Alkışlardan kopmak çok zordur...

Ne zaman bir Sanatçı'nın ölüm haberini okusam içim acıyor, daralıyorum... Çok üzülüyorum...

Ölüm, Yaşam'ın noktalanmasıdır.

Canlılar; doğar, büyür, gelişir ve ölürler. Sanatçılar ise, ölümleri sonrası eserleriyle yaşarlar...

Onlar'ın yitimleri Şehit'lerin yitimleri kadar ağır geliyor bana... Özellikle Tiyatro ve Sinema sanatçıları yitimlerinden çok etkileniyorum. İkinci, yardımcı oyuncuların yitimlerin de daha çok. Tıpkı önceki akşam kaybettiğimiz "Olacak O Kadar'daki parodilerle tanınan tiyatro oyuncusu Mehmet Güney" gibi...

Yetmiş yaşında enfaktüs geçirerek hayatına veda etti Güney... O ve O'nun gibi bir çok Tiyatro ve Sinema emekçisi, yaşamların son demlerinde hep aynı ortak nedenlere bağlı yaşamlarını yitirmişlerdir... İlgisizlik, ona bağlı yalnızlık duygusu ve psikolojisiyle çöküntü yaşayarak Kalp Kriz'i sonucunda hayatlarına nokta koydular...

Mehmet Güney ve kuşağındaki Tiyatro ve Sinema yardımcı oyuncuları çok zor şartlarda çalıştılar. Sadece içlerindeki yaratıcılık duygularını topluma yansıtmak adına büyük özverilerle baş rol oyunculara destek olmuşlardır...

Son yirmi yıl'da yardımcı oyuncuların Sosyal Hakları biraz olsun düzelmiş görünse de, yeteri derecede gelişme sağlanamamıştır..

Eski yılların beslenme yetersizliğinden tutunuz, uykusuzluk ve diğer yorgunlukların bileşkesidir Tiyatro oyuncusu Mehmet Güney'in son günleri...

İlgisizlik dedik yukarıda...

Tiyatro yönetmeni ve oyuncusu olarak alkış'ı iyi bilenlerdenim... Yuttunuz mu toz'u, aldınız mı alkışları bırakamazsınız... Ayrı bir dünyadır hele Tiyatro. Kulis, kostüm, ışık, dekor, seyirci adeta Okyanus ötesi bir yurt gibidir...

Profesyonel olarak, yani Tiyatro ve Sinema sanatını meslek edinmiş oyuncular için alkışlardan kopmak çok zordur...

Düşününüz, oyunculuğunuz beğeniliyor, alkış alıyorsunuz yıllarca. Seyirci ile elektriğiniz mükemmeldir... Pat! aniden, herhangi bir nedenle seyirciden kopuyorsunuz... Alkış bitiyor...

Olacak O Kadar'da -dile kolay- otuz yıl Levent Kırca ile oynamış, Olacak O Kadar yayın hayatına son verince Güney'in de hayatı son buldu.

Ne acı değil mi?