Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '16

     
    Kategori
    Gündelik Yaşam
     

    Alışmak bizi de öldürür...

    Alışmak bizi de öldürür...
     

    Alışkanlıklarımızın peşinden gitmekle başlamıştık yolculuğa...


    Hiç bir şey senin gördüğün gibi değildir aslında… 

    Her dokunduğunu, her kokladığını, her gördüğünü zararsız zannedersin ama aslında zararsız zannettiklerin hayatına en çok zarar verenlerdir. Kandırmak bir yaşam biçimi olmuştur insanlar arasında.  Bir bakarsın herkes kendi rolünü oynama telaşı içindedir.  İnsanlar arasında yaşanan sorunlar rollerin iyi oynanmamasından veya iki rolün birbiriyle olan çatışmasından kaynaklanıyor.  Kimse ne olduğunu anlayamıyor. Garipsemiyor da durumu...  Sanki olağan bir hayat hikâyesi cereyan ediyormuşçasına insanlar yaşamlarına devam ediyorlar. Sahtekârlıklar yaşamın olağan akışı haline geldi. 

    Filmler...

    Her gün seyrettiğimiz o filmlerden beğendiğimiz karakterleri hayatımızın içine sokmayı marifet biliyoruz. Eğer onlara benzer kişilikleri bulamıyorsak, biz onlar gibi olmaya çalışıyoruz. Onlar gibi olabilirsek çevremizdeki insanlar bizi çok daha fazla beğeneceğini zannediyoruz.  Bazen bir komedyen oluyoruz mesela… Onların esprileri ile insanları güldürmeye çalışıyoruz. Kendi yeteneklerimizin köreldiğini, doğallığımızın kaybolduğunu göremeyecek hale geliyoruz bir süre sonra. Bazen romantik bir jön oluyoruz sevdiğimiz kadının karşısında... Sevdiğimiz kadın bize değil o jönün oynadığı role âşık olur.  

    Farkında olmadan rolümüzü ustalıkla yerine getirmeye çalışırız.  Hepimizin hayatı bir film sahnesine dönüşür.  Herkes farklı bir film ile sahneye çıkar.  Bu durumda hayatlar ve sahneler birbirine karışır.  Herkes kendi hayatının başrolünü oynarken, bir başkasının filminde yardımcı oyuncu, bir başkasının filminde ise figürandır.

    Daha fazla filmde sahnemiz olsun isteriz. Bu nedenledir ki sosyal medyalara açılırız. Fotoğraflarımız hiç kimsenin hayatlarındaki film karelerinde olmayanlardan seçilir.  Herkesin kendi filminde olmasını isteyeceği türden film kareleri... Bu nedenle en mutlu olduğumuz anların fotoğraflarını ve videolarını çeker yayınlarız. Eminizdir ki çevremizde kimse mutlu değildir.  Dostlarımızın mutsuz ruhuna mutlu pozlar sunarak sivrilmeye çalışırız.  Sonra kaç kişinin bu resimleri beğendiğini bakarak hayatlarımızın istatistiklerini tutarız... Kimsenin yaşayamadığı film sahnelerini bularak herkesi özendirmek isteriz hayatımıza.  Çevrede olan biten hiç bir şey bizi vazgeçiremez bu amaçtan...

    Birçok olay cereyan eder bu esnada etrafımızda...

    Birileri yaşadığımız topraklarda bizleri birbirimize düşman yapmaya çalışır.  Biz onların filmleriyle büyüdüğümüz için hiç konduramayız bu kahpeliği kendilerine... Her filmde örnek aldığımız kahramanlar filmleri mutlu son ile tamamlıyordu. Eğer bizim topraklarımızda bir film çevireceklerse sonunda mutlaka mutlu son olacağını düşünürüz bu nedenle. Ama aslında onlar da bu amaçla, filmlerini çekip bizim hayatlarımıza sunmuşlardır ama biz bunu anlayamamışızdır.  

    Dönüp baktığımızda etrafımıza cevabını bulamadığım birçok soru üretiriz.  Bize cevaplar ya filmleri çekenlerin yönettiği gazeteciler verir ya da onların buyruğundaki siyasiler...  Onlar bizlere bu yaşanılanların hayatın olağan süreçleri içinde olduğunu anlatırlar.  Biz de bir süre sonra alışamadığımız her şeye alışırız. Ürettiğimiz soruları bir süre sonra unutur, hayatın normal akışı içinde olduğunu düşündüğümüz bu düzen içine sürükleriz. 

    Ve hayat böylece akıp giderken bir bakarız bir gün bir sahne çöker…

    Sahnede ölenler yaralananlar olduğunu görürüz.  Çeşitli hikâyeler uydurulur bu çöküş ilgili. Biz hepsine inanırız.  Her şey hayatın normal akışı içindedir ve bir süre sonra tüm olup bitene alışıveririz... Ne ölümler garip gelir bize ne yıkılan hayatlar. Hiç bir zaman kendi hayat sahnemize dokunmayacaklarını düşünürüz. 

    Ta ki dokundukları ana kadar...

    Ve o zaman her şey için çok geç kalmışızdır...

    Alışmak bizi de öldürür…

     
    Toplam blog
    : 1
    : 108
    Kayıt tarihi
    : 28.06.15
     
     

    İlk adımı kendimi değiştirerek attım. Sonra başkalarını da sürüklemek istedim peşimden. Düşecekse..