Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Temmuz '13

 
Kategori
Siyaset
 

Alın size bir "ayağın baş olma" öyküsü!

Alın size bir "ayağın baş olma" öyküsü!
 

AYAKLAR BAŞ OLUR MU?


- Ne oluyor yahu? Gerilim içinde görünüyorsun…
 
- Gerilim içindeyim ve HOŞBEŞ ÇAYEVİ’ ne gündemi ben öneriyorum.
 
Sessizleştiler, bütün katılımcılar sesi yükseliveren ormancıya doğru döndü…
 
- Bir ‘’AYAKLARIN BAŞ OLMASI…’’ muhabbetidir gidiyor. Her nutukta savuran mı ararsın, her köşe yazısına edebiyat eyleyen mi… Bakın, BEN SİZE, çok da kişiselleştirmeden BİR YAŞANMIŞIMI ANLATAYIM… BİR DAHA HAYKIRAN, HÖYKÜREN OLURSA ANIMSARSINIZ…
 
* * *
 
- KOMİSYON BAŞKANIYDIM BİR ZAMANLAR. Üyelerimle, memurlarımla, köylerde-kasabalarda kurduğumuz şantiyelerde, çoluk-çocuğumuzdan ayrı yaşardık… YILIN BİRİNDE BİR MÜHENDİS ATAMASI GELDİ… Bölge Müdürü’ ne çıktım sordum; ‘’Kimdir bu? Bizim işimizi de hiç bilmeyen yerden geliyor. Benim aracımda da, şantiyemde de yer yok ki? Mutfağımızda fazladan tabak bile yok…’’ Diyecek bir şey bulamadı. ANKARA YAPMIŞ ATAMAYI, işime yaramaz ise araziye götürmeyebileceğimi söyledi. Bir yerde şefmiş, bir şeylere bulaşmış, silah falan çekmiş, hapse girmiş, görevden almışlar, sürgün yeri diye benim komisyona vermişler… Adamı aldım karşıma, konuştum; ‘’Arkadaşım, bir hafta bizimle şantiyede kal, bizim işimizi gözle, yapabileceğine aklın keserse devam et. Sana öğretirim. Gün gelir ÜYE, daha sonra da BAŞKAN olursun. Zordur, yılın sekiz ayı şantiyede yaşarsın ama özgür olursun, karışanın, görüşenin olmaz. Bizce sürgün değildir bu meslek…’’ Kabul etti. Bir hafta yanımızda taşıdık; Cehennem gibi sıcak olduğu için sabah 05.00 de araziye çıkıyor, 14.00 e dek dayanabiliyor, dönüp duş alıyor, biraz uyuyor, sonra harita ve tutanaklarla uğraşıyoruz… Hafta sonu merkeze dönerken sordum… ‘’Ben bu mesleği böyle bilmiyordum. Benim sağlığım buna izin vermez. Yardımcı da olursanız ayrılmak, bölge merkezinde bir şubeye geçmek isterim…’’ Arazi sezonu sonuna dek bölge merkezinde bıraktık, daireye ya geldi, ya gelmedi… Kış gelince şantiyeyi kapadık, merkeze toplandık. Bir ay demedi, odasında oturan mühendis ve üyelerim geldi, ‘’BAŞKANIM, ÇEKMECELERİNDE İLMİHALLER, ARAPÇA LÜGATLER… KENDİ KENDİNE OKUSA, NEYSE… SÜREKLİ BİZE DE OKUMAYA KALKIYOR, LAFI ATATÜRK’ E GETİRİYOR, AŞAĞILIYOR… BİR OLAY ÇIKACAK ARAMIZDA. ATIN BUNU YANIMIZDAN LÜTFEN… OLMAZSA BİZ AYRILACAĞIZ…’’
 
- Eee, ne yaptın?
 
- Çağırdım. ‘’Arazi sezonu yaklaşıyor yine. Başka yer istiyordun. Dilekçe ver de seni bölge merkezinde bir şubeye aldırayım…’’ dedim. Verdi… Ankara’ yla konuştum, ‘’Ya o, ya ben… Komisyonumda olay çıkacak yoksa!’’ dedim. BÖLGE MERKEZİNDE BİR ŞUBEYE MÜHENDİS YAPTILAR. Arada bir, sabah 10.00 da, şöyle bir geçtiğini görüyordum. Müdürüne sordum, ‘’Çalışıyor mu?’’ diye. ‘’Yok canım sen de! NE İŞ VERSEM YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRAN, İŞE YARAMAZ BİR ADAM… SÜREKLİ DİNİ KİTAPLAR OKUYOR, ETRAFINA VAAZ VERİYOR…’’ dedi.
 
- Ne oldu sonra?
 
- YILLAR GEÇTİ, O HEP OTURDU. Ben de komisyonların başına müdür olmuştum. Arada bir ziyarete geliyordu. SEÇİM OLDU… Bu adamda havalar değişti… MEĞER MİLLİ GÖRÜŞ’ TEN GELİYORMUŞ, ÖĞRENCİYKEN SAYIN GÜL’ LE AYNI ODADA KALMIŞMIŞ… Müsteşarlık beklediği söyleniyordu, sürekli izinli, raporluydu, Ankara’ daydı. Postu sermiş oraya, kim genel müdür olacak, kim daire başkanı olacak, ona soruluyormuş… Ankara’ dan arkadaşlar arıyor, ‘’Yahu bu adam da neyin nesi, kimin fesidir? Bir zamanlar sendeymiş…’’ diye soruyorlardı. Onlara ‘’Sultanımızın fesidir, bence buruşturup, kirletmeyin!’’ diye takılıyordum… E, kendisi ne zaman, ne olacak? Beklediği makamlar birer birer doluyor… MEĞER SİCİLİ LEKELİYMİŞ, üçlü kararname gerektiren makamlara konamıyor… Sayın SEZER onaylar mı? Durmadılar arkadaş… Hiç alakasız bir yere DAİRE BAŞKANI YAPTILAR. Daire başkanı atamasına Cumhurbaşkanı imzası gerekmiyor çünkü… Zaman geçti, CUMHURBAŞKANI DEĞİŞTİ, SİCİL AFFI ÇIKTI, ADAM ÜÇLÜ KARARNAMEYLE, DEVASA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜMÜZE BÖLGE MÜDÜRÜ OLARAK GELDİ, OTURDU… İlk işi de yanında pineklediği, sineklendiği şube müdürü arkadaşımızı ‘’Ne zaman emekli oluyorsun abi be?’’ diye taciz etmek oldu. Emekli olmazsa sürecek bir yere… Ben mi? BEN O SIRALAR DÖRDÜNCÜ KEZ SÜRÜLÜP, DÖRDÜNCÜ KEZ YARGI KARARIYLA MASAMA DÖNMÜŞTÜM… BU ADAM HAKKI YENİYORDU DA HAKLARINI GERİ Mİ ALMIŞ OLDU? MAĞDUR EDİLİYORDU DA BU HÜKÜMET ADALETİ Mİ SAĞLADI? Bu adam meslek yaşamı boyunca verilen her işi sabote etti, ya da beceremedi, buna rağmen cezalandırılmadı, merkezde pineklemesine ses çıkarılmadı… Ve BU ADAM ‘’AYAK’’ TI işte, HİÇBİR ARA GÖREVİ, KIDEMİ YAŞAMADAN, YAPMADAN ‘’BAŞ’’ OLDU… Ne oldu sonra? O görevi de yöneticilerinin dayanamayacağı kadar karıştırdı, ya da göze batacak kadar kirletti, İKİ ÜÇ YIL SONRA ALINDI AMA BU KEZ MÜFETTİŞ YAPILDI. ŞİMDİ, GEÇMİŞTE kendisinin HİÇ YAPMADIĞI, yapamadığı, BİLMEDİĞİ, DENEYİMİNİ KAZANMADIĞI GÖREVLERİ YAPAN İNSANLARI DENETLEMEKTE, KORKUTMAKTA, İKTİDAR SAHİPLERİNİN İSTEKLERİNİ YAPMAZLARSA CEZALANDIRMAKTA KULLANILIYOR, EN YÜKSEK MAAŞ KARŞILIĞI… Bu benim yaşadıklarımdan yalnızca birisi… Bu geçmiş on bir yılın, özellikle son beş yılında, tüm kurumlardaki amiran koltuklarına, bu şekilde, kesip attıkları deneyimli başların yerine ayakları baş edip oturttular. Hepsinin özgeçmişi dosyalardadır…
 
- . . .
 
- Tek kurum kaldı… Tek kurum; ORDU… Ama orada da üst rütbelere yükselme zamanı gelenlerden YÜKSELMESİ İSTENMEYENLERİN BAŞINA BİR ŞEYLER GELİYOR artık… Yakında ‘’Üstün başarı gösterenler beş-altı rütbe üstüne kadar terfi edebilir…’’ gibi bir mevzuat geliştirip, yüzbaşıları, binbaşıları general eyleyerek, tümenlerin, kolorduların, hatta orduların falan başına komutan yapmaya başlayabilirler… Hiç şaşırmam… KOSKOCA OSMANLI’ DA, SULTANIN KARDEŞİNİ, KIZINI ALAN ADAMLAR, PAŞA, VEZİR, VEZİR-İ AZAM OLUVERİRMİŞ YA… ÖYLE ÖYLE KOSKOCA BİR İMPARATORLUK OLMUŞ…
 
- ‘’Öyle öyle’’ de koskoca İMPARATORLUK YOK OLMUŞ AMA… 
 
Emekli astsubay dayanamadı, söze girdi…
 
- TSK İÇ HİZMET MEVZUATINDAKİ 35. MADDEYLE OYNAYACAKLAR ŞİMDİ DE... Kaldırmıyor, değişiklikler yapıyorlarmış. Utanmadan böyle diyor bir bakan… Kaldırmıyorlarmış… Can alıcı hükümler değişiyor ama ‘’35.’’ diye bir madde var, kaldırılmamış oluyor… Yalan değil… Yemin etse başı ağrımaz…  ‘’CUMHURİYETİ KOLLAMA VE KORUMA’’ GÖREVİ DEĞİŞTİRİLİYOR, ‘’VATANI KORUMA…’’ OLUYORMUŞ… Vatan kimlerin elinde, kime esir düşmüş, önemi yok… Böylece darbe yapmak için gerekçesi olmayacak…
 
- O işin ardında bir şey vardır. Darbe, marbe değil... Kokusu yakında çıkar. SEN HANGİ ÜLKEDE, HERHANGİ BİR YASA UYARINCA DARBE YAPILDIĞINI GÖRDÜN? Darbe yapanlar zaten, olan ya da olmayan yasaları, kuralları yok ederek bunu yapar, kendi yasalarını adamın burnuna dayarlar…
 
- Bir sohbetimi hiç unutmam; 1979 yılıydı. Ecevit Başbakan… Arkadaşım olan Ömer İhsan PAKÖZ isimli Denizli Milletvekili de onun güvenilir adamlarından… Denizli’ de, bir otelde baş başa kahvaltı ediyorduk. İyi dostumdu. Nereden aklıma geldiyse, ‘’ASKERLE KAYNAŞABİLDİNİZ Mİ?’’ diye sordum. ‘’BEN YILLARCA KAYMAKAMLIK, VALİ YARDIMCILIĞI YAPTIM, ŞİMDİ DE VEKİLİM. ASKERLERLE ÇOK SIKI MESAİM OLDU HEP VE ŞUNU GÖRDÜM; ASKERLERLE NE KADAR İÇ İÇE, NE KADAR YAKIN OLDUĞUNU ZANNEDERSEN ET, ASLA DEĞİLSİNDİR… HİÇ KİMSE HİÇBİR ZAMAN BAŞARAMAZ BUNU…’’ dedi.
 
- Bir türlü kavrayamadı insanlarımız DEMOKRASİYİ… Önemli olan şu madde, bu madde, şunu var, şunu yok etmek değil. ÖNEMLİ OLAN, HER KİM ELİYLE OLURSA OLSUN, DARBE YAPILMASI İÇİN BİR TEK GURUBUN, HATTA BİR TEK KİŞİNİN BİLE BEKLENTİYE GİRMEYECEĞİ YÖNETİMİ, DEMOKRASİYİ GERÇEKLEŞTİREBİLMEK…
 
- BİR TÜRLÜ KAVRAYAMADILAR…
 
Derin mi derin bir sessizlik oldu, katılımcılar birer ikişer ayrılmaya başladılar…
 
_______________________________________________
 
ÇOK GERİLDİK,
 
HADİ BİRAZ GÜLELİM…
 
 _______________________________________________
 
Hilmi GÜRDAL, ANTALYA, O.H.A. (Orçam Haber Ajansı) (!)
 
KILIÇDAROĞLU HAPI YUTTU…
 
Suriye hükümetine yakın kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Devlet Başkanı Esad CHP Genel Başkanı Kemal KILIÇDAROĞLU hakkında 100 000 liralık manevi tazminat davası açma hazırlıkları yapıyormuş. Gerekçe olarak da Sayın KILIÇDAROĞLU’ NUN bir süre önce yaptığı konuşmada, kendisini Sayın Başbakan’ la benzeştirmesi, bunu bir türlü hazmedememesi olarak ifade ediliyor.(Haber henüz resmi kaynaklarca teyit edilmedi.)16.06.2013
 
 _______________________________________________
 
                                                              
 
                                                                      Özcan ÇELTİK
 
                                                                         29.06.2013
 
 Not: -01.07.2013 de Gazete KAKTÜS’ de yayınlandı. 
 
Toplam blog
: 237
: 361
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

1949 Antalya doğumlu, ANSAN üyesi Orman Yüksek Mühendisi, ressam ve öykü yazarıyım. KAKTÜS MEDYA ..