Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '13

 
Kategori
Magazin
 

Ali Eyüboğlu’na itirazım var…

Ali Eyüboğlu’na itirazım var…
 

Evet, yanlış okumadınız Milliyet Cadde yazarı aynı zaman da magazin medyasının önemli isimlerinden Ali Eyüboğlu’na itirazım var ama sonra önce asıl konuyu hemen açıyorum.

Uzun süredir Telif Yasası ile ilgili yeni düzenleme bekleniyordu. Toplum ve ülke için oldukça önemli bir konu ama birçok yasada ve oluşumdaki gibi çok az insanın ilgisini çekebiliyor. Niye? Çünkü kabak başımıza patlayana kadar hatta patladıktan sonra bile uyanmayacak kadar aymaz bir toplumuz. Eh genel kültür ortalamamızın düşüklüğü de elbet nedenler arasında.

Neyse Telif Yasası ile ilgili beklenen düzenleme nasıl çıktı derseniz; kısaca dağ fare doğurdu derim.

Efendim deniyor ki magazin haberleri telife girmesin. Bu ne demek? Şu demek “magazin gazetecileri basın mensubu sayılmayabilir.” Ya da “magazin gazetecilerinin emeği herkese helaldir. Alınız kullanınız beş kuruş ödemeyiniz. Nasılsa ortalık malı”… E tabii emeğini ödemediğiniz bir gazetecinin adını niye kullanacaksınız ki?

Birçoğunuz şöyle düşünebilir. “Oh oluyor bu magazin gazetecilerine. İnsanların hayatını didik didik ediyorlar.” Hayır, sevgili okuyucum kazın ayağı öyle değil. En son lafımı başa alıyorum. Bu bir intikam yasasıdır. Medyadan daha doğrusu gazetecilerden alınan bir intikamdır.

Magazin basını demek sadece İbrahim Tatlıses ile Hülya Avşar haberi demek değil ki. Ya da Sinem Kobal Arda Turan… Bugün anlı şanlı köşe yazarları bile örneğin Cüneyt Özdemir, Ahmet Hakan başta olmak üzere magazin yazıları yazıyor. Köşeleri magazin olmasa da içerikleri magazin olabiliyor.

Eee? Bu ne demek? Şu demek sayın okuyucum; bu yasa çok tehlikeli. Fikir ve yazın emekçilerine balta vuruyor.

Ben kalkıp kafa yorarak Türkan Şoray’ın sanat hayatını anlatan bir yazı yazdığımda isterim ki beğenilsin ve birileri Oya Tekin’in yazdığı gibi densin. Tabii emeğimin karşılığı da ödensin ki rahat rahat düşünecek ortamlar zamanlar yaratayım kendime.

Canım ne olacak Oya Tekin’de kim oluyor. Taş atıp kolu mu yorulmuş? Türkan Şoray’ın yıllardır sinema yaptığını hepimiz biliyoruz. Herkesin bildiğini bize yeniden mi satıyor? Derlerse ben gazetecikten vazgeçmek zorunda kalırım. Hobi olarak bile yapamam.

Sonra? Sonra şu olur, spor, müzik, köşe yazarı derken “Bütün medya teliften muaf” derler. Bu önce yazılarla başlar sonra özel haberlere dayanır ve devam eder gider. Emir büyük yerden diyerek susarız.

Medya biter. Sanat bitmiş olur zaten o tarihlerde. Sanatçıların dernekleri ne yapar? Kapıya bir levha asarlar. “İçerde tavla oynuyoruz. Buyurun”

Şu an en kolay dikkat çekmeyecek herkesin onaylayacağı gurubun içerisinde olanlar kimler magazin ve spor yazarları. Onlarla başlayıp dikkat çekmeden sırayla diğerlerine gelecek tehlikeli bir taslak.

Üstelik bir milletvekilinin önerisi değil bu işin uzmanlarının önerisi.

Eli kalem tutanlar, ekmeğini yazın emekçiliğinden kazananlar, gazeteciler, senaristler, edebiyatçılar, müzisyenler ve bütün sanatçılar. Ayağa kalkın ve hazırlanmakta olan bu yasa taslağını alaşağı edin.

Etmezseniz hem biteceksiniz hem de gelecek nesiller sizi hayırla anmayacak.

Sayın Cengiz Semercioğlu hani bir zamanlar ne var eser esere benzer diyerek Ferdi Tayfur’un itirazlarını önemsemiyordunuz bir gün ucunun sizi de bağlayacağını söylemiştim bir yazımda bakın şimdi ucu size dayandı sessizliğinize devam edecek misiniz?

Bizlerin tabiriyle ikinci baskı yapalım birde şöyle anlatayım durumun ciddiyetini.

Yeni telif yasa taslağında hakkı saklıdır ibaresi Ekonomi, Dini, Siyasi yazılarda olacak. Diğerleri genel geçer herkesin malı olacak.

Komikliğe bakar mısınız? Dini yazıların hakkı saklıdır. Dini yazıların hakkı zaten telifle değil kendiliğinden saklıdır.

Yani dini yazılarda ne gibi bir yaratıcılık mevcut olabilir ki? Asırlardır okunan Kur’an-ı Kerim’i yorumlarken telife girecek ne olabilir? Bunun neresinde yaratıcılık mevcut. Yani dini yazılar yazan bir ilahiyatçı Kur’an-ı Kerim üzerinden para kazanacak bu da benim fikrim diyince hak olacak öyle mi?

Sayın Eyüboğlu lütfen insaf edin. Konuya bu kadar yumuşak girmek zorunda mısınız?

Diyeceksiniz ki benden başka itiraz eden yok, siz tutup bana mı çatıyorsunuz. Onlara çatsam ne olur ki? Bakın hepsi gaflet uykusunda. Ben magazin veya spor yazarı değilsem niye kendimi yorayım diyorlar herhalde.

Ki bende magazin yazarı değilim ama nasılsa diyenlerden olmadan ucu hepimizi bağlayan bu konuda sessiz kalmıyor direk size çatıyorum.

Ve diğerlerine;

Telif Hakları Genel Müdürü’nün uzmanlığını bir kenara bırakıyorum. Dernekler nerede? Mesela Gazeteciler Birliği, Edebiyatçılar, Muhabirler Derneği, Sender, Sinesen aklınıza gelen bütün sanat ve yazın emekçileri derneklerine bakınıyorum. Kimseden çıt çıkmıyor.

Biz bu suskunlukla bu günlere gelmedik mi?

Fikirler neye göre ayrılıyor, eserler, görüşler, makaleler arasında ayrımlar hangi yasanın içinde?

Yani bugün size göre önemsiz olan magazin ve spor yazıları yarında edebiyat dünyasında beyaz diziler için ya da klasikler için geçerli olacak ya da başka guruplar için…

Olmayacağının garantisini verebilir misiniz?

Ya da bir ileri dizi senaryoları telif kapsamında olmayacak denirse…

Ya da sinema eserlerinde guruplar açılırsa… Romantik komediler hakkı saklıdır dramlar ortalık malı ya da tersi.

Bu ya daların sonu yok.                      

Ve bu işin uzmanlığında bu iş yapılıyorsa kusura bakılmasın ama hala duruma vakıf olmayan bizi nasılsa bağlamıyor diyen tüm köşe yazarlarının sessizliği de yarın onları bağladığında Telif Hakları Genel Müdür’ü çok haklı diyenlerin en başında ben olacağım.

Kaldı ki böyle bir taslağı hazırlayan Müdür neyi neye göre ayıracak. Bugün neredeyse ünlü köşe yazarlarının tamamı magazin yazıları yazıyor. Bilinen magazin yazmaya da gerek yok üstelik bir siyasinin özel hayatına dalmakta magazindir illaki sanat dünyasını da konu etmesine gerek yok.

Din yazarı da ahkâm kesebilir bir ünlü hakkında; e o zaman dini köşesi var diye magazin yazarlığı ya da haberciliği dışında mı tutulacak?

Şu anki tanımla tamda söylenen bu.

İşte tüm bu açıklardan belli guruplara verilen saklı haklar bana magazin gazeteciliğini bitirip genel geçer yazarların tekeline almanın adımları gibi geliyor.

Böylesine tutarsız bir telif hakkı olabilir mi?

Siz yıllarca muhabirliğini yapın bu işin sonra tecrübelerinizi yazıya dökün yönlendirici olun, fikir sahibi olun sonra da…

Ve sözde meslek örgütleri telif haklarında şu an bir araya gelmeniz gerekirken böyle bir taslağa hala nasıl sessizsiniz?

Ve gazeteciler gününde kim gazeteci kim değil tartışmasını yapacağınıza haklarınızı tartışmaktan uzak siz meslektaşlarım bugün sizi bağlamıyor gibi görünse de yarın sizlerinde kapısını çalacak bu taslak için uyumaya devam edin nasılsa yakındır önce magazin ve spor gazetecileri sonra da diğerlerinin işsiz kalması…

Ve Eyüboğlu’na neden itirazım var konuyu gündeme bu kadar yumuşak getirdiği için çünkü konu çok önemli yumuşak girişle de sahipsiz…

İlgili yasa taslağı için tıklayınız...

oyatekin@gmail.com                                                                                               

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)                                       

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35

OYA TEKİN / MEDYABEY.COM

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilmeksizin izin alınmadan kullanılamaz.

 

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..