Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '11

 
Kategori
Kültürler
 

Alışveriş, Kahve ve İpekyolu

Alışveriş, Kahve ve İpekyolu
 

Kahvenin Adabı


Benim gibi kahve tiryakisi olanlar bunu çok iyi bilirler, Türk kahvesi yanında su ile ikram edilir. Hatta bu adeti geçtiğimiz yıl Macaristan seyahatimde oradaki kafelerde bile halen uyguladıklarını görünce, Osmanlı’nın kültürel mirasını nasıl gururla taşıdıklarını görüp, bir kez daha onları takdir ettim. Evet bilenler bilir, Osmanlı zamanında eve misafir geldiğinde kahveyle birlikte su getirilirmiş. Kahvenin yanında neden su getirilirmiş biliyor musunuz? Misafir toksa kahveyi alırmış, açsa suyu. Tabii o zaman hemen sofra kurulurmuş. Böylece çok ince bir nezaketle anlaşılırmış misafirin hali.  

Kahve gelir Yemen'den, kendisi gibi esmer tenlilerin memleketlerinden. Kuzey yarım küreye doğru ilerleyen sıcak sular gibi, kahve taneleri de gemilere tutunup çıkar, bize keyif getirir. Eski dünyadaki tüm milletler öyle benimsemiştir bu taneciklerin keyfini, adeta birer onur madalyası gibi kültürleriyle bütünleştirerek taşırlar.  

Tıpkı kahve tanecikleri gibi daha pek çok kültürel değer uzak doğu ve güneyden gelip kuzeyin zenginliklerine karışmıştır. Gezginler de alışveriş damarlarından akan sıcak parayı kendilerine geçim kaynağı yapmışlardır böylelikle. Akıp giden, yollarda serüvenleşen, hayalî birer karaktere dönüşen, renkten renge bürünen eşsiz anılar ile doludur hafızaları. Yerini yurdunu bırakıp yollara koyulan bir gezgin için en kıymetli şey, her anıyı bir katre daha genişleterek, derinleştirerek yaşamaktır.  

Böyle bir seyir defteri üzerindeyseniz eğer, yapacağınız tek şey o seyyahların sizin topraklarınızdaki seyrüseferlerindeki izlenimlerini güzel anılar ile süslemektir. Bugünün yolculuk konforundan uzakta, deve sırtında, kervanlar ile süre giden bu keskin kenarlı yolculuğun nerelerden geçeceği belli olsa da, gezginlerin yolculukları esnasında nelerle karşılaşılacağı asla belli değildir. Karşılarına çıkacak her kişi hancı, onlar ise yolcudur sadece. İşte bu sebeple 6000 km üzerinde ilerlerken iyi bir konaklama yapmak bir seyyah için çok önemlidir. Bu durumda “uzakdoğu” ve “vahşi batı”nın tam orta noktasına gelen yolcular saray mutfağının lezzetlerini, Türk hamamlarının ve hanlarının konforunu, çok milletliliğin engin hoşgörüsünü tadabileceği en güzel molaları Anadolu’da verilmiştir. İşte dünyaya nam salan Türk misafirperverliğinin, hoşgörüsünün kaynağı budur. Osmanlı, dostlukla gelen her güzelliği kendinde yaşatmış, pek çoğuna da kendine özgü hoş bir yorum katmış, kendi imzasını atmıştır, tıpkı kahve örneğimizdeki gibi...  

Yemen'den gelen göçebe çekirdekleri en gizemli yaşam sırlarını barındıran kahve telvelerine dönüştürmüştür Osmanlılar. Arap kültüründe tabaksız olan kahve fincanına bir tabak ve lokum eklenmiştir. Böylelikle ağız tatlılığı ile içilen acı kahve sonrasında, tabak fincanın üzerine çevrilir, bir dilek tutulur. Sonrasında da o telveye bakılır ve hoş, iç açıcı şeyler söylenir, gönüller alınır, dostluklar tazelenir. Böylece kahve telveleri dile gelir, kırk yıl hatırı sayılır dostluklar kurulur.  

Alışverişinde sahihliği ile de konuklarını en iyi şekilde ağırlayan bu millet, bu kültürel bağları bugün de birer çerçeve içinde saklamaktadır. O ruhu, o çeşniyi tekrar bugüne kazandırmak mümkün olmasa bile, ipek yolunun en güzel duraklarından olan Bursa Kapalı Çarşı, İzmir Kemeraltı ve İstanbul Mısır Çarşısı’nın bugün halen cazibe merkezi olması bunun en güzel örneğidir.  

TCDD’nin kuruluş yıldönümünün kutlandığı bu günlerde, bu güzel mirasın turizm turları ile ülkemize kazandırılacağı projeler üretilmesini temenni ediyoruz. Çünkü Ramazan ayının coşkusunu ülkemize gelenlere, kültürümüzü yakından tanımak isteyenlere, çocuklarımıza ve gençlerimize yaşatacak, alışveriş ve konforu bir arada sunan bu güzel kültürel zenginliği tadabileceğimiz projeler hepimiz için çok kazançlı olacaktır.  

Hoşgeldin Ramazan, iftar sonrası kahve keyifleri, sahurun rehaveti, arefe alışverişleri, bayram temizlikleri.  

İnançla kalınız.  

 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..