Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ocak '10

 
Kategori
Spor
 

Alex'in sınıfı yetti.

Alex'in sınıfı yetti.
 

Eskişehirspor maçın 20. İle 40. Dakikaları arasında inanılmaz bir pres yapıp, maçı orada koparmak istedi. Bu zaman dilimi içinde Burak Yılmaz ile üç net pozisyon buldu. Burak bu üç atağın ikisini Volkan’a teslim etti, diğerini de dışarı gönderdi. Bir takımın kaderi işte bu ince çizginin üzerinde şekil alabiliyor, değişebiliyor.

Eskişehirspor’un Fenerbahçe’ye top gösdermediği bu yirmi dakikalık sürede ortada görünen tek şey baskısıydı. Burak Yılmaz Fenerbahçeli futbolcuların kademede zamanlama hatası yapması ve o bölgeyi savunun oyuncunun orada olmaması nedeniyle bu pozisyonlara girdi, değerlendiremedi ve bitti.

Kuşkusuz bir takımın bu kadar yüksek baskı ile maç boyunca oynaması beklenemezdi. Zaten 40. dakikadan sonra kırmızı siyahlılar Fenerbahçe’nin oyununa uygun bir maça döndüler.

Geçtiğimiz senelerde; özellikle iki Zico ve bir Aragones döneminde Fenerbahçe böyle mahkum top oynamıyordu. Takımlar baskı yapmıyor muydu? Kuşkusuz Fenerbahçe’ye orta sahada baskı kurmaya çalışıyordu. Ancak Fenerbahçe kısa paslarla rakibinin motivasyonunu yok ediyor, sonra da kendi oyununu oynamaya başlıyordu. Geçen sezonun ikinci yarısında İnönü’de oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe maçı tam bir derslik karşılaşmadır. Beşiktaş o maçı kazanmak zorundaydı; presle başladı ancak rakibinin top çevirişi karşısında hipnotize olarak koptular.

Fenerbahçe bugün bunu yapamadı.

İlk yarı Volkan Demirel öylesine çok sayıda degaj ve kale vuruşu yaptı ki sayısını aklımızda tutamadık. Bir istatistik veri yarattı. Bugün hiçbir üst düzey takım bu kadar çok uzun top kullanmıyor. Sadece Volkan da değil, Bilica, Santos da zaman zaman topları ileriye doğru şişirdiler. Fenerbahçe’nin böyle bir oyun şablonu yok; belki de hiç olmadı.

Eskişehirspor’un orta sahada kalabalık oluşu bir mazeret olarak beyan edilebilir o zaman biz de bir üstteki paragrafı referans veririz.

Fenerbahçe bunu yapabilmelidir. Avrupa’da ileri turlara çıkabilmenin yolu da buradan geçiyor. Düşünün ki bugün Fenerbahçe Liverpool ile oynuyor ve İngiliz takımının da en az Eskişehirspor kadar baskı kuracak orta saha elemanları var. Bugün oynanan maç gibi hataya zorluyor takımı ve Burak Yılmaz’ın pozisyonlarını Kuyt ya da Torres yakalıyor. Üçte kaç olurdu? İngiltere Ligi’nde Burak Yılmaz’ın yakaladıkları genellilikle gole sonuçlanıyor.

Bir, Fenerbahçe bu kademe hatalarını yapmamalıdır;

İki, baskı karşısında mahkum oynamamalı, kısa paslarla rakibini düşürmelidir.

Fenerbahçe’nin kupa gecesinde hiç pozisyon bulamaması da Koch’un altını kalın çizgilerle belirginleştirerek alması gereken nottu.

Deivid, santrafor bölgesinde maça başlasa da; ne Semih’in ne de Güiza’nın oyunlarının kenarından bile geçemedi. Kötü müydü? Hayır, bunu söylemek istemiyorum, Deivid özellikle Alex ile çok iyi bir uyum sağlayarak arkadaşını pozisyonlara sokmaya çalıştı. Başarılı da oldu diyebiliriz. Ancak net gol vuruşu yapılacak bir atağa dönüşemedi hiçbiri. Deivid’in yakaladığı tek pozisyondaki vuruş tekniği güzel ancak isabetsizdi.

Yeni yılın ve devrenin ilk maçı olduğu için net, eleştirel ve iddialı cümleler kurmak acele olur. 18 günlük bir ara vardı; bunun bir kısmının tatil olması, oyuncuların forumunu ister istemez etkilemiştir.

Fenerbahçeli futbolcular bugün kendilerini fazla yormadan sonuca gitmek istediler ve bunda da çok başarılı oldular.

Türkiye’nin en uzun kalecisine iki kere aynı köşeye penaltı atıp her ikisinden de %100 verim almak Alex’in futbolculuğunun “sınıfını” gösteriyor bize. Kusursuz son vuruş özellikleriydi. Buradan Ankara’ya mesaj iletiyoruz. Alex sadece vuruş tekniği ile değil, fırsatçılığıyla da Fenerbahçe'nin bu maçı kazanmasını sağladı.

Bitirirken, Erkan Zengin ile ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum. Maça girdiği 62. dakikadan itibaren onu sadece yaptığı sert ve kasti faullerde gördük. Artık aklımızda bu görüntüler kalacak. Erkan Zengin2i nasıl bilirdiniz diye sorduklarındaki cevabımız bu olacak. Futbolcu tarafını hala bilmiyoruz.

Rıza Çalımbay'ın maçın sonlarına doğru Fenerbahçe ceza sahasının önünde oluşan bir pozisyonda hakeme gösterdiği tepki ve sarf ettiği kelimeler bizim tanıdığımız Rıza Çalımbay görüntüsüyle birbirine hiç uymayan türdendi. Rıza Hoca maçların yakın çekim görüntülerinden haberdardır sanırım. Aynı kişinin hafta arası radyolarda çok düzgün ve fair play tonu olan mesajlar verdiğini takip ediyoruz. Son zamanlarda çok agresif davranıyor. Bir gün bu başına bir dert açabilir diyoruz.

Uzay Gökerman

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..