçta, 136 gol ve 107 asist; Avrupa Kupalarında oynadığı 60 maçta, 14 gol ve 21 asist; Kupada oynadığı 38 maçta, 21 gol ve 11 asist ile oynamış. Yani toplamda, 341 maçta, 171 gol ve 139 asistlik bir performans karşımızda duruyor. Yani Türkiye' ye geldiği 2004 sezonundan bu yana, 341 maçın, 310' unda oyuna doğrudan etki etmiş. Elbette ki, rakip defansları yıpratması, arkadaşlarına boşluklar açması, asist öncesi verilen paslar ve top tutma becerisi de düşünüldüğünde, 341 maçın tamamında Alex gerçeği ile karşı karşıyayız.

 

Açıklamalardan anlıyoruz ki Alex; Sergen, Aziz Yıldırım ve Başkan' ın doğrudan etkisi altındaki bazı köşe yazarları tarafından sadece görevini yapmış olan ve "efsane" sıfatını hak etmeyen bir futbolcu olarak görülüyor. Bu kişilere göre Alex basit bir heykeli bile hak etmiyor!

 

Önce Sergen ile başlayalım. Sergen benim çocukluğumun genç yıldız adayı, gençliğimin ise korkulu rüyası idi. Fenerbahçe' li olduğumdan, her Beşiktaş maçında bir sebeple oynamaması için dua ederdim. Dualarım çoğunlukla işe yaramazdı ve Sergen yapacağını yapardı. Ya ustaca bir ara pası, ya 90' a giden bir frikik ya da 90. dakikada bir vuruşla yıkardı bizi. Hep Fenerbahçe' de olmasını arzu etmişimdir. Fenerbahçe' ye gelmesine de çok sevindiğim futbolcuların başında gelir. Ancak neden gönderildiğini de bir türlü anlamamışımdır. Hele de Fenerbahçe' de oldukça gayretli bir futbol sergilerken, Başkan' ın bu kararını hep tuhaf bulmuşumdur. Kanımca, Türk futbolunun bence Rıdvan Dilmen ile birlikte en yetenekli futbolcusudur. Türkiye performansı da hiç fena değildir. Pek çalışkan ve devamlılığı olan bir futbolcu olmamasına rağmen, Türkiye ve Avrupa' da toplam 486 maçta 141 gol ve bir o kadar da asist ile etkin bir performans göstermiştir. O da Alex gibi forma giydiği takımlarda şampiyonluk sevinçleri yaşamış ve yaşatmıştır. Saha dışı hayatı Alex gibi düzenli değildir. Profesyonellik olarak da Alex' in yanından bile geçemez.

 

Sergen belki Alex kadar iyi bir futbolcudur ancak Alex' ten önemli bir farkı vardır. Alex' in Fenerbahçe taraftarı ile kurduğu bağı kuramamıştır. Türkiye' de istisnasız herkes tarafından sevilmez. Alex kadar da sempatik değildir. Alex kadar çok anlam ifade etmez. Bu yüzden de ne o "heykeli" ne de Alex' in "efsane" liğini anlayamaz.

 

Fenerbahçe taraftarı için Alex demek zor geçen bir haftanın sonunda atılan bir frikik ile yorgunluğun unutulmasıdır. Alex demek, rakibi yeneceğine emin olmak demektir. Alex demek atılan her golde, yapılan her asistte dertleri unutmak demektir. Alex demek maç gitti denirken bile tribünde sakin kalabilmektir. Alex demek, Brezilya demektir, samba demektir, futbolun resitali demektir. Alex demek korner demektir, serbest vuruş demektir, ceza sahası demektir, ön direk demektir, korner demektir. Alex demek Fenerbahçe taraftarı için "futbol" demektir. Alex demek "çubuklu" demektir. Alex demek Fenerbahçe demektir. Alex, Fenerbahçe taraftarı için, sadece bir "efsane", bronz veya tunçtan bir heykel demek değildir, Alex Fenerbahçe taraftarı için artık bir ağabey, kardeş, dayı, amca, kuzen, demektir. Alex her hafta evimize misafirliğe gelen akrabamız gibidir! Alex' i özel kılan ve heykelinin yapılmasına sebep olan şey iyi futbolcu olması, istatistikleri veya ülkemize olan sevgisi değildir; Alex' i özel yapan bizden biri olmayı başarmasıdır. Sevgili Sergen' in bunu anlayabilmesi zordur! Fenerbahçe' nin Avrupa' da başarısı sınırlı ise, bunu sadece Alex' e bağlamak ve "Alex ne başardı ki?" demek Alex' e büyük haksızlıktır. Futbol bir takım oyunudur. Başarı gibi başarısızlık da sadece Alex' e bağlanamaz.

 

Gelelim, sayın Başkan Aziz Yıldırım' a. Aziz Yıldırım' ın Fenerbahçe' nin tarihi boyunca başına gelen "en iyi" ve "en kötü" şeylerin sorumlusu, mimarı olduğunu düşünüyorum". Son 14 sene içinde Fenerbahçe adına iyi olan ne varsa sayın Başkan' ın sayesindedir. Ancak Fenerbahçe adına kötü olan ne varsa da doğrudan veya dolaylı olarak sayın Başkan sorumludur. Muhteşem stadyum ve tesisler, ekonomik büyüme, heyecan veren transferler, projeler hep onun eseridir. Ancak kurumsallaşamama (tesisleşmeden farklı bir şey), futbolda sportif başarısızlıklar, hatalı transfer politikaları ve Fenerbahçe' ye bugün futbol kamuoyunda duyulan antipati de (haklı veya haksız) büyük ölçüde onun eseridir. Bugüne dek Fenerbahçe' ye verdiklerini takdir etmemek mümkün değildir, ancak üzülerek söylemek gerekiyor ki sayın Aziz Yıldırım, Alex kadar evimize, dünyamıza girememiştir. Kalbimize dokunamamıştır. Sevilmiştir, sayılmıştır ancak bizden birisi olamamıştır. Çünkü, insani yönünü, sıcaklığını ve kucaklayıcılığını bizlere hiç göstermemiştir. Stadyumda eline mikrofon alıp (haklı da olsa) taraftarlara çıkıştığında "ben kızmadım, ne yapayım mizacım, üslubum bu" şeklinde açıklama yapabilmiştir. Hataları kabul etmekte isteksiz davranmış, etrafından iş yapan insanları uzaklaştırmış, olan biten hakkında camiaya bilgi vermekten kaçınmış, kendisi istemese de maalesef "tek ve yalnız adam" konumuna gelmiştir. İşte Alex bizden biri olup giderek kalabalıklaşırken, sayın Başkan, giderek bizden uzaklaşmış ve yalnızlaşmıştır. Bu yüzden, Alex' in heykelinin dikilmesi ona mantıksız gelmektedir. Çünkü Alex' i kendisi getirmiş, yuhalanınca kendisi alkışlamış, onu bu takımda kendisi tutmuştur. Üstelik Fenerbahçe' ye bu kadar da hizmet etmiştir. Taraftarın kendisi dururken, Alex' e heykel yapmak istemesine de içerlemiş olabilir (sadece varsayım). Belki de bu içerlemede haklıdır. Tepkisi bu bakımdan duygusal da olabilir. Mantıksal olarak Alex' in bir heykeli hak etmediğini de düşünüyor olabilir. Ancak, o gün taraftarların arasında olmaması, yalnızlığa doğru çıktığı yola bir taş daha döşemiştir. Sportif açıdan Fenerbahçe' nin 2004 sonrası söz konusu olan tüm başarılarında Alex' in parmağı olduğunu ve Başkanlık makamında kısmen Alex' in performansı sayesinde oturduğunu unutmuş gibi gözükmektedir. Herşeye rağmen Aziz Yıldırım Fenerbahçe için yaptıkları ile "efsane" olmayı hak etmektedir. Tabi ki bir heykeli de! Büyük Fenerbahçe taraftarı elbette kendisini de unutmayacaktır. Ancak, Başkan Alex ile ilgili açıklamaları ile bence taraftardan olumlu puan alamamıştır.

 

Heykel tartışmasında, en büyük puanı açılışa katılarak Aykut Kocaman almıştır. Alex' in bu özel gününde yanında olarak, adamlığını bir kere daha göstermiştir. Bu yüzden "Teknik Direktör Aykut Kocaman" olarak başarılı olamasa dahi "Fenerbahçe' li Kral Aykut" olarak hep sevilecek ve hatırlanacaktır. Alex' in Aykut Kocaman konusunda hatalı davranmış olduğunu düşünsem de, Alex' in kişiliği ile bu sorunu aşacağına inanıyorum. Çünkü Alex böyle birisidir. Hocasının gönlünü alacak ve kendisine yakışanı er geç yapacaktır. 

 

Peki Alex gerçekten bir "efsane" midir?

 

Kim ne derse desin Alex De Souza benim ve milyonlarca Fenerbahçe' linin gözünde bir "efsanedir". Efsane olmayı hak etmedi deseler bile Alex, "yaptıkları ile değil", "olduğu ile" efsane olmayı hak etmiştir. Alex bir parkın içindeki soğuk, cansız ve basit bir heykelden çok daha fazlasıdır. Alex heykelinin dikilmesine neden olan şeylerden çok fazlasıdır. Alex bir efsaneden çok daha fazlasıdır. Tıpkı futbolun bir "meşin toptan" çok daha fazlası olması gibi! O yüzden kelimeye takılmamak lazımdır. 

 
Toplam blog
: 575
: 567
Kayıt tarihi
: 10.05.07
 
 

İlgi alanları ekonomi, para politikası, siyaset, edebiyat, futbol, Türk ve Ortadoğu Tarihi, AB ve..