Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Kasım '10

 
Kategori
Spor
 

Ali Sami Yen cehenneminin ateşi söndü, perde kapandı!

Ali Sami Yen cehenneminin ateşi söndü, perde kapandı!
 

Geçen sene Galatasaray yönetiminin uğruna Kayserispor’la ilişkilerini kopardığı Ali Turan maçın ve takımının bu sezon kaderini tayin eden futbolcu oldu. Bu cümle abartılı gelebilir; 16 puanlık farkın nedeni kuşkusuz Ali Turan değildir ancak bu futbolcunun 8. dakikada yaptığı akıldışı hareket belki de bütün Galatasaray yönetiminin birkaç yıldır içinde bulunduğu yanlışları çırılçıplak gözler önüne seren bir sonuçtu.

Bu Ali Sami Yen sahnesinin perdesinin kapandığı son gösteriydi.

Derbi ile ilgili analizi yazarken Galatasaray’ın tarihi mirasından ve onu güçlü kılan aktörlerinden söz etmiştik. Turgay Şeren’in yazısı çok önemli mesajlar taşıyordu ve böylesi zamanlarda bir motivasyon aracı da olabilirdi. Ancak şu maçı izledikten sonra şöyle bir sonuç çıkarabiliyoruz ki Galatasaray yönetimi ne bu takımı ne de kulübü taşıma kuvvetine ve iradesine sahip gözükmüyor.

Rijkaard’ı gönderip, Hagi’yi takımın başına getirmekle bir anlamda zor zamanlarda yapılması gereken taktiksel değişikliklerden sonuç alma becerisini gösterip, tarihi farktan kurtarıp belki de on yıl sonra Kadıköy’de galibiyet sevinci yaşayabilecek duruma getirebilen Galatasaray yönetiminin takımı Beşiktaş maçına hazırlayamamış olması bu işin ucunu bırakmış olduğunun göstergesiydi.

Son on yılda sportif olarak bütün branşlarda dibe inen Galatasaray sadece futbol şubesi ile ayakta durma gayreti içindeydi. Yine tarihinden aldığı beceri ve güçle bunu da başarıyordu. Ancak ne 2006’da ne de 2008’deki şampiyonluklar profesyonel anlamda modern bir yönetimin eseri değildi. Bugün Galatasaray kulübünün başındakiler o günleri kurtarma pahasına gelecekte olacaklardan habersizdi.

İşte bu gelecek gelmiştir. Galatasaray futboluyla birlikte dibi görmüştür.

Kuşkusuz Galatasaray içinde bulunduğu durumdan sıyrılıp yeniden düzlüğe çıkma potansiyelini de içinde barındıran bir kurumdur, yapıdır. Dipten daha dip olmadığına göre artık ibre yukarıyı gösterecektir. Belki bu yenilgi yeniden yapılanma için Galatasaray’a zaman kazandıracaktır.

Hagi’nin hücum zenginliği yaratan bir teknik adam olmadığını önceki derbide ve maçlarda izlemiş; bunu da tartışmıştık. Galatasaray’ın onun kontrolüne geçtikten sonra atabildiği gol sayısı bu maça kadar 2, bununla birlikte 3 oldu. Bir takımın santrforu olmaması bir mazerettir ancak takım içinden santrfor meziyetlerine sahip futbolcu çıkartamayıp, onu pas zenginliği ile besleyememenin özrü olmasa gerektir. Yılını karıştırıyor olabilirim ancak 1992’de Osieck yönetimindeki Fenerbahçe’nin yokluktan bir Bülent Uygun yarattığını ve o sezonu hem gol kralı olarak tamamladığını hem de şampiyonluğu kıl payı kaçırdığını da biliyoruz.

Maalesef Hagi çok iyi sinyallere veremiyor.

Kendi saha ve taraftarının önünde Ali Turan ve Sabri ile sahaya çıkmanın tek açıklaması olabilir; önce Beşiktaş’ı durdurmak!

Başarabildi mi?

8. dakikadaki penaltı pozisyonu hangi kanattan oldu? Holosko topla buluştuğunda bu iki futbolcu neredeydi? Yeteneklerinin kısıtlı oluşundan sıkça söz ettiğimiz Holosko topu kaç metre sürdü?

Servet’i çıkarıp, o bölgeye Cana’yı gönderip, Cana’nın yerine de Barış’ı almanın hücum futbolu bakımından bir anlamı olabilir mi? 2-0’dan sonra 4-2-4 oynayabildiğine göre, o zaman Cana’yı çıkarıp neden Baros’u daha erken bir zamanda sahaya sürmedi?

Sezon ortalaması 1 gol bile olmayan Nobre’ye bu maçta kafa ile gol attıran Galatasaray savunmasına son şekli veren Hagi, Fenerbahçe karşısındaki oyununun bir seraptan ibaret olduğunu sanırım herkese göstermiştir.

Schuster ilk defa pragmatist davrandı. Hele 9. dakikada skor avantajını da eline geçirince Beşiktaş’ın son iki senede en iyi yaptığı şeye geri döndü, savunma futbolu oynattı. Beşiktaş’ın içinde bulunduğu zor durum, üstelik oynadığı takımın Galatasaray olması nedeniyle bunu anlamak gerekiyor. Ayrıca Schuster kadro olarak hiç de savunma yapacak bir takım sahaya çıkarmadı. Belki de şartlar bunu gerektirdi veya öyle gelişti de diyebiliriz.

Beşiktaş adına ilginç olansa Nobre ve Holosko gibi son zamanlarda futbol olarak fazlasıyla gerilemiş iki oyuncusunun sonuca etki eden hamleleriyle maçı kazanmış olmasıdır.

Galatasaray teknik yönetimi ve futbolcularının esas odaklanması gereken şey de budur; bu maçın kaderini nasıl olmuş da Beşiktaş’ın en çok eleştirilen futbolcuları belirleyebilmiştir?

Sekiz senedir Galatasaray’ı yenemeyen bir Beşiktaş nasıl olmuştur da bu seriye son verebilmiştir?

Schuster ülkemizde yeni olmanın dezavantajını yaşıyor. Bunu da anlamak gerekiyor. Beşiktaş’ta yapmaya çalıştığı şeyin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu takım geçiş futbolu oynuyor. İnişli çıkışlı sonuçlar da biraz bunun eseridir.

Bu yenilgi ile Galatasaray’ın liderle arasındaki puan farkı 16’ya çıkmış son sıradaki Kasımpaşa ile dokuza düşmüştür. Bu haliyle de ligde kalma mücadelesi veren takımların klasmanına dahil olmuştur. Son otuz yılda böyle bir tablo olduğunu hatırlamıyorum.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..