Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Alkol, heykel ve dişi/erkek mesafesi

Alkol, heykel ve dişi/erkek mesafesi
 

Alkol kurbanı Aktör Mesut Engin


Bu ülkede çocukluğumdan beri çağdaşlık adına görüp duyduklarım şunlardır. 

İçki, kadınların açıklığı, mahremiyet, sanat, biraz da gravat... 

İçki içmiyorsanız, eşiniz kapalıysa, mahremiyeti ciddiye alıyorsanız, gelenekten yanasanız, oğlunuzun/kızınızın kimlerle, nerelerde vakit geçirdiğinden haberdarsanız gericisinizdir. 

Bu anlayışınızın sosyo/psikolojik bir temeli olsa da, bilim ve akılla desteklense de hakkınızdaki yargı asla değişmeyecektir. Hatta bu konuda, yoğun bilgi birikimine sahip olsanız bile, gene de "gerici" damgasını yemekten kurtulamazsınız. Çünkü siz, hakim gücün belirlediği medeniyet şablonuna uymamakta, aydınlıktan kaçıp, karanlık dehlizlerde dolaşmaktasınız. 

Yok eğer içki içiyor, eşiniz/in başını açıyor, mahremiyeti, "bu çağda bu kafa!" olarak değerlendiriyor, kızınızın/oğlunuzun kimlerle ve nerelerde dolaştığını umursamıyor, takım ebise ve gravatla geziyorsanız ilerici, aydın ve çağdaş bir vatandaşsınız demektir. 

Yani görüntünüzle durumu kurtarmaktasınızdır. Dağarcığınızın boş mu, dolu mu olduğunun, hayata dair tercihinizi bilinçli bir biçimde mi, yoksa rastgele mi yaptığınızın hiç önemi yoktur. Bu tarz, niceliğini bilmediğmiz batı kültürünü taklit ederek sınıf atlamanın bize has (alaturka) bir yoludur. 

Evet, bu ülkede, sırf bayan üyeleri açık dolaştığı, erkekleri de içki kullandığı için çağdaş kabul edilmiş bir sürü aile mevcuttur. Buna karşılık tahsiline, entellektüel birikimine, günümüz dünyasının tekniğini kullanmada gösterdiği üstün beceriye rağmen halâ gerici sayılan insanlar da vardır. 

İşte bu yüzden yıllardır türban kavgası yapıyoruz. Başörtüsünün bile değişerek türbana dönüştüğü bir dönemde, bir kısım zevata halâ çağdaşlığın ne olduğunu anlatamıyoruz. Zaman zaman nüksettiği gibi, son günlerde de yeni tartışmalar çıktı. Gene, Kars'taki İnsanlık Anıtı, Mersin Nevit Kodallı ... Lisesi'ndeki, "kız/erkek öğrencilerin birbirlerine yaklaşma yasağı iddiaları" ve alkollü içki yönetmeliği üzerinden bir ilericilik/gericilik tartışması başlatıldı. 

Değerlendirmeye şu, İnsanlık Anıtı'ndan başlamak istiyorum. Göze ya da duygulara hitab eden herhangi bir şeyin beğenilip beğenilmemesi, bakan şahsın tercihiyle alâkalı bir durumdur. Kimse, "sanat eseridir" diye herhangi bir yapıtı beğenmek zorunda değildir. Fakat ona, "ucube" demek zorunda da değildir. 

Eğer kaldırılırsa, dünyada yerinden sökülen ilk ve son anıt ta o olmayacaktır. Kısacası, heykel üzerinden yapılan bu çağdaşlık değerlemesi "sanatla" değil, ideolojik duruşla alakalı yersiz ve kalitesiz bir tartışmadır. 

Gelelim lisedeki 45 santimden fazla yaklaşma yasağına. Güya öğrenciler şöyle demişler: 

"Bizim amacımız ... sanatçı olmak. Ancak bizi erkek ve kadın diye ayırıyorlar. Okulda yemekhanelerimiz bile ayrıldı. Okul yurdunun içerisindeki erkek ve kızların kaldığı bölümler arasına demir parmaklıklar çekildi." 

"Enstrüman derslerine aynı anda 3 öğrenci birden alınırken, haftada iki saat olan din dersi için okulda 3 öğretmen bulunuyor. Psikolojimiz bozuldu, çizme ve etek giymemiz bile ... yasaklandı. Sıraların önüne ek tahta yapıldı." 

Bu haberin ardından yetkililer, basın mensuplarına okulu ve yurdu gezdirmiş. Aslında demir parmaklıklar kız/erkek yatakhanelerini birbirinden ayırıyormuş. Gazeteciler bunda bir gariplik görmemiş. 

Yatakhaneler arasına engel konulmasını, "kız/erkek yaşam alanlarının bölünmesi" olarak haberleştirmek, kızlara ayrı yemekhane, etek ve çizme yasağı şeklinde asılsız yayınlar yapmak hangi gazetecilik etiğine uyuyor bilmiyorum. Bildiğim, gerektiğinde bir müdürün sorumlusu olduğu okulda, istenilmeyen olayların önüne geçmek için bazı tedbirler alabileceğidir. 

Aslına bakılırsa bu üçüncü şahısları ilgilendiren bir durum değildir. Çünkü okulda anormal bir hadise meydana geldiğinde onun sorumlusu hariçten gazel okuyanlar olmayacaktır. Müdür olacaktır. 

Medya mensuplarına, enstrüman dersine aynı anda üç öğrenci almanın kurul kararına uygun olduğu ve okulda iddia edildiği gibi 3 değil sadece 1 dindersi öğretmeninin bulunduğu da anlatılmış. Yani gazeteciler, koparılan yaygaranın doğru olmadığını yerinde görmüş. 

Doğrusu ben, böyle haberler yaptırarak mevki kazanmaya çalışan kimselerin gelecekle; sağlıklı, dürüst ve aile kurumunu ciddiye alan bir gençlik yetiştirmekle ilgili fikirlerinin olduğundan emin değilim. Eğer olsaydı, gençliği kendi fantezilerine, libidolarına feda etme basiretsizliğini göstermezlerdi. 

Hem, her türlü kadın erkek birlikteliğini savunacaksınız bunu dizilerle, filimlerle, fikirlerlerle yayacaksınız. Kadın erkek eşitliği maskesinin arkasına saklanıp, fırsat bulduğunuz her zeminde cinselliği gündeme getirecek ve konuyu daima canlı tutacaksınız. Yani tutum ve tavrınızla bunu adeta teşvik edeceksiniz. Hem de ensest ilişkilerden, taciz ve tecavüzden şikayet edeceksiniz! Pes doğrusu! 

Çevremizi kuşatan bir çok şey; afişler, filmler, diziler, kıyafetler, sokak ortasında sarılıp öpüşmeler zaten dikkatleri yeterince cinselliğe odaklıyor. Birileri de bunu, fikir bazında dile getirip arkasında durduğu zaman halka tamamlanmış oluyor. 

Cinselliğe yönelik görsel ve işitsel sunular, reklamlar doğrusu insanları cezbediyor, dikkatleri çekiyor da... işte, asıl problem de burada başlıyor. Yani herkes kolayca tahrik edilebiliyor ama herkes eşit imkânlara sahip kılınamıyor. Çünkü, etkilenen insanların tamamı, karşı cinsi ikna edecek beceriye veya paraya sahip bulunmuyor. 

Bu durum ise, çarpık ilişkilerin, taciz ve tecavüzün artmasında önemli, hatta başat bir rol oynuyor. Cinsel serbestliğin getirdiği karmaşık ilişkiler, batı ülkelerinde aileyi nerdeyse bitme noktasına getirmiştir. Yani seksüel özgürlük, kadın/erkek ilişkilerine adil ve kalıcı çözüm getirmemiş, esasen her şeyi daha da berbat etmiştir. İçimizdeki bazıları bunu ısrarla görmek istememektedir. 

Gündemdeki diğer bir konu da konu alkollü içkilere yasak getirildiği iddiasıdır. Anayasa 58/2 de, "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır." deniyor. 

Aslında hükümetin yaptığı bu anayasa hükmüne uygun bir düzenlemeden ibarettir. Vay sen misin bunu yapan. Seni gidi şeriatçı. vs. vs. 

Peki iktidar, birilerinin iddia ettiği gibi gerçekten içkiyi yasaklıyor mu? İsterseniz yönetmelikten bir kaç satır okuyalım. 

Madde 7/2- "Öğrenci yurtları, spor kulüpleri, her türlü öğretim ve eğitim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastahane, bezik ve briç salonlarında alkollü içkilerin satışı için satış belgesi verilmez. Akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında ise hacmen %5 alkolden fazla alkol içeren yüksek alkollü içkilerin satışı için satış belgesi verilmez." 

7/3- "Konaklama yerleri ve belediye mücavir alanları hariç olmak üzere, otoyollarda ve devlet karayollarında yapılacak ve açılacak yapı ve tesislerde alkollü içki satışına izin verilmez. Bu mahallerdeki perakende satıcılara sadece tütün mamulleri satıcılığı için satış belgesi verilebilir." 

7/4- Satış belgeleri alındığı yıl için geçerli olup, satış belgesinde belirtilen işyeri ve dağıtım alanları dışında satış yapılamaz." 

Madde 12/3- "18 yaşından küçüklere hiçbir şekilde tütün mamulleri satışı yapılamaz." 

12/4- "İçki satış yerleri ile tüm ticari ve kamuya açık yerlerde, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşından küçüklere alkollü içecek satılması ve sunulması yasaktır." 

Görüldüğü üzere yönetmelikteki sınırlamalar herhangi bir batı ülkesinin uygulamalarından farklı değil. Peki o zaman sıkıntı ne? Sıkıntı muhtelif. İktidara vurma isteği... İçme alışkanlığı olanları yönetime karşı tahrik etme arzusu vs. 

Bence Türkiye'de hiç bir iktidar, sigara ve içki satışının engellenmesini istemez. Çünkü devlet, en fazla vergiyi akaryakıttan sanra, sigara ve ateş suyundan almaktadır. 

Piknik yapmanın, bile katı kurallara tabi tutulduğu bir ülkede, "dikkat dağılmasına ve şuur kaybına" sebep olan alkollü içeceklerin tüketilmesinin belli bir prosedüre bağlanmasının yadırganmasını, hele bundan bir art niyet çıkarılmasını doğrusu anlayamıyorum. 

Madem istemiyosunuz, o zaman bırakalım eski düzen devam etsin. 5 yaşındaki çocuk, babasına bakkaldan rakı alabilisin! Gençler apartman girişlerinde bira, akşamcılar kuru yemişçide şarap içmeyi sürdürsün! Sokaklarımızdan sarhoş naraları eksik olmasın! 

Kimse kırmızı ışık ihlali yapan sarhoş sürücülerin ezdiği vatandaşların kanı yerde kalır diye endişelenmesin! Biz onların cenaze namazlarını kılarız! 

Ayrıca içimizden bir grup, alkol kullanmanın çok matah bir şey olduğunu haykırmaya, içmeye ve alkollü hayatı savunmaya devam etsin! Yoksa cumhuriyetin getirdiği kazanımları kaybederiz. 

Resim: pcteknik.net 

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..