Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '16

 
Kategori
Kitap
 

Allah, aklını kullanmayanı pisliğin içine atar

Allah, aklını kullanmayanı pisliğin içine atar
 

Durun, durun! Bunu ben demiyorum. Bunu diyen, Kuran. Yunus Sûresi 100. ayetin ikinci cümlesi şöyledir:
 
'Allah, aklını kullanmayanları pisliğin içerisine atar.'
 
Şöyle de çevrilebilir:
 
'Allah, aklını kullanmayanları rezilliğe mahkûm eder.' 'Allan, aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.' 'Allah, aklını kullanmayanları pisliğe musallat eder.' gibi. 
 
60'a yakın Müslüman ülke var, ve neredeyse hepsi pisliğin içerisinde. Çünkü, akıl hepsinde önemsiz, hepsinde kıymetsiz, hepsinde devre dışı. Ve ayet, âdeta gerçek oluyor. Müslüman ülkelerin hemen hemen hepsi pisliğin içerisinde, rezilliğe mâhkûm... Sorunu olmayan hiçbir İslam ülkesi yok. İnsan hakları, refah, eğitim, demokrasi hepsinde yerlerde. Neredeyse hepsinin yöneticileri zengin, halkı sefaletin içerisinde. Kadının âdeta adı yok çoğunda. Din hepsinde geçer akçe.
 
60 Müslüman ülkesinden birkaç tanesi gelişmede yol kat ediyor, onların başında Türkiye gelir. Tabii, Türkiye'nin de sorunu çok, ama diğer İslam ülkelerine nazaran Avrupai bir ülke olduğu yadsınamaz. Ve işin tezatına bakar mısınız, çağdaş Türkiye'nin kurucusu dindar Müslümanların 'gâvur' diye tanımladıkları biridir. Ve bu kurucu döneminde atılan adımlar, yapılan devrimler sayesinde, bugün Türkiye İslam ülkeleri içinde bir numara.
 
Türkiye'deki sorunları dinden uzak kalınmaya bağlayan çok Müslüman vardır. Peki öyle diyelim, ya diğer İslam ülkelerindeki pislik neden, dinden uzak kaldıkları için mi? Yoo. Neredeyse hepsi iliklerine kadar yaşarlar İslam'ı. Hatta çoğu, Allah'ın kanunları ile yönetilir. O zaman, Türkiye'ye dair iddianın aslı astarı yoktur. Türkiye Müslüman ülkeler arasında ilerleme kaydettiyse, bunu dinin geleneksel ve radikâl yorumlarından uzak durarak başarmıştır.
 
Ama maalesef ki, Türkiye kurucu lider döneminde yapılmış devrimlerin devamını getiremedi; ya papağan gibi tekrarladı, ya eski zamanları özledi, ya dine yaklaşarak gelişmeyi bekledi.
 
*
 
Jacqueline Pascarl adlı Avustralyalı yazarın 'Umut' adlı kitabını okudum. 'Bir Zamanlar Prensesken' adıyla da çıkmış bu kitap. Aslında doğrusu bu. Orijinal adı, 'Since I was a Princess'tir.
 
Orijinali 1999 yılında çıkmış. 2010 yılında da Türkçe baskısı Neden Kitap?'tan çıkmış. Türkçe'ye çeviren maalesef belirtilmemiş kitapta. Ama çeviri çok güzel. Türü, otobiyografik roman. Sayfa sayısı, 463.
 
*
 
Romanda hayali ve fantastik bir kurgu neredeyse hiç yok, tamamen gerçeklerden oluşuyor. Ben gerçeklik barındıran romanları çok severim; yerli edebiyata düşkünlüğüm sanırım bundan kaynaklanıyor. Ve bu romandan ben yerli romanlardan aldığım tadı aldım. Çok beğendim. 
 
*
 
Avustralya'nın Melbourne kentinde doğmuştur Jacqueline Pascarl. Çinli bir babanın ve İngiliz kökenli göçmen olan Avustralyalı bir annenin kızıdır. Küçük yaşlarayken babası terketmiş, annesi de rahatsızlık geçirip muhtaç duruma düşmüştür. 
 
Jacqueline'nin hazin bir çocukluğu ve gençliği olmuştur.
 
Avustralya'da üniversite okuyan Malezya Kraliyetinden prens bir gençle tanışır. Jacqueline'yle birbirlerine aşık olurlar.
Jacqueline'yle Malezya'da evlenirler. Avustralya'daki iyi kalpli, centilmen prens gitmiş, yerine kötü, hırçın bir adam gelmiştir. Jacqueline'nin cehenneme dönüşen evliliği böyle başlar.
 
Jacqueline, Malezya'daki yoğun İslam kültürüyle tanışır.
 
Jacqueline'nin bu evliliğinden 2 çocuğu olur. Ve Malezya esareti beş yıl sürer. İki çocuğuyla kaçarcasına Avustralya'ya gelir. Avustralya mahkemelerinden çocukların velayetini alır. Mutlu bir yedi yıl geçirir çocuklarıyla.
 
Mutlu bir yedi yıldan sonra, çocuklar babaları tarafından Malezya'ya kaçırılır. Jacqueline beyninden vurulmuşa döner. Çocukları için yılmaz bir mücadelenin içine girer...
 
*
 
Dediğim gibi, roman tamamen gerçeklerden oluşuyor. Anlatım kayda değer...
 
*
 
Hazır yılbaşı yaklaşırken, Jacqueline'nin Malezya'da yaptığı bir eleştiriye değinmeliyim:
 
"Brunei kraliyet ailesi alışveriş yapmış. Bu ölçüsüz israf karşısında ağzım bir karış açık kalmıştı. Müslümanlık gereğince yılbaşı bile kutlamayan Bruneili'ler hayatlarını tüketmekle geçiriyorlardı."
 
Brunei Malezya'nın komşusu olan bir devlet. Aynı durum Malezya içinde söz konusudur. Jacqueline Pascarl'ın birçok gözlemi ve eleştirisi vardır kitapta. İsraf ve yılbaşına dair sorgulama böyle kısa şekilde belirtildiği için ben bilinçli yaptım bu alıntıyı.
 
*
 
Size kötü bir şey diyeyim mi?
 
Maalesef, ama maalesef, şu an bu kitabın baskısı tükenmiş durumda. Yeni baskısı da yapılmamış. Satışı yok, bulsanız bulsanız sahaflarda bulursunuz.
 
Yayınevlerine gel de kızma, gel de sövme. O kadar iğrenç, o kadar berbat, o kadar zevksiz kitapların baskısı ve satışı yapılıyor ki, böyle leziz bir kitabın satış dışı kalması kanıma dokunuyor..
 
Ben nasıl mı temin ettim? Güzel bir dostum hediye etti bu kitabı. İyi ki de etmiş.
 
Gelin, Domingo Yayınlarına istek yapalım. Bu kitabı yayınlasın! Bence, bu kitap onlara yakışır.
 
-Mustafa Yıldırım - 09.12.2016
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..