Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Şubat '13

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Alkali Beslenme Sanatı (II) / Sağlıklı bir yaşamın kılavuzu / ''Beslenmenin Diyalektiği' (40)''

Alkali Beslenme Sanatı (II) / Sağlıklı bir yaşamın kılavuzu / ''Beslenmenin Diyalektiği' (40)''
 

İnsan kızı ve insanoğlu  yeryüzü konukluğuna başladıklarında, kanlarındaki ph değerinin, ph7.44 olduğu söyleniyor!...  Yani bebekler dünyaya hafif alkali bir kanla geliyorlar!...  Ama bu şekilde dünyayı terk edeni yok!...

İnsanlar normal  sağlık koşullarında yaşlandıklarında, vücut yaklaşık %25 civarında bir alkali değer kaybederek, pH7.35  değerine düşüyor. Demek ki ilk gençlik döneminde insan kanında daha fazla oksijen bulunuyor... Bu değer, insan kanında hidroksil iyonunun yoğun olduğu anlamına gelir!...

Bu arada, pH değerinin, herhangi bir çözeltinin bazik ya da asidik olduğunu ölçümlemede kullanılan  ve onu tanımlayan bir ölçü birimi olduğunu da anımsatalım... 

Bilim insanları, asit ve bazların her birinin serbest hidrojen ve hidroksil iyonlarına sahip olduğunu belirtiyor. Ve belirlenmiş şartlar dahilinde ve belli bir çözelti içinde, hidroksil  ve hidrojen iyonlarının arasındaki ilişkinin sabit olduğunu birini değerini saptamak için diğerinin değerini de bilmek gerektiğini vurguluyorlar!...  Yani birbirinden ayrılmaz iki zıtlık ve bağımlı bir ilişki...

İnsanın sağlıklı bir yaşam sürmesinin içseldeki koşulu, vücud yapısı içinde dolaşan  sıvıların ve hücresel dokulardaki asit-alkali düzeyinin ''hafif alkali'' durumda kalabilmesidir!...Ve bunu sağlamaya çalışmak da, şüphesiz ki bizim elimizde.,,

Eğer sürekli ve ağırlıklı olarak, aşırı asidik yiyeceklerle beslenme gafletinde bulunursak ki  örneğin; bu dünya da sebze ve meyveyi sevmeyen ve de yemeyen birçok insan var; o zaman işimiz zorlaşıyor!..

Çünkü vücudun ph düzeyi pH7' den aşağıya doğru inmeye başladı mı, hastalıklarla karşılaşma şansımızda  ters istikamette yükselişe geçiyor!...

Ve sistemi savunup koruyabilmek için de, vücudün temel alkali minerallere olan ihtiyacı da aynı oranda artıyor!... Bunun için de, ağırlıklı olarak alkali yiyeceklerle beslenmeye geçmek gerekiyor. Ancak beslenme tarzı ve bu konudaki bilgi ve bilinçli olma haliyle, duruma bir şekilde müdahalede bulunamazsak, sistem kendini  koruyup dengelemek için bu kez içerdeki rezervlere yöneliyor!... Dokularımızdaki mineralleri boşaltıp tüketmeye başlıyor!...

Bu sınırlı müdahale, karşısındaki gücü bazen altedebildiği gibi, bazende ortaya çıkan rahatsızlıklara karşı yetersiz kalıyor!... Bu durumda vücudun pH dengesi hızla asitleşmeye doğru kaymaya devam ediyor ve bu durumda telafisi  ve de tedavisi zor olan rahatsızlıklara, maalesef neden oluyor!...

 Genel olarak tükettiğimiz asidik yiyecekler; bakliyat, kırmızı et, kümes hayvanları, balık, süt ve peynir çeşitleri, beyaz un ve çeşitleri, şeker ve tatlı gıdalar, yapay tatlandırıcılar(!), siyah çay ve kahve olarak karşımıza çıkıyor!...

Ve genel olarak tükettiğimiz alkali yiyecekler; alkali su, mineralli su, sebze suları, yeşil çay, yeşil ve taze olan, fasulye dahil tüm sebzeler, yeşil otlar, bazı çimlendirilmiş tohumlar, işlenmemiş baharatlar, işlenmemiş çekirdek ve kuruyemişler ve bazı meyveler...

Bu yiyeceklerle sağlıklı beslenme için kural basit; her öğünde bir porsiyon asitli yiyecek yerken yanında üç porsiyon da alkali yiyecek tüketmek!...

Ve yemeklerden yarım saat önce bir ya da iki bardak, mümkünse ılık alkali su tüketmek ve yemekle beraber su vb sıvı tüketmemek... Ancak, yemeklerden en az bir ya da iki saat sonra su içmeye başlamak ve yeni öğüne kadar da, her saat başı bir bardak su tüketmeye çalışmak!...

 

(devam edecek)

 

 
Toplam blog
: 392
: 4592
Kayıt tarihi
: 12.03.07
 
 

İstanbul doğumluyum. Sağlıklı beslenme, yüzme, doğada yürüyüş ve çevre özel ilgi alanlarım. Şiiri ve..