Alın yazısı...

Tanrının el yazısı güzel midir?..

- Herhalde değildir.

Nereden mi anladım?

-Alnımızın yazısından!

Okuyunca, bana hak vereceğinizden eminim!

Geçmişi anımsayalım:

Daha dün Güvercin, Kurt bir de Arıile yola çıkmadık mı?..

Yakın zamanlara kadar, “Adil Düzen” diyenlerin peşine takılmadık mı?..

Daha geçenlerde, “Düşün peşime, sizi kurtaracağım” diyenleri “Baba” ve onun manevi kızını “Bacı” ilan etmedik mi?..

Peşine düşecektik “Baba”mızın, emekli olacaktık 25 yaşımızda.

Hepimizi  ev, araba sahibi yapacaktı “Bacı”mız.

Tütünümüzü, buğdayımızı bol para vererek satın alacaklardı hani...

Baba’dan, Bacı’dan, Adil Düzen’den, Güvercin, Kurt ve de Arı’dan çok önce “Bir koyup üç alacaktık” diyenler, “Her mahallede bir milyoner”çıkartacak olanlar da vardı…

Eee, hani?.. Bak bakabildiğin kadar, dümdüz.

Dünya durur, yürür, yeniden durur, yeniden döner.

Aman dikkat edin, dikkatli yürüyün, bugünlerde de yollar, köşeler çukur dolu! Bu kez de “Usta Kaptan” var dümen başında.

Gemi ağır aksak da olsa gidiyor. Ama nereye?..

Biz nereye gitmeyi istemiştik, gemi nereye gidiyor?

Geminin rotasında ilerlediğinden emin miyiz?

Demem o ki:

Neden memleketimizde, “memleket kurtarıcılar”eksik olmuyor?..

Eğer ille de bir “iyilik” yapmak istiyorlarsa, memleket  kurtarıcıları bu iyiliği başka yerlerde yapamazlar mı?..

Bize uzak, bizden çok ırak yerlerde.