Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Eylül '10

 
Kategori
Deneme
 

Alışverişkolik

Alışverişin insanı ne kadar rahatlattığı şüphesiz. Alışveriş serotonin hormonunu salgılattığı için insana mutluluk veriyormuş. Bu nedenle de hastalığa dönüşebiliyor. Alışverişkolik oldu mu aynı alkoliklik gibi vazgeçemiyor insan. Bütçeniz falan artık önem arz etmiyor. Alırken duyduğunuz haz her şeyin önüne geçiyor. Alınanlar ise kişiye göre değişebiliyor. Kimi zaman ev eşyasına , kimi zaman kitaba , kimi zaman elektronik malzemelere ama çoğunlukla giysiye yönleniliyor. Çok gereksiz belki de hiç kullanılmayacak şeylere hiç acımadan maddi gücünün üstünde paralar veriliyor. Kredi kartlarında patlamalar yaşanıyor. Sonuç mutlu olayım derken mutsuzluğun batağına saplanmak.

Ben de alışveriş tutkunuydum. Bir zamanlar çok çoskulu olarak bu işi yapıyordum. Çünkü insanın mutluluk hormonunu salgılatabileceği en masum yol gibi görünüyor. Aslında o sırada alışveriş yapmak mutluluk verse de sonradan gerginlik yaratıyordu. İhtiyaç olan bir şey alınsa bile tedirgin oluyordum. Keşke almasaydım gibi düşünceler geçiyordu aklımdan . Hele bir de alışveriş etmiş eve giderken yolda düşkün bir amca teyze ya da çocuk görürsem kendime etmediğim kötü söz kalmıyordu. Şu kadar muhtaç insan varken hiç utanmadın mı gidip bu kadar gereksiz para harcamaya diye kendime verip veriştiriyor çok kötü bir durumda eve geliyordum. Ama kalıcı olmuyordu. Sonra yeniden vitrinler mağazalar beni çağırıyordu.

Ama alım gücü düştükçe ve çocuklar büyüdükçe kendimi sorgulamaktan yoruldum. Şimdi daha ziyade ev eşyalarına kalıcı şeylere ya da çocukların ihtiyaçlarına yöneldim. Gereksiz şeyleri almıyorum. Şunu da anladım ki... İçinde yaratıcılık potansiyeli olan insanlar bu yaratıcılıklarını ilgili alanlara kanalize edemezlerse en basitinden alışverişkolik oluyorlar. O olmazsa ya mutsuz , ya depresif , ya melankolik, ya da başka bir kolik yani mutlaka bir şeye tutku boyutunda saplanıyorlar.

Acaba gezi, okumak, kültürel etkinlikler de bulunmak, yardım derneklerine katılmak, resim veya müzikle uğraşmak bir ölçüde alışverişi engelleyebilir mi? diye düşünüyorum. Ama bu defa da çokça kitap , cd, resim malzemesi alıp, müzik kurslarına , gezi, tiyatro , sinema ve diğer alanlara para gidecek. ” parayla saadet olmaz” diye bir şarkı vardı ya ona hiç katılmıyorum. Çok parası olan bir insan alışverişkoliklik de neymiş diye gülüp geçer. Savrulacak paralar varken o bu olaya ihtiyaç, gereklilik veya en doğal olay gözüyle bakabilir. Zaten harcadığı alışveriş parasının ailedeki kimsenin başka ihtiyacını engellemediği için göze de batmaz. Sorun da teşkil etmez. Neyse ” sağlık olsun” denir ya sağlık bile parayla.

Tabi ki konu paran varsa alışverişkolik de olabilirsin değil. Önemli olan kendini dizginlemek hiçbir olaya gereğinden fazla tutkuyla bağlanmamak. Öyle değil mi?

Ne demiş büyük usta Can Yücel;

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
<ı>"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
<ı>Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
<ı>Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden...
<ı>Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.

Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
<ı>Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.

İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..