Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '09

 
Kategori
Mizah
 

Alim ile derviş

Alim ile Derviş

“Öğüt v e r m e s i k o l a y, d e r s a l m a s ı z o r d u r.”

“Alim bilmediği çok olan kimsedir.”

“Dervişin fikri ne ise zikri de odur.”

Padişahlar bazen saz meclislerinde, bazen de ilim meclislerinde bulunurlarmış. İlim meclislerinde çeşitli konular üzerinde sohbetler edilirmiş.

Bir ilim meclisi toplantısında padişah vezire sormuş:

-Ey vezirim, acaba âlimler mi daha alçak gönüllüdür, yoksa dervişler mi ?

Vezir padişahın bu zor sorusu karşısında ne diyeceğini bilememiş. Bu sırada bu sohbeti dinleyen ak sakallı birisi:

-Ulu padişahım, bir gün âlim ve dervişlerin katılacağı bir toplantı düzenlersiniz, bu toplantıda hangisinin daha alçak gönüllü olduğunu görürüz, demiş.

Padişah yaşlı adamın bu önerisini kabul etmiş.

Memleketin her yerine haberler yollanmış. Bütün alim ve dervişler sarayda yapılacak toplantıya çağrılmış.

Belirlenen gün gelmiş çatmış.

Toplantının yapılacağı salonun kapısına padişah, veziri ve yaşlı adam kıyafet değiştirerek dikilmişler. Toplantıya önce alimler, sonra dervişler sırayla girecekler.

Padişahla vezir giriş kapısının bir kenarında, tanınmayacak şekilde değişik kıyafetlerle olanları izliyorlar.

Alimler sırayla salona girmeye başlamışlar. İlk âlim kapıya geldiğinde kapının kolunu tutan yaşlı adam sormuş:

-Efendi hazretleri, kusura bakmayın ama size bir soru soracağım. Acaba söyler misiniz bu gece davete katılacak en büyük âlim kimdir sizce ? Âlim kasılarak cevap vermiş:

-Tabii ki benim, benden başkasını tanımıyorum, demiş.

Derken ikinci, üçüncü, dördüncü…Bütün alimler gelip geçmişler.

Yaşlı adam gelen bütün âlimlere aynı soruyu sormuş ve hepsinden de aynı cevapları almış.

Sıra dervişlere gelmiş. İlk derviş içeri girmek isterken yaşlı adam ona da:

-Ey dervişler dervişi, söyler misiniz bana, bu toplantıya katılacak en büyük derviş kimdir ? diye sormuş.

Derviş, sorulan soruya hiç düşünmeden cevap vermiş:

-En büyük derviş arkamdan gelendir, demiş.

İkinci, üçüncü, dördüncü derken son dervişe kadar aynı soru sorulmuş ve aynı cevaplar alınmış ”en büyük derviş arkamdan gelen derviştir.” Sıradaki en son dervişe de aynı soru sorulmuş. Soruyu dikkatle dinleyen derviş tam, “En büyük derviş arkamdan gelen derviştir” diyecek bakmış arkasında kimse yok. O da şöyle demiş:

-Üzgünüm çok üzgünüm, siz dikkat etmemişsiniz. Büyük dervişlerin hepsi benden önce geçtiler, benden önce salona girdiler, demiş.

Derler ki “öğüt vermesi kolay, ders alması zordur.”

Ne dersiniz...?

Bir fıkra:

(Bir memleketin birçok şairi varmış ama içlerinden birisi kendisini çok büyük görürmüş. “ Bu memleketin en büyük şairi benim” dermiş de başka bir şey demezmiş. Bir gün arkadaşı, onu evinde ziyaret ederek : “ İngiltere kültür bakanlığı bizim hükümetten iki şair istemiş. O şairleri ve eserlerini yapılacak kültür etkinlerinde halka tanıtacaklarmış. Bizim hükümet de en büyük iki şairimizi bu ülkeye göndermek için karar almış” demiş. Büyüklüğüyle övünen şairimiz hemen “anladık anladık, peki ikincisi kimmiş ? ” demiş. )

Bir ders:

(Bir alim kayığa binmiş ırmağın öte yakasına geçiyor. Kayıkçıya, “sen balığın havasız nasıl yaşadığını bilir misin ? “ demiş. Kayıkçı “bilmem” demiş. Alim bu kez “pi sayısı nasıl bulunmuştur ?” diye sormuş. Kayıkçı “ ben nerden bileyim” demiş. Alim kayıkçıya bakıp “yazık sen tüm ömrünü boşa harcamışsın “ demiş. Kayıkçı boynunu bükmüş, yola devam etmişler.

Nehrin ortasına vardıklarında bir fırtına kopmuş. Kayık başlamış sağa sola sallanmaya. Ha battı ha batacak. Bu kez soru sorma sırası kayıkçıya gelmiş. Alime “Beyim siz yüzme bilir misiniz” demiş. Alim de “Ben hiç yüzme bilmem “ demiş. Bu kez kayıkçı alime dönüp “ Ya öyleyse, siz de bütün ömrünüzü boşa harcamışsınız” demiş.)

(Yayına hazırladığım “Ders Olsun” adlı kitabımdan)

 
Toplam blog
: 165
: 646
Kayıt tarihi
: 16.02.09
 
 

Recai Şahin: 1941 yılında Fethiye- İncirköy'de doğdum. İlkokul köyümde, ortaokulu Fethiye'de okud..