Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mayıs '08

 
Kategori
Öykü
 

Ali'nin günlüğü

Ali Dedeşin Anadolu'nun bir sahil kasabasının, dağ köyünde doğmuştu.
Annesi, babası, amcaları, halaları, teyzeleri ve kardeşleri ile çocukluğu, hayvanların peşinde mutlu geçiyordu.
Ali okul çağına gelince, köyün okuluna başladı. Öğretmenleri( Eskiden Yedek öğretmen vardı. o da bir yedek öğretmendi) Saadettin bey, hafta içinde okulun(okul, bir derslik ve öğretmenin kalması için bir odadan ibaretti) o tek odasında kalıyordu.

Yedek Öğretmen Saattettin Bey Cumartesi öğleye kadarda ders verip, gidiyor. Pazartesi öğleye doğru ancak gelebiliyordu. O zamana kadar çocuklar okulda, kendilerince birşeyler yapıyorlar, oyunlar oynuyorlar, bazı uyanık aileler de öğleye kadar çocuklarına hayvan baktırıyorlardı(Çobanlık) Ali'nin aileside bu ailelerdendi. Öğretmen Pazartesi günleri geç geldiği için, Ali öğleye kadar çobanlık yapıyordu.
Okul'un suyu yoktu. Su ihtiyacı tenefüslerde, 250 m. kadar ileride akan ve Mersin ağaçlarının arasından çıktığı söylenen dereden(küçük akarsu yatağı) sağlanıyordu. Okulun tavaleti de, okulun bahçesinin bir kenarında, tahtadan yapılmış, bir taraf kızlar, bir taraf erkek öğrenciler için düzenlenmişti. Tuvalete de naylon bir kutu ile su konulmuştu. Tuvalet kağıdı falan hak getire.

Okula verilen Amerikan yardımı, Süt Tozu kaynatılıp, önce süt, sonrada yoğurt yapılıyordu. Her gün üst sınıflardan iki erkek öğrenci, eşekle kasabaya, Devlet yardımı nedeeniyle verilen ekmelkeri almaya gidiyordu. Zaten kasabada Kör Salih'in tek fırını vardı.Başka da fırın yoktu. Hergün 40 adet Somun Ekmeğini çocuklar alıp geliyor ve yaptıkları yoğurt ile ekmeği yiyorlardı.(Bu yardımlar, o dönemde yapılan ve adına Marşal denilen yardım paketinin bir parçası idi.)
Ali Dedeşin, arkadaşlarından daha zeki bir çocuktu. O nedenle yarım dönemde okumayı söktü. Zaten okula başlamadan sayı saymasını biliyordu.
Aynı derslikte 5 sınıf için ders anlatıldığından, Ali kendisine verilen ödevi yaptıktan sonra, daha üst sınıflara verilen derside dinliyordu.
Bir gün Öğretmen Saadettin Bey, 4.ve 5. sınıflara ortak ders anlatırken, günlük tutmaktan bahsediyordu. Aslında herkesin bir günlük tutmasında yarar vardır çocuklar. Günlük; o gün yaşadığınız enterasan veya sıra dışı olayları, akşam yatmadan yazacağınız bir defterdir. Diyordu.

Ali Dedeşin'in bu günlük işi iyice kafasına yatmıştı. Babasından, kendisine şöyle kalın bir defter almasını söyledi. Babasıda ne yapacağını sorunca, günlük tutacağını, hergün yaşadığı olayları yazacağını, ileride unutmaması gereken anılarını hatırlamak için okuyacağını(burasını öğretmeninden duymuştu) söyledi.
Ali'nin babası Mustafa Dedeşin, fakir olmasına rağmen, gönlü geniş, çocuklarının birşeyler öğrenmesini isteyen, onları okutup bu köyden uzaklaştırmak, kendisi ile aynı kaderi paylaşmalarını istemeye, geleceklerinin dışarıda olmasını isteyen, çevresine göre daha aydın bir insandı. O yüzden Ali'nin ablası Aynur'un ilk okulu bitirdikten sonra, sınava girmesini sağlıyarak, şehirdeki ebe okulunu kazanmasının ardından kayıt yaptırıp, okumasını sağlamıştı. Aynur bir yıldan beri, şehirdeki Ebe okulunda okuyordu. iki yıl sonra, 15-16 yaşında ebe olarak, köyün birisine atanacak ve maaş almaya başlıyacaktı.

Ali'ye oğlum, defteri Cuma günü pazara gidince alayım dedi.(Anadolunun çok yerindeki kasabalardı olduğu gibi, Aligilin kasabasında da Pazar Cuma günü kurulur ve tüm köylüler, kasabalılar ihtiyaçlarını Cuma günü kurulan pazardan karşılardı.)

Cuma günü Mustafa Dedeşin, kasabadaki bakkala, oğlu için büyük bir defter almak istediğini söyledi. Bakkalda, elinde kalan ve satamadığıı, çok çok büyük bir defteri(200 yapraklı) verdi. Hemde çoc ucuz bir fiyata.Mustafa Dedeşin bakkala, aldığını borç defterine yazmasını söyledi. Bakkal Musa KIRAN da tabi diyerek borç defterini çıkartıp, daha önceki borçlarının yanına yazdı.

Bakkal Musa Efendi, Mustafa Dedeşin'in borcuna sadık olduğunu ve Kurban Bayramı öncesi sattığı hayvanlardan aldığı para ile borcunu kapatacağını ve daha çok malzeme ve yiyecek alacağını biliyordu. Ayrıca, kendiside Mustafa'dan ara ara kurbanlık almıştı.

Ali, Cuma günü akşamını zor etti. Babası gelinceye kadar yolda bekledi. Babası kır eşeğin sırtında, uzaktan görününce hemen koşup, babasının aldığı günlük defterini sordu? Babasıda aldım oğlum, sen istersinde ben almazmıyım, diyerek, Ali'nin gönlünü aldı ve kocaman defteri, heybenin gözündeki torbadan çıkartıp Ali'ye verdi.

Ali çok mutluydu. Artık bir günlüğü vardı. Ve ona başından geçecek, enterasan olayları, anıları yazabilecekti.

Ali bu günlüğünde verdiği güçle, hem yazıyor, hem okuyordu. Öğretmenleri Saadettin Beyin getirip, kendisine verdiği gazete(günü geçmiş, çünkü öğretmende aynı gazeteyi okuyordu.Bazen 15 günlük gazeteler, yeniymiş gibi) ve dergileri okuyordu. Okuduğu ilginç olayları ve haberleri evde annesi, babası, amcaları, halaları, teyzeleri, dedesi ve babaannesine(ninesine, çünkü Ali Nine diyordu) okuyordu.

Ali'nin bu okumasından ve defterine birşeyler yazmasından herkes çok memmundu. Başta da öğretmenleri Saadettin Bey. Öğretmen Saadettin Bey, Mustafa Dedeşin'e Ali'nin çok zeki olduğunu, Mayıs ayında açılacak olan Öğretmen Okulu sınavlarına girmesini, kazandımı, Devletin, Ali'yi Nazilli İlköğretmen Okulunda okutacağını, 7 yıl sonra Öğretmen olacağını anlatıyordu. Mustafa Dedeşin de çok istiyordu. Ancak para durumu zayıftı. Öğretmen bende yardımcı olurum, deyince tamam dedi.


Ali beşinci sınıfa gelmişti ve günlük defterinin üçüncüsünü yazıyordu artık. Mayıs ayında şehir merkezine gidip, sınava girdi. Ali ilk defa şehire geliyordu. Babası Mustafa ise daha önce (Askere giderken) bir kere gelmişti. Ali ile birlikte sınava girecek aynı köyden 4 çocuk daha vardı. Öğretmen Saadettin Bey de çocuklar ile birlikte şehre geldi. Sınav yerini bulmaları çok zor olmadı. O akşam, adına otel dedikleri, handan bozma yerde yattılar. Ertesi günü çocuklar sınava girdiler.
Sınav sonuçları Haziran ayının sonunda belli oldu. Ali ve köyden sınava giren çocuklardan 3 ü daha sınavı kazanmışlardı.

Ali ve Arkadaşları, Eylül ayının son günlerinde, bir kez daha köyden çıkıp, uzun bir süre dönmemek üzere, Aydın ilinin Nazilli ilçesinde kurulu İlköğretmen Okuluna gittiler. Okulun yeri çok güzeldi. Yatakları ve yemekleride. Ali ve arkadaşlarının ailelerinden ayrılmaları çok zor olmuştu.

Ancak bir arada oldukları için fazla köyü aramıyorlardı. derslerine çok çalışıyorlardı. Burada köyde olduğu gibi, bir derslikte beş sınıf ders görmüyordu. Herkesin sınıfı farklıydı. Her dersin öğretmeni de farklıydı.
Zaten okulda okuyan çocukların çoğu onlar gibi köylerden gelmişti. Diğer çocuklar ile Ali, çok kısa sürede arkadaş oldular. Arkadaşları Ali'yi çok sevmişlerdi. Çünkü Ali derslerinde o kadar başarılıydı ki. Tüm sınıf Ali'den birşeyler soruyordu. O da bildiklerini, arkadaşlarından esirgemiyordu.
Ali Dedeşin'in okul hayatı mutluluk ve sevgi dolu geçiyordu...
Devamı haftaya

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..