Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '15

 
Kategori
Deneme
 

Allah'a şükür, Atatürk'e teşekkür

Allah'a şükür, Atatürk'e teşekkür
 

Görsel alıntı


ALLAH’A ŞÜKÜR: Allah’a duyulan minneti dile getirmek, mutlu bir olay veya durumdan, bir iyilikten duyulan hoşnutluğu bildirmek.  

Canlı ve cansızları, dünyayı ve yaşamı var eden, sayılmayacak kadar her türlü nimeti ihsan eden Yüce Allah’a şükür edilir. Bu inkâr edilmeyen, oraya, buraya çekilmeyen, tartışma kabul etmeyen inançtır.

TEŞEKKÜR: Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan sevinç ve gönül borcunu anlatma, ( Şükran ) iyilik bilme, kıymet bilme, iyilikten anlama, layık olma, boşuna, neticesiz, faydasız, nankör olmayan, minnettarlık.

ATATÜRK: Atatürk Yüce Allah tarafından yaratılan bir kul, oda Allah’a kulluk görevlerini yerine getirmiş, Allah’ın verdiği nimetlere şükretmeyi bilmiş. Toplumu ve vatanını esaretten kurtarmış, cesaretli, cesur, yiğit ve Alemşümul olmuş bir liderdir. Bu da hakikattir, husumetle üstü örtülmeyecek bir gerçektir.

Evet, Allah kulların hamd ve şükrüne muhtaç değildir. Kulun hamd ve şükrü hem dünyada, hem de ahrette yine kendi menfaati içindir. Ayrıca bunca nimete hakkıyla şükretmek her kes için mümkün değildir.

” Aza şükretmeyen çoğa da şükretmez. İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a da şükretmez. Allah’ın nimetlerini dile getirmek şükürdür. Onları dile getirmeyi terk etmek nankörlüktür”

İyiliklere teşekkür etmek sadece insanoğlunun değil, bütün yaratıkların bir özelliğidir. Karnını doyurduğumuz, susuzluğunu giderdiğimiz, hatta sevgiyle okşadığımız bir hayvanın bile hal diliyle bize nasıl teşekkür ettiğine şahit oluyoruz.

Verdiğimiz emeğe, gösterdiğimiz çabaya, sunduğu cömert ikramlarla karşılık veren doğa da bize bir nevi teşekkür etmektedir. Âşık Veysel ne güzel söylemiş. “ Karnın yardım kazma ile bel ile / Yüzün yırttım tırnak ile el ile / Yine beni karşıladı gül ile / Benim sadık yârim kara topraktır”  diyerek gösterilen ilgiyi karşılıksız bırakmayan “ Sadık yâr’inin teşekkürünü çok güzel ifade etmiştir.

Teşekkür konusunda ihmali görülen tek varlık herhalde insandır. Onun için Peygamberimiz, hemcinslerine teşekkürü ihmal eden kimselerin Rablerine karşı göstermeleri gereken şükrü de ihmal edeceklerini bildirmektedir.

Yani yapılan iyiliklere kaşı teşekkür âdeti olmayan bir kimsenin, kendisini Yaratan ve sayısız nimetleriyle donatan Rabbine karşı şükrünü eda etmemesi de kuvvetle muhtemeldir. “

Ey İnsan..! Kafdağı kadar yüksekte olsan da, kefene sığacak kadar küçüksün. Unutma..! Her şeyin bir hesabı var, üzdüğün kadar üzülürsün.”(Şems-i Tebrizi )  

İyiliğin karşılığı iyilik olmalıdır. İyiliklere iyilikle karşılık vermesi gereken insanoğlu gördüğü iyilik karşısında bazen bir teşekkürü esirger hale gelmekte, hatta iyiliklere karşı kötülükle mukabele edecek bir nankörlüğü bile göze almaktadır.

 “ Besle kargayı oysun gözünü “ gibi atasözlerinin bulunması, bu nankörlüğün pek nadir olmadığının bir göstergesidir. Beslediğimiz karganın aç kalınca gözümüzü oyması mazur görülse bile, iyiyi kötüden ayırsın diye Allah’ın akıl verdiği insanoğlunun iyiliğe karşı nankörlük yapması makul görülemez.

Yüce Allah “ Beni anın ki Ben de sizi anayım ” Bana şükredin, nankörlük yapmayın diye buyurmuştur. Allah’ı anmakla şükretmek arasında bir bağ olduğuna işaret etmiştir.

Şeytan nankörlük ederek imtihanı baştan kaybettiğine göre, akıllı insanın yapması gereken sadece şükretmektir. Çünkü “ Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur” Allah şükredenlere nimetini artıracaktır.

Allah’a şükür, Atatürk’e teşekkür sözlerini pıhtılaşmış akıllarıyla gerçek anlamdan çıkarıp sağa, sola kaydıranlar, bir yere lehimlemek isteyenler, hem bu dünyanın hem de ahretin günahkârlarıdır.

 ANA FİKİR:

Canlı ve cansızları, dünyayı ve yaşamı var eden, sayılmayacak kadar her türlü nimeti ihsan eden, Yüce Allah’a şükür edilir. Toplumunu ve vatanını esaretten kurtardığı için Atatürk’e de teşekkür edilir.

Yazı başlığındaki sözleri asli düşünce anlamından  çıkarıp bir başka manaya taşımak ( şirk koşma ) mümkün değildir. Zayi olmuş akıl sahipleri, husumetle, inatla, inkârla, mesele mahiyetini değiştirmek için boşa çaba harcadıklarını idrak edemiyorlar.  

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN 

 

 

 

 

 

 

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                    

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..